BEDEL | BXB

By LordOfStory

2.5M 200K 120K

[Tamamlandı] Bu sadece bir berdel değildi, aynı zamanda başkalarının hayatı karşılığında hayatımı hiçe sayar... More

1. Bölüm"BE(r)DEL"
2. Bölüm"Alışveriş"
3. Bölüm"Düğün"
4. Bölüm"İlk Sabah"
5. Bölüm"Karışık Durumlar"
6. Bölüm"Berzan Ağa'nın Eşi"
7. Bölüm"Bilinmeyen Hastalık"
8. Bölüm"Beklenmeyen"
9. Bölüm"Duygular"
10. Bölüm"İlk Adım"
11. Bölüm"Kalpten Gelen"
12. Bölüm"Gizlenen Duygular"
13. Bölüm"Bastırılamayan His"
14. Bölüm"Karşılık"
15. Bölüm"Farkına Varmak"
16. Bölüm"Hülyalı Haller"
17. Bölüm"Gerçekler"
19. Bölüm"Farklı Bakış"
20. Bölüm"Gerçek Eş"
21. Bölüm"Evrilen Hisler"
22. Bölüm"Patlama Noktası"
23. Bölüm"Sınırlar"
24. Bölüm"Özür"
25. Bölüm"Isınan Kalpler"
26. Bölüm"Dayanmak Güç"
27. Bölüm"O'nsuz"
28. Bölüm"Balayı Part:1"
29. Bölüm"Balayı Part:2"
30. Bölüm"Balayı Part:3"
31. Bölüm"Konağa Dönüş"
32. Bölüm"Geçmişin Gölgesi"
33. Bölüm"Kriz"
34. Bölüm"İyi Niyet"
35. Bölüm"Eriyen Buzlar"
36. Bölüm"Göz Hapsi"
37. Bölüm"Yüzleşme"
38. Bölüm"Takıntı"
39. Bölüm"Kalp Kırıklığı"
40. Bölüm"Acının Tatlı Tebessümü"
41. Bölüm"Kıskançlık"
42. Bölüm"Seçim"
43. Bölüm"İpler Gerildi"
44. Bölüm"Geriye Kalan"
45. Bölüm"İkilem"
46. Bölüm"Kapanmayan Yaralar Acıtır"
47. Bölüm"Dürüst"
48. Bölüm"Korku"
49. Bölüm"Arsız"
50. Bölüm"Yıkılış"
51. Bölüm"Vanilya"
52. Bölüm"Veda"
53. Bölüm"Yeni Ev"
54. Bölüm"Bebek"
55. Bölüm"Son'a 1 Kala'
FİNAL

18. Bölüm"Randevu"

49K 4.1K 4.1K
By LordOfStory


Geniş yatağı güzelce düzeltirken aynanın karşısında hazırlanan adama bakmıyordum. Zaten yatağı yapıp hemen aşağı inecektim kahvaltıya yardım etmek için. Gerek yoktu ama ben istiyordum. Bir şeylere elimi atmak istiyordum.

Doğrulduğumda aynadaki bakışlarıyla göz göze geldik. Dün geceki konuşmamızın üzerine bir soğukluk vardı. Benden kaynaklı olabilirdi fakat elimde değildi. Tamam daha önceden düşündüğü bir şeydi ama bu yine de bir bahane değildi. Tanımadığı bir insan hakkında nasıl böyle düşünürdü? Sanki para avcısıymış gibi.

Diğer yandan düşününce yine eski nişanlıya geliyordu konu. O kadın parası yüzünden Berzanla birlikte olduğu için bir ön yargısı oluşmuştu. Zaten o kadının Berzan'ın üzerinde yarattığı tüm olumsuz fikir ve yargıların ceremesini ben çekecekmişim gibi duruyordu.

"Kravatımı yapar mısın? Yapamadım nedense."

Onun sesiyle bakışlarımı çevirdim. Elindeki siyah kravat ile bana bakıyordu. Normalde kravatlarını gayette kendisi bağlardı. Hep de güzel bağlardı. Şimdi neden böyle istediğine anlam veremesem de yanına adımlarım.

Kravatı elime alıp boynundan geçirirken yüzüne gözlerine bakmıyordum. Bir ucunu diğer tarafa atıp büyük kısmı ortasından geçirirken yüzümü inceliyordu. Bakmasam da hissrdiyordum.

"Kocana tavır yapmaya devam mı edeceksin?" diye sordu yumuşak bir ses tonuyla.

Bakışlarımı kaldırıp yeşile çalan ela gözlerine baktım. "Kocama tavır yapmıyorum." dedim hafif çekingen bir sesle. Bu sırada kravatı bağlamaya devam ediyordum.

Dudaklarının kenarı kıvrıldı. "Bana böyle seslen arada, hoşuma gitti." dediğinde ellerim duraksadı.

Afalladım. "Nasıl sesleneyim?"

"Kocam de." dediğinde kalp atışlarım hızlandı.

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve bakışlarımı kaçırıp istemeden gülümseyerek kravatı bağlama işini sonlandırdım.

"Yengeler gibi yani?" diye sordum tekrar ona bakarak. Bu sırada sesim az önceki dediği şeyden dolayı heyecanlı çıkmıştı.

"Onlar gibi olamaz. Onlar senin kadar güzel tonlamaz, eminim." derken sesi gerçekten çok ciddi ve temiz geliyordu. İltifat ederken bile bu ciddi ses tonu ve katı yüz ifadesini kullanması tuhaftı.

Bir şey demeden yakalarını düzelttim ve ellerimi çektim. Geriye çekilirken boğazımı temizledim. Kaçamak bir şekilde ona baktığımda bana bakıyordu direkt.

Böyle güzel şeyler demesine alışkın değildim. Galiba gerçekten ciddiydi. Gerçek bir evlilik ve eş olacağım derken ciddiydi. Bunu hiç hayal etmemiştim evliliğimizin başında çünkü çok kaba davranıyordu o zamanlar. Şimdi böyle şeyler söylemesi kalbimi eritiyordu.

Hazırlandıktan sonra beraber kahvaltı için aşağı indik. Daha hazır olmamıştı bu yüzden salonda oturuyordu ev halkı. Biz de yanlarına gittiğimizde aslında ben yardım etmek için gidecektim fakat Berzan izin vermedi. Oturduğu koltukta yanına çekti beni. Bacaklarımı birbirine bastırırken tedirgince oturdum olduğum yerde.

"Yav geçen kuyumcu aradı da, ana siz neler alıyorsunuz öyle el insaftır ya." diyen Yusuf abiye baktım.

"Oğlum hep beraber çıktık aldık bir şeyler. Paranın lafını yapıyorsun artık?" diye sordu Emine ana.

"Estağfurullah ana. Ondan değil."

"Ayıptır Yusuf. Bırak hanımlar ne isterse alsın." Berzan'ın babası Mustafa ağa.

"He vallaha. Helali hoş olsun." dedi Kadir abi yanındaki karısı Züleyha ablaya bakarak. O da kocasına gülümsedi. Gözlerimi devirdim. Kolları altın bilezikten gözükmüyordu hala gözü doymuyor muydu yani? Aynı şekilde diğer gelinler de.

Berfin ablanın eşi Salih abi ve Orhan abi de destek verdi. Zaten zenginlerdi. Onlar için pek bir şey ifade etmezdi para fakat Yusuf abi aralarında en parayı düşünen tasarrufu düşünen kişiydi galiba.

"Ana, bir daha çıktığınızda Yiğit'i de al yanına. Ne istiyorsa alın." diyen Berzan'a döndüm.

Kaşları çatık düz bir şekilde annesine bakıyordu. Bacaklarını açmış otururken bir elini üst bacağına koymuştu. Dizlerimiz birbirine değiyordu.

"Oğlum çıkarız da Yiğit gelmiyorki. İstemiyor." dedi Emine ana.

"Gelecek." dedi kesin bir sesle tonlarken. "Sandık hazırla ona kuyumcuda. Alacağım." dediğinde gözlerimi büyüttüm.

"Ben böyle bir şey istemiyorum." dedim kısık sesle. Bana dönüp öyle sert bir bakış attı ki susmak susmak zorunda kalıp önüme döndüm.

Bir sandık dolusu altını ne yapacaktım zaten. Yengeler gibi her yerime takıp gövde gösterisi yapacak halim yoktu.

"Berzan hissesini sandığa yatıracak." dedi Kadir abi şakayla gülerek. "Bu kadar çok seviyorsun ha Yiğiti?"

"Benim eşim başımın tacıdır. Ne yapsam gözüme gelmez." dedi Berzan dik bakışlar ile bakarken.

Yemin ederim ruhumu teslim edecektim. Ağzından çıkan herbir kelime kalbime doğru bir ok misali işliyordu. Bu kadar etkilenmem normal miydi emin değildim fakat elimde değildi.

Mustafa ağa, Emine ana, Numan dede ve Meliha nene memnun bir şekilde gülümsedi bize bakarken.

"Ne güzel ya. Görüyorsun ana, sen demiştin nikahta keramet vardır diye." dedi Orhan abinin eşi Hülya abla, Emine anaya bakarak.

Emine ana gülümsedi memnunca.

"Heee, öyle vallaha. Şaşırdık doğrusu. Yiğit evlenme teklifi edeceğini söylediğinde daha çok şaşırdık. Bu kadar çabuk birbirinize ısınmanız ne güzel." dedi Züleyha abla gülümseyerek. İçimden sıkıntılı bir nefes verdim. Hay senin edeceğin lafı be kadın. Az sus. Herkesin iyiliği için sus be kadın.

Berzan'ın bakışları beni bulunca hızla bakışlarımı kaçırdım ondan. Zaten o da tepki vermedi. Ses de etmedi.

Bir süre sonra kahvaltı masası hazırlanınca hep beraber kalktık.

"Haluk nerededir?" diye sordu Emine ana.

"Biraz başı ağrıyormuş onun. İnmeyecek. Odasına istedi." dedi Yusuf abi.

Kahvaltı masasına geçerken Berzan'ın bakışlarını üzerimde hissediyordum fakat görmezden geliyordum. Acaba kızmış mıydı?

Sakin ve normal geçen kahvaltıdan sonra onu geçirmek için kapıya yürüdüm. Konağın kapısının önüne geldiğimizde şöyle bir baktı bana.

"Akşama hazırlan. Yemeğe çıkacağız, unutma." dediğinde kafamı salladım. Nasıl unuturdum zaten.

O da kafasını salladı ve kapıyı açıp çıktı. Arkasından bakarken arabasını bindikten sonra kapıyı kapattım ve büyük bir nefes verdim omuzlarımı düşürerek.

-

Çok heyecanlıydım. İçim tam anlamıyla kıpır kıpırdı.

Şehrin ışıklarının ve en güzel manzarasının gözüktüğü yerde yine en güzel şekilde hazırlanmış masada karşı karşıya oturuyorduk. Masanın üzerindeki şamdanların arasından ona bakarken, klas bir tavırla elini çenesine atmış bana bakıyordu.

Servisi yapan garsonlara bakarken dudaklarımı birbirine bastırdım. Yemek için hazırlanırken ağzımdan laf almaya çalışmıştı Berfin abla. Söylemiştim. İstediği gibi söyleyebilirdi herkese.

"Başka bir isteğiniz var mıdır efendim?" diye sordu garson Berzan'a. Kafasını iki yana salladı sadece Berzan.

Adam saygıyla eğilip yanımızdan ayrıldığında büyük bir nefes aldım.

"Beğendin mi burayı?" diye sordu düz bir sesle.

Kafamı salladım. "Çok güzel." dedim.

Yavaştan yemeğimizi yemeğe başladığımızda ilk olarak günlük, normal birkaç konudan konuştuk. Bir yandan böyle tatlı sohbeti hoşuma gidiyordu fakat diğer taraftan düşüncelerini merak ediyorum evlilik hakkında.

Bıçakla kestiğim et parçasına ağzıma atıp çiğnerken ona baktım. Su kadehine uzanıp bir yudum aldı ve nazikçe bıraktı masaya. Ben de hızlıca çiğnedim ve kendi suyuna uzanıp bir yudum aldım.

"Klasik bir yemek olmasını istemiyorum. Neyi sevip sevmedeğim, nelerden hoşlanıp hoşlanmadığımı falan az çok biliyorsundur." diye söze başladı.

Aslında pek bilmiyordum. Sadece söylediği kadarını fakat yine de ses etmedim.

"Ben seni tanımak istiyorum." dedi.

Kaşlarımı kaldırdım. "Beni tanımak seni tanımakla kıyaslanamaz. Oldukça basit bir hayatım var. Kişiliğim de öyle." dedim.

"Ben öyle düşünmüyorum." dedi kaşları çatık, sanki çözmeye çalışır gibi bakarken. "Keşfedilmemiş güzellik." diye mırıldandı ardından.

"Ne?" dedim şaşırarak.

"Daha önce ilişkin oldu mu? Hoşlanmadığın şeylerden bahsedebilirsin. Bence bir ilişkide en önemli şeyler bunlar. İki tarafta birbirinin suyuna gittiği sürece sıkıntı olmaz." derken arkasına yaslanmıştı.

Dudaklarımı araladım. Alt dudağımı yalarken boğazımı temizledim.

"Çok önceden bir ilişkim vardı ama lisedeydi. Pek ciddi değildi. Kısa sürdü zaten." dedim.

Öyle bir geçmişim yoktu. Zaten hayatımı ders çalışmaya ve okuldan arta kalan zamanlarda eve katkım olsun diye çalıştığım iş yerlerinde harcarken gönül işlerine fırsat bulamamıştım.

"Neden?"

"Bilmem." dedim omuzlarımı silkerek.

"Aslında yaşından dolayı ikilemdeydim ama zannettiğim kadar çocuksu değilsin. Bir evliliği kaldırabileceğini düşünmemiştim düğün günü. Bazı tavırların yaşının getirdiği şeyler olabiliyor, bu da normal bir şey zaten." dedi.

Dirseklerini oturduğu sandalyenin kol koyma kısımlarına yaslamış, parmaklarını havada birbirine geçirmişti. Yine toplantı yaparmış gibi konuşuyordu.

Bir şey demedim.

"İlişkilerde sevmediğin şeyleri sormuştum?" diye sorusunu yinelediğinde olduğum yerde kıpırdandım.

"Şey, bilemedim. Galiba yalan söylenmesinden ve kaba davranılmasından pek hoşlanmıyorum. Her şeyin sakince karşılanması taraftarıyım. Bu kadar." dedim.

"Sen insanın ömrünü uzatırsın." dediğinde dudaklarının kenarı kıvrılmıştı.

Ne tepki vereceğimi bilemedim. Dudaklarımı birbirine bastırıp ona bakmaya devam ettim. Galiba iyi bir şey söylemişti?

"Biliyor musun," dedi ve ellerinin duruşunu bozup gözlerini kısarak baktı bana. "O gece yanıma gelip uyumasaydın seninle asla bu masaya oturmazdım. Ya da annen bana senin hislerinden bahsetmeseydi, yine bunu yapmazdım. Bana açık ol. Seni tanımaya başladıkça hoşuma gidiyorsun. Unutma, sen bana adım attığın kadar gelirim sana. Geri gidersen, ben de geri giderim." derken baskın bir tonda konuşmuştu.

Kalp atışlarım hızlandı tekrardan. Açık açık hoşlanmaya başladığını mı söylemişti? Hayır, hoşuna gitmeye başladığını söyledi. Aynı şey!

Dudağımı dişledim içimdeki heyecanı bastırmaya çalışırken. Bakışları bir an dudaklarıma kaydığında dişlerimle ezdiğim alt dudağımı serbest bıraktım. Bana çıkardı bakışlarını.

"Aklımda tutacağım bunu." dedim sonunda. Sesim kırık çıkınca boğazımı temizledim netleşmesi için.

Gülümsemesi çok hafif büyüdü. Sanki bu sakin ve uysal hallerim hoşuna gidiyormuş, memnun oluyormuş gibi bakıyordu. Çok baskın bir karakterdi, bunu hissediyordum.

"Birbirimizi anladığımızı umuyorum. Zaten bir gecede her şeyle tanıyamayız. Bu bir süreç." dediğinde kafamı salladım onaylar şekilde.

Ne kadar süre daha konuştuk bilmiyordum fakat her şeyden bahsetmiştik. İlişkilerden, sınırlılıklardan, evlilikten ve daha bir çok şeyden. Bu gece onu gerçekten daha fazla tanımaya başlamıştım. Hoşuma gitmişti bu.

Yemek bitince beraber arabasıyla konağa geldik. Biz geldiğimizde konak halkı odalarına çekilmişti. Bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim gerçekten. Bu yüzden biz de odamıza çıktık.

İlk ben üzerimi değiştirdim, daha sonra o. Yatağa doğru geçtiğimde çıplak üzerine siyah tişörtünü geçiriyordu.

"Yemekte sormak istemedim. Ne olur ne olmaz diye, yerin kulağı vardır sonuçta. Hem özel bir konu. Yatak odamızda konuşmamız gereken şeyler." dediğinde bakışlarımı hızla ona çevirdim.

Pardon, ne?

Arkasını dönüp bana baktı. Yorganın içinde oturur pozisyondayken ona bakıyordum öylece. O ise tişörtünü düzeltip ışığa yöneldi. Odanın ışığını kapatınca şimdi sadece komodinin üzerindeki gece lambası kalmıştı. Loş bir şekilde odayı aydınlatıyordu.

"İlişkiler hakkında dediğin şeyleri aklımda tuttum. Yatakta sevmediğin şeyler nedir?" diye normal bir şekilde sorduğunda afallayarak baktım ona.

O ise rahat bir tavırla yanıma gelip yorganı kaldırdı. İçine girip ayaklarını uzattı ve sırtını başlığa yaslayıp bana baktı.

Gerçekten bir cevap beklediğini anladığımda boğazımı temizledim. "Yani, ben bilmem." dedim geveleyerek.

Yatakta sevmediğim şeyler? Daha önce tatmadığım veya yaşamadığım şeyin sevmediğim yanlarını bilemezdim değil mi?

"Bir tecrüben olmadığını biliyorum, en azından tahmin edebiliyorum diyeyim. Sadece bilgin olduğunu varsayarak soruyorum." dedi.

İstemsizce utandım. Keşke senin de bir tecrüben olmasaydı...

"Sen başla." dedim. En iyisi pası ona atmaktı. "Ben uyarım."

Tek kaşını kaldırdı. "Öyle mi?" diye sordu. Hafiften güler gibi oldu.

Çekingenliğimi bastırmaya çalışıp rahat gözükmeye çalıştım. Kafamı salladım.

"Sonuçta evliyiz ve gerçek olmasını istiyoruz. Elbet olacak bir şey." dedim bakışlarımı kaçırmamak için çaba sarfederken.

"Erken olduğunun farkındayım. Tamamen önceden konuşalım diye konuyu açtım. Dediğin gibi sonuçta gerçek eşler olacağız. Yani sen nasıl uygun görüyorsan o zaman..." derken sanki cümlesini bir an için toparlayamadı.

"Keşke senin de bir tecrüben olmasaydı." dedim bir anda içimde tutamayarak.

"Keşke." dedi sadece.

Otuz iki yaşında bir adamdı. Daha önce cinsel bir ilişkisi olabilirdi. Ki bu resmen evliliğe kesin gözle baktığı bir kadınlaydı. Yani öylesine bir şey değildi. Belki de başka cinsel ilişkileri bile olmuş olabilirdi daha önceden. Fakat yine de içimdeki rahatsızlığa engel olamıyordum.

"Farkındayım. Çok gençsin, yaşıtlarınla gönül ilişkisi kurmak isteyebilirsin. Evlilik için de çok gençsin. Kendimi geçtim, sana haksızlık yapıldı en çok. Ama kendi adıma, bunu telafi etmeye hazırım. Hem de bana karşı boş olmayan birisi için bunu gerçekten yaparım." dedi.

Gözlerinin içine bakarken,"Ben memnunum." dedim direkt. Bana açık ol dediği için açık olmak istemiştim.

Tamam başta istemediğim bir evlilikti fakat şimdi istiyordum.

"Buna sevindim." dedi.

Gülümsedim. "Devam edebilirsin. Çocuk değilim ben, açıkça konuşabilirsin." dedim.

"Yatakta benim için en önemli şey eşimin iyi hissetmesidir. Önceliğim budur. Diğer yandan her şeye açık olabilirim. Sınırları zorlamayı severim diyeyim. Kurallarım vardır ama kuralların içinde kuralsızlığı daha çok severim." dedi.

Çekingen bir şekilde gülümsemeye devam ettim."Kural içinde kuralsızlık?" diye sordum anlamadığımı ima ederek.

"Hissedince anlarsın." dedi. Ses tonu bir an için fazla erotik gelince sertçe yutkundum.

Galiba Berzan Viran tahmin ettiğimden daha farklı bir adamdı. Soğuk ve belki de itici görüntüsünün aksine oldukça çekici bir adamdı. Karşısındakinin ne hissettiğini önemseyen bir adamdı. Dediği gibi ne kadar tutucusuysa, yeri geldiğinde o kadar da rahattı.

Anlamıştım. Normalde nasıl baskın bir karakterse yatakta da öyleydi. Sanırım bu merak ettiğim bir şeydi. Düşündükçe heyecandan kalbim sıkışıyordu ama onun o halini de görmek istiyordum içten içe.

Sanırım bu anlatılmaz, yaşanır denilen türden bir şeydi.

Continue Reading

You'll Also Like

DEVA By Khalesi

General Fiction

1.3M 147K 48
[TAMAMLANDI] Bela'nın devam kitabı.
34K 6.2K 174
TAMAMLANDI✓ 200. bölümden sonrası Wu Ruo, Hei Xuanyi'nin klanına gider ve yeni sırlarla birlikte yeni maceralara atılır..
EFES By Khalesi

Teen Fiction

2.4M 148K 42
[TAMAMLANDI] Abimin arkadaşına saplantılı bir şekilde bağlanmak mı?
705K 22K 54
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!