ASİL bxb

De onlycherrypie

2.6M 147K 78.9K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... Mais

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"

23.8K 1K 364
De onlycherrypie

Selamlarrr
💖
Keyifli okumalar

ASİL 🤍

DEVRAN 🖤

30. Bölüm:

Küçük kasabadaki hareketlilik görülmeye değerdi.

Halkın çoğu yeni yıla evlerinde aileleriyle girmek istediklerinden kentten uzaklaşmış olsalar da hala hatrı sayılır bir kalabalık vardı ışıltılı sokaklarda. Son dakikaya bıraktıkları hediye alışverişleri için oradan oraya girip çıkan insanlar, elleri kolları poşetlerle dolu şekilde işlerini bir an önce bitirip evlerine gitmek için tatlı bir telaş içindeydiler.

Asil ve Devran onların tüm heyecanına zıt, kendi heyecanlarını yaşarken sakince yürüyorlardı insanların arasında. Birbirlerinin elini tutuyor olmaktan bile büyük bir keyif alıyorlardı.

Dün kasabayı keşfetmek için akşama kadar dolanıp durmuşlar, yorulunca da kalacakları otele yalnızca uyumak için gitmişlerdi. Asil otele bayılmıştı. Doğrudan denizi gören harika bir oteldi The Grand Hotel Brighton. Harika bir mimarisi vardı ve içine adım atar atmaz dışarıdan da belli olan lükslüğü doğrudan gözler önüne seriliyordu.

Asil ilk geldiklerinde sadece resepsiyonu gördüğü için pek bir şey anlamasa da akşam uyumak için odalarına çıktıklarında her şeyi inceleme fırsatı bulmuştu.

Burası Finlandiya'da kaldıkları küçük kulübenin tam zıttıydı. Bir ev gibi döşenmiş, kocaman bir suitti. Muhtemelen de kral dairesiydi.

Odadaki her şey harika da olsa Asil'i en çok etkileyen otelin girişindeki kocaman çam ağacı olmuştu, önünde bir fotoğraf bile çektirmişti Devran'a.

"Geçirdiğim en harika günlerin hepsi seninle." Asil, sevgilisinin elini tutması yeterli değilmiş gibi diğer elini de onun koluna sarıp başını omzuna yasladı. Gülümsüyordu. "Seninle tanışmıyor olsaydık acaba şu an ne yapıyor olurdum?" Kendi kendine sorusunun cevabını düşündü başını Devran'ın omzundan çekmeden.

"Evinde, çok sevdiğin mutfağında yılbaşı için lezzetli şeyler hazırlıyor olurdun bebeğim. Belki... o arkadaşın da gelirdi. Ferdi denen şu çocuk. Yalnız geçirmezdin."

Ben olmasam da yalnız hissetmezdin en azından, demek istemişti Devran. Minik sevgilisinin tek başına yıllar geçirdiğini bilmek göğsüne tarifi imkansız bir sızı girmesine neden oluyordu her seferinde.

Asil biraz düşünüp yanağını Devran'ın koluna sürterek başını salladı. "Haklısın çok güzel şeyler hazırlardım. Keşke evde olsaydık da yine hazırlasaydım ikimiz için."

"Hazırlarsın bebeğim, buradan sonra geçeceğimiz yerde bana ait bir ev var. Kalan vaktimizin tamamını orada geçireceğiz. Ve oradayken istersen mutfaktan hiç çıkmayız."

Asil başını çekip alttan alttan Devran'a baktı. "Asla bir ipucu vermiyorsun. Ne kadar da ağzı sıkısın..."

"Sürpriz olsun istiyorum. Şaşırdığında ne kadar eşsiz göründüğün hakkında bir fikrin var mı senin? Gözlerin ışıldıyor, yüzün aydınlanıyor gün gibi... O öpmelere doyamadığım ağzın aralanıyor şaşkınlıkla, güzel dişlerini göstere göstere gülüyorsun bana, 'Ya Devran' diyorsun seni nasıl mutlu ettiğimi göstermekten çekinmeden... Tüm bunlar için sana Allah'ın her günü sürpriz yapasım geliyor."

Yüzünü buruşturdu ama aynı anda gülüyordu da Asil. Adamın kendisini her zaman çok dikkatli izlediğini biliyordu ama şimdi böyle gülüşünden, bakışından, konuşmasına kadar tek tek söyleyince garip hissetmişti.

"Ya bir şey yapmana gerek yok ki, bu yaptıkların bile çok fazla şeyler. Para harcamayı sevmediğimi biliyorsun, bana tek kuruş harcatmıyorsun da bu yüzden ama kendin bol keseden harcıyorsun. Böyle büyük, masraflı sürprizlere gerek yoktu gerçekten."

Devran, her şeyini, varını yoğunu şimdi istese tam şu anda tereddüt etmeden teslim edebileceği çocuğa baktı. "İtici mi geliyor sana?" diye sordu adımlarını biraz yavaşlatarak. "Seni etkilemek için yapıyormuşum gibi mi hissettiriyor yoksa? Vallahi o yüzden değil yavrum... Ben birlikte biraz uzaklaşıp özgürce vakit geçirelim, birbirimizi tanıyalım, keşfedelim istedim yalnızca."

"Asla öyle düşünmüyorum. Aksine çok mutluyum şu anda. Finlandiya'ya gitmek rüya gibiydi benim için mesela. Hayatımın bir döneminde gitmek istiyordum ama bu kadar erken olacağını düşünmemiştim elbette. Sen benim için bu hayali gerçekleştirdin. Elbette etkileniyorum tüm bunlardan ama bunları gözümü boyamak için yapmadığını da biliyorum. Az önce söyledin ya, beni mutlu görmek için yaptığını. Gerçekten mutluyum, mutluluğu geçtim huzurluyum. Beni etkileyen, tüm bunları yapanın sen olması, beni mutlu eden sensin, yanında olduğum için huzurluyum."

"Huzurunda can bulduğum, şu an seni öyle fena öpmek istiyorum ki..."

Asil heyecanlanarak, "Yiyişmek gibi mi?" diye sordu. Devran onu öyle, yer gibi kendinden geçerek öptüğünde, karşılık bile veremeyeceği kadar nefesini kestiğinde, o anlar Asil'in en sevdiği anlar oluyordu. Adamın o vahşi hallerini seviyordu, tahrik oluyordu bundan.

"Yiyişmek mi?" Kaşları havalandı Devran'ın şaşkınlıkla, ardından alt dudağını yalayıp ıslattığı dudağı ağzının içine yuvarlayıp ısırdı. "Evet, yiyişmek gibi. Seni burada sokağın ortasında öpsem kimse bir şey demez ama ben senin o hallerini kimse görsün istemiyorum. Kendinden geçiyorsun öpüşürken, çıkardığın sesler bile zonklatıyor benimkini..."

"Ya Devran..." dedi sahte bir kızgınlıkla. Öpüşürken çıkardığı sesleri nasıl engelleyebilirdi ki? Onu öyle ıslak ıslak öpen oydu sonuçta, öpüşü bile inletmeye yetiyordu Asil'i. Çocuk ne yapsındı, aldığı zevki saklayamazdı ya.

"Ya Devran..." diye taklit etti adam onu. "Ham yapacağım seni şuracıkta. Allah'ım şu tatlılığa bak. Özene bözene yaratmışsın, tam ağzıma layık."

Asil utanarak etrafına bakındı çünkü Devran sesinin ayarını kısmadan konuşuyordu. Kimsenin onları anlamayacağını bilse de elini Devran'ın ağzına kapattı. "Aşkım sokak ortasındayız."

Devran onun avucunun içini öptü arka arkaya ve Asil bir kaç öpücüğün ardından huylanıp gülerek elini indirdi. "Şımarıyorsun Devran."

"Şu yaşıma geldim, ilk defa biri bana şımarıyorsun diyor. Bunu diyen de beni bu hale getiren kişi üstelik..."

Asil tam ağzını açıp da Devran'a bir şeyler söyleyeceği sırada burnunun ucuna düşen beyazlıkla afalladı. Gözlerini kaldırıp sokak lambalarının önünden süzülen kar tanelerine baktı. "İnanmıyorum." dedi. "Aşkım, kar yağıyor."

Devran çocuğun heyecanlı sesiyle başını kaldırıp gökyüzüne baktı, gerçekten de kar atıştırmaya başlamıştı. Finlandiya'da her yer karla kaplı da olsa orada geçirdikleri iki gün boyunca karın yağdığı bir ana denk gelememişlerdi ne yazık ki... Şimdiyse usul usul yağıyordu kasabanın üstüne. Tutacak gibi değildi, çünkü daha yere düşmeden eriyordu kar taneleri.

Küçük sevgilisinin mutluluğunu izleyebilmek için bakışlarını yağmaya başlayan kardan ayırıp Asil'e indirdi Devran. Ve çocuğun dilini dışarıya çıkarıp o şekilde beklediğini görünce yutkundu. "Ne yapıyorsun yavrum?" diyerek bu sefer bakışlarını etrafta gezdiren o olmuştu. Asil'i belinden kavradı ve vücuduna yapıştırdı kimse onu görmesin diye.

Asil dilinin ucuna değen soğuklukla, dilini nihayet içeriye sokup yutkundu. "Bir yerde okumuştum, yılın ilk karını bu şekilde yakalayabilirsen dileğin gerçek oluyormuş. Gerçi bu ilk kar mıydı bilmiyorum ama benim için ilk şu anda."

"Minik dilini öyle ulu orta çıkarma, katil mi edeceksin beni?"

"Ne diyorsun Devran? Dilek diliyordum alt tarafı..." Gözlerini devirdi Asil ama adamın sıkı tutuşundan memnun şekilde nazlı nazlı onun bedenine sürtündü, yine de trip yapar gibi burnunu havaya dikmiş gözlerini süzmüştü.

"Ne diliyordun?" Çocuğu gerçekten yemek ister gibi bakıyordu tepeden.

"Söylemem."

"Benim en büyük dileğim sensin." dedi Devran pat diye.

"Neden söylüyorsun?" diye çıkıştı Asil birden. Sonra, "Zaten kollarındayım ya aşkım..." dedi şaşkın şaşkın.

"Olsun, kollarımdasın, kalbimdesin, aklımdasın ama yine de dileğimsin..."

Asil sevgiyle dolup taşmış bir şekilde baktı Devran'a. "A aa," dedi. "Romantikliği tuttu yine benim sevgilimin."

"Senin sevgilinim." Devran bunu gururla söylemişti ve dayanamayarak bakışlarını az önce önünden geçtikleri birkaç dükkanın ilerisinde kalan az önce de gözüne kestirdiği ama sonradan vazgeçtiği dar, karanlık sokağa çevirdi. "Sen sevgilinle gelsene bir bakayım." diyerek Asil'i elinden tutup sabırsızca çekiştirdi.

Çocuk ne olduğunu şaşırmıştı. Bir an Devran tarafından sarmalanırken, şimdi eli büyük avucunun arasında kaybolmuşken bir yere sürükleniyordu. Ayakları birbirine dolanmasın diye dikkat ederken Devran'ın bu hali ona kütüphanedeki hallerini hatırlatmıştı. Adam onu o tünellere de böyle aceleyle götürmüştü. Bunu hatırlamak Asil'in kalbini gümbürdetti.

Işıkları gözlerini alan o dükkanları geçip kuytudaki boş sokağa geçtiklerinde Asil birden sırtının duvara yaslanmasıyla hissettiği deja vu hissiyle Devran'a baktı.

"Şimdi biraz yiyişeceğiz." dedi Devran, bu kelime o kadar hoşuna gitmişti ki... Eyleme geçirmek için yanıp tutuşarak Asil'in dudaklarına yapıştı. Ve yapışır yapışmaz ilk kendi ağzından bir inleme döküldü.

Çocuğun ağzını diliyle talan etmeye başladığında Asil parmak uçlarında yükselip boynuna dolamıştı kollarını ve oda Devran'ın beklemediği bir hızda ve sertlikte karşılık verdi adamın istilasına. Adamın üst dudağını yakalayıp büyük bir zevkle öpüp emerek, alt dudağına da aynı muameleyi gösterdi.

Devran, çocuğun istekliliği karşısında şaşkındı ama aralarında yakınlık geçirdikleri şu bir kaç günde o kadar artmıştı ki cinsel gerilimin zirvesini yaşıyorlardı en ufak masum dokunuşta bile. Ve büyük bir sorun vardı ki, birbirlerine dokunmadan da duramıyorlardı... Yemek yerken, öylece yan yana otururken, yürürken, uyurken, ellerinin birbirinin üstünde olmadığı bir an yoktu ve bu da işleri asla kolaylaştırmıyordu.

Devran ileriye giderek onu yine kucağına aldığında ve tam da Asil'in sevdiği şekilde en vahşi haliyle öpmeye başladığında, dolgun alt dudağını dişlediğinde Asil sokakta yankılanan bir inleme koyverdi boğazından. Canı acımıştı ama inleme sebebi bundan bile zevk alışıydı.

Yüksek inleme sesi Devran'ın hararetli öpüşünü birden kesmesine neden oldu. "Şşş, kimseler duyamaz sesini yavrum. Duyurma güzel inlemeni kimseye..."

"Beni öyle-" dedi Asil ama nefesini tam toparlayamadığı için yutkunup bir kaç saniye durdu. "Sen beni böyle öperken nasıl inlemeyeyim?"

"Böyle yiyişmek çok mu hoşuna gidiyor?" diye sordu Devran kendisini Asil'e bastırırken. Bir sokak arasında çocuğun içine girmeyi isteyecek kadar delirmişti. İçine girmese, aletini tadına baktığı o pembe, dar deliğin üzerinde gezdirse bile yeterdi ama bu elbette bu karanlık sokakta olacak şey değildi, yine de fikri bile Devran'ı azdırmıştı. İnleyişlerini tutmaya çalışarak, dar deliğine girip çıkan aletle ileri geri sarsılıp duran Asil hayali... Devran'ın irkilip kendisine gelmesi saniyelerini aldı.

"Hoşuma gidiyor öpüşürken sert oluşun." dedi Asil Devran'ın düşüncelerinden bir haber sadece öpüşmelerinden bahsediyordu. "Öpüşmeyeceksek beni indirir misin? Belin ağrıyacak sonra."

"Kuş kadarsın neden belim ağrıyacakmış? Sen bana yaşlı mı diyorsun?"

"Yuh artık!" dedi Asil şokla. "Pardon ama onu nereden çıkardın?"

"Ağrımaz belim falan, taşırım ben seni kucağımda 7/24 , hiçbir şey olmaz, dağ gibi adamım."

"Aşkım öyle demek istemediğimi biliyorsun."

"Yarın bu yaşlı adamla yeni bir yıla gireceksin." dedi Devran kara gözlerini Asil'in karanlıkta bile boncuk gibi parlayan mavilerine dikti. "Yeni yıla nasıl girersen tüm yılın öyle geçer derler ya, birlikte bunu test edebileceğiz."

"Test etmek demeyelim de kanıtlamak diyelim, olmaz mı? Test deyince sanki olmayacak bir şeyi deneyecekmişiz gibi geliyor kulağa. Bence biz bunun gerçek olduğunu kanıtlayacağız diyelim."

"Tamam sen nasıl istiyorsan öyle diyelim, sevgilim." Devran Asil'i kucağından indirip yüzünü avuçları arasına alarak yeniden sertçe öptü. Öptüğü dudakları yaladı, dudaklarına sürdüğü şeyin tadını oradan söküp almak ister gibi tekrar tekrar öptü. "Yine vişne." dedi geriye çekildiğinde. "Hastasıyım dudaklarına sürdüğün şu şeylerin."

"Aç kurtlar gibi saldırmandan belli." dedi Asil. "Ama onları öyle tatlı yapan benim dudaklarım." Devran'ın tutuşundan kurtulup kaçar gibi çıktı ara sokaktan.

Buraya gelmeden önce ne yapıyorlar diye düşündü, aklını durdurmuştu adam. Bir yere gidiyorlardı. Brighton Pier'e...

Ellerini cebine sokup Devran'ın arkasından geleceğini adı gibi bilerek yürümeye başladı. Üç beş adım sonra omzunun üstünden tıpkı onun gibi elleri cebinde, kendisini takip eden adama baktı. Devran sanki bilerek yavaş yürüyor, Asil'i izleyebilmek için geriden geliyordu. Gözleriyle onu soyar gibi baştan aşağıya süzdüğünde Asil dudaklarını birbirine bastırarak önüne döndü ve dün gün ışığında gördükleri Pier'in bir de akşamki halini görmek istediğini hatırlayarak adımlarını hızlandırdı.

Devran'ın bu bakışları hayra alamet değildi...

                                  🤍🖤🤍🖤🤍

Devran'ın itirazlarına aldırmayıp aldığı, tadı harika olan dondurmasını yiyordu Asil. Daha doğrusu ısırdığında soğuktan dişleri kamaştığı için ancak yalayarak yiyebiliyordu. Minik dili uyuşmuştu.

Hava iyice serinlese de, kar taneleri uçuşuyor da olsa deniz kıyısında oturmuşlardı ve Asil bu havada çikolatalı dondurmasını yiyordu büyük bir keyifle. Devran da kendisine bir bira almıştı. Göz ucuyla dondurmasını yalayan çocuğa bakarak büyük yudumlar alıyordu soğuk birasından.

"Yavaş yala şunu." dedi dayanamayıp. "Boğazın şişecek." Pier'in renkli ışıları doğrudan yüzlerine vuruyordu. Allah'tan rüzgar esmiyordu, yoksa Devran Asil'i dinleyip bu soğukta onu burada oturtmaz sırtına atar otele götürürdü. Ama ne var ki bu çocuğa lafını geçirebilmek gibi bir yeteneği yoktu Devran'ın. İtirazları havaya karışıp kayboluyordu her seferinde, Asil yine bildiğini okuyordu.

Devran'ın hem hoşuna giden hem de böyle anlarda onu çileden çıkaran bir dik başlılığı vardı çocuğun.

Asil nihayet en sevdiği kısma, külaha geldiğinde çıtır külahı ısırarak çiğnedikten sonra, "Yarınki planımız nedir Devran Bey?" diye sordu.

İki gündür o kadar çok gezmişlerdi ki, yarın da gezebileceğini sanmıyordu Asil. Yeni yıla sessiz sakin, güzelce dinlenmiş olarak girmek istiyordu. Güzel bir akşam yemeği yeseler yeterdi onun için, ona bile gerek yoktu. Devran'la geçireceği sıradan normal bir yılbaşı akşamının bile en güzel partilerden, eğlencelerden daha çok anlam ifade edeceğini biliyordu.

Zaten hiçbir zaman öyle şeylere merakı olan bir çocuk olmamıştı. İlgisini çekmezdi süslü, şatafatlı partiler, yemekler, kutlamalar...

"Aklımda bir plan var ama sen ne yapmak istediğini söyle bebeğim, ona göre şekillendirebilirim planımızı." Dondurma yediği için Asil'e yaptığı minik tavrın sonuna gelmişti. Biten bira kutusunu ayağının dibindeki poşetin içine koyarak kolunu Asil'in omzuna attı ve onu sıcak göğsüne çekti.

Hissettiği sıcaklığa tepki vermemek için kendisini kastı Asil ama elinden olmadan titreyip anında gevşemeye başlamıştı vücudu. Burada oturmayı o istemişti ama üşümüştü. Lafından dönüp söyleyememişti de, adamın onu sarmalayacağı anı beklemişti sabırsızlıkla.

"Bence şehri yeterince keşfettik. Gidilmesi gereken çoğu yere gittik, müze gezdik, sokakları turladık... Yarını kendimize ayırsak... Odamızda dinlensek sadece, istersen gece yarısına doğru çıkar kutlamalara katılırız."

Asil adamın nelerden keyif aldığını hala çözememişti ama bir eğlence mekanı olduğu ve gayet iyi işlettiği için eğlenmekten anladığını, eğlenceyi sevdiğini düşünüyordu. Muhtemelen de bir sürü partiye, davete katılmıştı işleri sebebiyle. Çok yönlü bir sevgilisi vardı, hakkında bazı şeyleri kestirmesi güçtü.

"Otelin harika bir restoranı var, hep dışardaydık ve yemeği orada yeme fırsatımız olmadığı için yarın orada yeriz diye düşünmüştüm. Ama kalabalık ve gürültülü olacaktır. Sanırım öyle bir şey istemiyorsun."

Asil omuz silkti. "Aslında eğer sen öyle istiyorsan sana uyarım." dedi. Adamın istekleri onun için elbette önemliydi.

"Hayır yavrum. Ben senin ne istediğinle ilgileniyorum."

"Belki partilemek istersin, nelerden zevk alıyorsun daha tam çözemedim."

"Nelerden zevk aldığımı birinci elden deneyimledin zaten." dedi Devran çenesini Asil'in başına hafifçe bastırıp. Sonra devam etti, çocuğun sesindeki meraklı tınıyı farkettiği için. "Parti adamı olmadığımı bil. Mekan işletiyorum ama artık gürültüye çok uzun süre katlanamıyorum. Gençken evet, severdim. Şirkette işleri yoluna koyduğum kendime bir hobi arayışına girdiğim bir dönemdeydim bir ara ve o sıralarda tepedeki o yeri buldum. Yıkık dökük bir harabeydi ama benim gözüme muhteşem görünmüştü. Sahibine ulaştım, araziyle birlikte uzun süredir satmaya çalıştığını ama çok uçuk rakamlar istediği için kimsenin yanaşmadığını öğrenince ufak bir pazarlıktan sonra satın aldım ve bugünki haline getirdim orayı."

Asil gözlerini Devran'ın kıpırdayan dudaklarına dikmiş ağzından çıkan her kelimeyi büyük bir dikkatle dinlemişti. "Mekanı da restore ettiğini bilmiyordum." dedi Asil büyük bir hayranlıkla. Keşfettiği andan beri büyük beğeniyle gittiği o yer şimdi gözüne bambaşka görünmeye başlamıştı.

"Konusu açılmadı yavrum."

Asil uyanan meraklı yanını bastıramayıp, "Peki biz tanışmıyor olsaydık, sen şu an nerede, ne yapıyor olurdun?" diye sordu.

Devran gülümsedi, bakışlarını Asil'e çevirdi ama sonra gülerek denize baktı. Karanlık suya yansıyan ışıklar oynaşıp duruyordu. "Daha önce ailemden ayrı geçirdiğim bir yılbaşı olmadı." dedi, dudağının kenarı kıvrılmıştı.

Asil biraz suçlu hissederek, "Benim yüzümden onlardan ayrı bir yılbaşı geçireceksin." dedi üzgünce. Adamın elinden değerli bir şeyleri almış gibi hissediyordu ve kendine engel olamıyordu.

Devran çocuğun düşen yüzüne baktı, "Annem şu an onlarla değil, seninle olduğum için ne kadar mutlu tahmin bile edemezsin, Asil. Sarkıtma o dudaklarını, öperim bak."

"Kırılmazlar mı? Onlar da seninle vakit geçirmek istiyordur. Uzun zamandır İtalya'da oldukları için görüşemediğinizi söylemiştin. Şimdi onların yanında olabilirdin. Keşke tatili bu kadar uzatmasaydık."

Asil, bir aile nasıl olur kendi yaşayıp görmese de, bir ailenin nasıl olması gerektiğine dair bazı fikirleri vardı ve Devran'ın ailesi tam da onun hayalindeki modele uyuyordu. Birbirine aşık iki ebeveyn ve iyi yetiştirilmiş Devran gibi bir evlat. Onlardan bahsederken bir kez bile yüzünün düştüğünü görmemişti Asil.

Oysa kendisi annesinden burukça gülümseyerek bahsetse de, artık babasının lafı geçtiği an bozuk bir şeyler yemiş gibi midesi bulanıyordu. Bir anne-babanın çocuğuna hissettirdiği tek şeyin mide bulantısı olması ne kadar üzücüydü.

"Yavrum, ben seninle olmak istediğim için buradayım. Annemle babamın, sevgilimle birlikte olduğumdan haberleri var ve benim adıma öyle mutlular ki... Annem her gün arıyor, mesaj atıyor, seni soruyor bana."

Asil'in gözleri parladı ve düşüncelerinden sıyrılarak gülümsedi. "Beni mi soruyor?"

Devran başını sallayıp şakağını öptü Asil'in. "Benim aklımı başımdan almayı başaran kişiyi deli gibi merak ediyor. Seni üzüp kaçırmamdan endişeleniyor."

"Sen mi beni üzecekmişsin?" dedi Asil inanamayarak.

Devran dudakları Asil'in şakağındayken güldü ve gülüşü çocuğun içini sıcacık yaptı. "Annem benim nasıl inatçı, nasıl dediğim dedik, taviz vermeyen biri olduğumu bildiği için korkuyor."

Asil daha da şaşırdı. "Bu saydıklarının tam tersisin sen." dedi kendi tanıdığı Devran'ı düşünerek.

"Sen benim yalnızca sana nasıl bir adam olduğumu görüyorsun, biliyorsun güzelim."

"Annenin endişelenmesine hiç gerek yok ki... Sen beni üzsen bile, affediyorum hemen. Zaten üzmemek için ne kadar çabaladığını görüyorum Devran. Üzerime titriyorsun..."

"Kurban olurum sana ben. Üzer miyim seni? Seni bir üzsem ben bin üzülüyorum sanki. Daha dün gözlerin doldu diye, etimden et kopuyor sandım yavrum. Biri gerçekten etimi kesse öyle hissetmem, biliyorum."

Asil iyice sokuldu Devran'ın göğsüne, üşüyen ellerini önü açık ceketinden içeriye sokarak adamın sırtına sardı. "Göğsün sıcacık." diye mırıldandı yorgun sesiyle. "Sanki uyumam için böyle sıcak ve tam başıma göre."

"Daha fazla üşümeden otele geçelim, bir tanem."

Asil başını salladı, Devran'ı son bir kez sıkıca sararak ayağa kalktı ve yerdeki çöp poşetini aldı. Devran poşeti onun elinden alarak biraz ileride kalan metal  çöpe kutusuna attı ve geri gelip Asil'i kolunun altına aldı. Mayışıp uykusu gelen Asil yine hemen sığındı o göğse. Bulundukları yerden çok uzak değildi Grand Hotel Brighton.

Yeni bir yılın arifesinde, birbirini bulmuş iki ruh, sarmaş dolaş bir şekilde kaldıkları otelin yolunu tuttular.

🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤

Yine durgun ama yazmaktan keyif aldığım bir bölümdü.
💞
Sanırım siz de keyif alıyorsunuz bundan, yorumlar ve mesajlar bana onu gösteriyor.
🙏🏻🙏🏻🙏🏻

Gelecek bölümde görüşürüz.
🌈🌈🌈

Aşağıdaki fotoğraflara göz atabilirsiniz, hikayede geçen yerlere aitler.

⬇️ THE GRAND BRIGHTON 🇬🇧


⬇️ BRIGHTON PIER 🎡

Continue lendo

Você também vai gostar

SAVAŞMA SEVİŞ De Khalesi

Ficção Adolescente

2.5M 120K 40
[TAMAMLANDI] Ali, benim sevgili katilim. '+18'dir, olumsuz hareketler fazladır.'
BİNBAŞI | BXB De kanashi

Ficção Adolescente

1.1M 84.5K 33
|Tamamlandı.| Askeri ve eşcinsel bir kurgudur.
1.5M 89K 52
[TAMAMLANDI] Babasını bıçaklaması üzerine hapse giren genç bir delikanlı... Hapishanede tanıştığı biri hayatını değiştirebilir mi? Başlangıç:16.10.20...
ASİ KELEBEK (GAY) De leisure

Ficção Adolescente

1.2M 64.8K 45
Asi bir lise son sınıf öğrencisi, Onu takıntı haline getiren bir iş adamı. {TAMAMLANDI}