Yabani (Rulet'in Çocukları)~...

By t-dolunay

337K 20.7K 7.1K

Vahşi bir hayatın içine düşmüş narin bir beden, yabani bir adamla baş edebilecek miydi? Burası dışarıdan bakı... More

GiRiŞ
-1-
- 2-
-3-
-4 (part 1)
4- (part 2)
-5
-6
-7
-8
-9-
-10/ Part (1)
-10/ Part (2)
-11
-12 Part (1)
-12/ Part 2
-/13-
/14/
-15/Part 1
-15 (2)
-16-
17/ Part (1)
_17- (Part 2)
-18
19/Part 1
19 /Part-2
-20-
_21-
22
22 Part 2
22/Part-3
-23- Part (1)
-23/ Part 2
23/(3)
24/ part1
24 Part (2)
24/ Part 3
-25-
26
27
27 (Part2)
28
29
-30- (Part 1)
-30 /2
31
FİNAL (1)
FİNAL (2)

25/2

2.3K 216 51
By t-dolunay

Medya; @skelebek_

Başını tekrar sağa sola salladığında psikoz bir gülmeyle bu sefer Dimitri onu onayladı. Devushka o bağı küçük elleriyle boğmuştu. Sertçe sol taraftan böbreğine bir tekme daha yediğinde ani hareket dişinin dudağına geçmesine sebep oldu ama yine de gözlerini ondan ayırmadı. Ağzına dolan kanı tükürerek yeminini haykırdı.

"Seni öldüreceğim!"

Tekrar tekrar darbe gelirken elleri arkasından zincirleri gerdi. "Seni öldüreceğim. Tanrıya yemin olsun seni öldüreceğim kızım!"

Başına aldığı darbeyle yere yığılırken halen aynı yemini mırıldandıyordu.

* **

Kodes gibi elektrikle açılan demir parmaklıklı depo altında zincirli elleri ve arkaya düşmüş başıyla duruyordu.

Kız...
Ona ihanet etmişti. Onu kandırmıştı. Bunu yaparken her şeyini vermiş ve ondan her şeyini almıştı. Zincirlerin sesi eşiğinde pozisyonunu bozmadan bir ayağını ileri attı.

Hep derdi güzel bir yüzün yapamayacağı şey yok diye... Onu ilk gördüğünde anlamıştı. Saçında ki ucuz boyadan, üzerinde ki geceliğinden... Akıllı bir adam onu arkasında bırakırdı. Akıllı bir adam onu içeri almazdı. Bir Smirnov onu öldürürdü.

O ne yapmıştı?

Onun yalancı masumiyetine, sözlerine kanmıştı. Ancak zayıf bir insanın kanacağı gibi kanmıştı. Bir aptal gibi onu korumaya çalışmıştı. Yetmemiş çocuk gibi sevdiğini söylemişti. Bu kadar dile getirmesini istemesine şaşmamak gerekirdi. Her seferinde eğleniyor olmalıydı. Çok basit bir tuzağa kendi ayağıyla gitmişti. Çok basit!

Gerçi inkar etmemek gerekirdi. Yalandan sürekli adamlar göndererek bu uyduruk yalanı da desteklemişlerdi.

Dimitri ağzının içine kadar öfke doluydu. Safi öfke. Kendine, adamlara ama en çok da ona...

Karanlığa dişlerini göstererek yeminini tekrarladı.

"Onu öldüreceğim."

Kuşlara el sallamalar, iri iri masum masum bakmalar... Ona sarılması..
Gözlerinin önüne gelen sahnelerle tekrar mırıldandı.

"Onun boynunu kopartacağım."

Aniden koridorda bir ışık yandı ve Dimitri gözlerini kısarak geleni görmeye çalıştı. Göreceği her eziyete aşinaydı. Amaç Smirnov'larla ilgili bilgi ise buna pekala dayanırdı. Tekrar görmek için gözlerini kıstı ancak görüşünde ki beyaz benekler izin vermeyerek kapı sürüklenerek açıldı ve içeri başka bir adam tıkıldı.

Devushka

Gözlerinde ki o bakış...

Asla affetmeyecek!

Kulaklarında boynunda ki zincirin kopma anında çıkan o ses durmadan tekrarlarken dizlerini kendine çekti.

Asla affetmeyecek...

Onu resmen azgın bir hayvanmış gibi zincirleyip ağzına gem vurarak götürdüklerinde Rıfat araçtan inmiş ve bir süre bakmıştı. Ardından büyük bir ihale almış gibi sırıtıp kıza dönmüş ve yaka paça lüks bir yere getirilmişti. Sonrası karışıktı. Bir şokta gibi durgunken para transferi için kullanılan araçla geldiği yere dönmüştü. Karanlığa...

Güvenimi, kıymetimi değil, bizi öldürdün demişti.

İçi, göğsü alev alev yanıyordu kederle. Sürekli titreyen alt dudağına rağmen ağlamamak için kendini sıktıkça sıkıyordu.

Ağlamaya yüzü yok. Ağlamak hakkı değil.

Bizi öldürdün...

Ellerini tanıdık kirli zemine vurarak o acıya iyice tutunmaya çalıştı. Her darbede sıyrılıp, yanan teniyle tekrsr tekrar vurdu ama geçmedi. Asla dercesine yakasına yapıştı ve bağrından bir parça daha kopana kadar dövündü durdu.

Geldiğinde vakit neydi bilmiyordu. Şuan hangi saat, hangi zaman dilimindeydi bilmiyordu. Henüz iki gün önce özgürlüğü bulduğu sahildeki kendini sarmalayan huzur nerede bilmiyordu. Yemyeşil çam ve toprak kokan ormanı bir daha görebilecek mi bilmiyordu.

Dimitri'yi...
Dimağından ismi geçince Hıçkırdı. Dimitri'yi bir daha görecek mi onu da bilmiyordu.

İlk defa buraya gerçekten katlanamadı. Bir zamanlar kendiyle işi bitip attıkları yer umurunda değildi. Hayatta olan hiçbir şey umurunda değildi. Ecrin, Kado'nun kayıp üvey kızıydı. Onu bulmaya ve tuzağa çekmek için yanlarında götürdüklerinde ilk dışarıyı görmüştü. İzmir de kurtuluş gününde ona yaklaşmış ardından bayılıtıp getirmişlerdi. Ara sıra bazı işlerinde kullanmışlardı.

Dimitri'ye yalan söylememişti. Onu bilerek bulamamıştı. O olduğunu anladığında Adonita'nın güzel yüzüne bakakaldığını hatırlıyordu ama tam manasıyla masum değildi. Ondan ne isterlerse yapmıştı. Daima. Çünkü umudu yoktu. Dışarı ın farklı bir yer olduğunu bir kaç kere gördüğü kan ve ilik satanlardan görmüştü ama buraya hapisti. Ecrin'in dışarıyı anlatana kadar da burada ölüp gideceğini düşünürdü. Kader bu ya bir şekilde olmaz denilen olmuştu. Kalbi bu seferde genç kadın için kasıldı. Ecrin...

Bunun geçmişte vicdan azabını yaşamamıştı. Onu almalarına yardım etmişti. Böyleydi ve normaldi ama o dışarıyı anlattıkça suçluluk duydu. Anlattıkça merak etti ve asıl şimdi kaybettiğini hissediyordu. Ecrin onda hep farklı olmuştu. Şimdi aslında Ecrin'in kendine dost olduğunu alıyordu ama bu dostluğa doğru karşılık verememişti. Hiçbir zaman. Onu kurtarmayı düşünmemişti bile. Bencilce buradan korkmuştu. En son hadde gelene kadar... Bazen her an bir şey olmasından, değişik kaçak hayatlarından memnun olduğunu kendi kendine acıyla itiraf etti.

Bugünde bu yüzden dönemedim yalanıyla gözlerini her kapattığı, Dimitri ile her sarıldığı anda.

Elçin Ecrin Özgür

İsmini anmak felaketi çağırmak gibi oldu. Kapı açıldı ve hastane önlüğü giyen kız ayakta zor dururken iki kişi tarafından içeri sokuldu. Devushka hızla ayağa kalkarken Ecrin takati olmayan başını kaldırdı ve göz göze geldiklerinde okkalı bir küfürle beraber "Seni salak!" diye söylendi. Sertçe yere atan iki adam dışarı çıkarken Devushka yere yığılan kıza koştu ve kolunun altına girerken "Yakalanmayı nasıl başardın!" sesiyle göz devirdi. Onu çok özlemişti. Buruk bir özlem ile çabalasa da gücü onu kaldırmaya yetmiyordu.

Böylece yerden kaldırmaya vazgeçmiş iken çok normal bir şey gibi Ecrin yere bir kedi gibi kıvrılıp tek kolunun üzerine uzandı ve Devushka'da bir kardeşe sığınır gibi yanına oturdu.

"Her şey devi bulmamla başladı."

Yorgun yüzü kırıştı ve gülmeye başladı. "Lanet olsun. Bir dev aramadığını söyle bana seni şapşal!"

Dimitri

Dimitri öyle keyifliydi ki hiçbir şey yapmadan zincir sesleriyle diğer ayağını da öne atıp, bir şekilde üst üste atmayı başardı ve adamlar çıkar çıkmaz yere atılan Reycan  arkalarından koşsa da parmaklık garip bir bildiri sesiyle son sürat kapanıp kitlendi.

Parmaklıklara sarılıp açmaya çalışır gibi bir kaç kez asılınca Dimitri'nin tüyler ürperten kıkırtısıyla olduğu yerde kaldı. Ancak zincirli olduğu aklına gelmiş gibi kibirle adama döndü.

Dimitri iğrenç ağzını açmasına izin vermeden kollarını geriye verip avuçlarını yere yaslandı ve Reycan ne olduğunu anlamadan ayaklarıyla kısaca alınıp yere çalındı. Hareket edemeden sol ayağı kalktı ve topuğu sertçe midesine indi.

İstese onu ayaklarıyla boğabileceğini düşünen Reycan, korkuyla kalakaldığında Dimitri  hiçbir şey olmamış gibi havalandırdığı kalçasını tekrar yerde ki halkaya geçirilmiş zincirin önüne bıraktı ve ayaklarını önce ki konumunda ileriye uzatarak başını sıkılmış bir kovboy gibi geriye verdi.

Deniz delirmişti.
Onun şirin, tatlı ya da iflah olacak bir adam olduğunu mu sanıyordu?  Reycan iç kanama geçirdiğini düşünerek ağlar gibi bir sesle midesini tutarak demir parmaklıklara doğru süründü ve gururuna sarılarak derin bir nefes vererek sırtını parmaklıklara yasladı.

Onu kışkırtmak istemesede sonraki atağını bekleyerek ona baktı ama sıkılmış bir sahil turistinin güneşlenmesi gibi karanlık mahzende başını omuzuna eğerek bir şarkı mırıldanan adamı gördüğünde  şaşkına döndü.

Durumun farkında değil miydi?

Nihayet başını kaldırıp tatlı bir sesle "Kızı onlara verdiğinde seninle işleri bitti değil mi?" diye Reycan'ın damarına bastı.

Ancak bu Reycan'ın beklediği bir şeydi. Dimitri'nin burada olması da.

Devushka

"Sana bir isim verdi." diye kendi kendine tekrarladığında Devushka başını salladı. "Evet, benim adım Devushka."

"Devuşka" diye tekrarladı kendi kendine. Ama kızın gözüne hali daha kötü gibi gelmişti.

Dudakları mosmordu. Esmer teninde ki o tatlı renk çekilmiş gibiydi. Soluk ve sarı duruyordu. Her zaman yaptığı gibi karşı koymaktan parçalandığını bildiği parmaklarına baktığında pürüzsüz buldu. Ellerine baktığını gören Ecrin, o haline rağmen gülümsedi.

"Sen gittikten sonra bıraktım."

Bu cümle amacı o olmamasına rağmen bir mızrak gibi karnına saplandı. Dolan gözleriyle onun gibi kolunun üzerine hemen yanına uzandığında yüzleri birbirine bakıyordu.

İki farklı ruh, iki farklı hayat ama bir aynanın yansıması gibi aynı kaderin kardeşlerilerdi. Son gördüğünden daha da uzamış saçlarına boşta ki elini uzattığında Ecrin'in gözleri huşu içinde kapandı.

Bu hareket Devushka'nın göğsündeki mızrağı daha da derine itti. O sevilmeyi bilmiyordu. Özlemini çekmemişti. Ama şimdi sevilen saçları, şefkati bilirken Ecrin için burada olmanın zorluğunu yeni görmüştü. Kaç gece birinin  yanağına bir buse kondurmasını beklemişti?

Aynı odadayken bile bunun varlığını bilmediği için vermeyen kızın içine vicdan azabı oldu. Onu hiç kurtarmaya çslışmamıştı bile. Burada büyümüştü ve bu normaldi. Hatta her seferinde mücadele etmemesini söylemiş, maskeliler gelince kenara çekilerek onun canla verdiği mücadeleyi üzgün gözlerle izlemek dışında bir şey yapmamıştı.

Devushka "Üzgünüm" dediğinde göz kapakları aralanan Ecrin ona şaşkın bir bakış attı ve gözlerinin şekli ne için söylediğini anladığında merhamet ile yumuşadı.

Çatlamış dudakları aralanıp "Üzülme" dediğinde Devushka elini çekmedi ama gözlerini kaçırdı.

Yavaşça "Değişmişsin" dediğinde zorla konuşmuştu. Devushka kendini toparlayarak gülümsemeye çalıştı.

"Kuaför denilen işkenceciye gittim bir keresinde"

Ecrin yavaşça onunla beraber gülsede eli karnını bularak gülüşü acı inlemesine dönüştü. Devushka korkuyla ona baksada anı bozmamak isteyerek gülümsemeye devam etti Ecrin.

"Bu öyle bir değişiklik değil."

Devushka ruhunun özgürce kimliğini aramasından bahsettiğini biliyordu yine de gülümseyerek saçını savurur gibi yaptı yattığı yerden.

"Çirkin mi diyorsun yani?"

Ecrin'in bir an güleceğini sanmıştı. Dudakları beklediği gibi titrese de uzanıp yanağını kirli avucuna aldı.

"Gözlerin güvende olduğunu  hayal ettiğim gibi pırıl pırıl."

Sesinin hırıltıya dönüşeceğini anlayarak bir an sustu ve kendini toparlayarak onu gördüğü an içinde kaybolduğu kederi sordu.

"Buraya tekrar düşmeyi nasıl başardın?"

Devushka sorudan kaçamayacağını anlayarak derin bir iç çekti ve canının acısına rağmen umursamazca sıraladı.

"Sağlığım kötüye gidiyor. Okuduğum kitaplardan anladığım kadarıyla bunu normal doktorlar çözemez." Kızın perişan haline bir bakış atarak "Seninde halin kulağıma gelmişti." Bir sonra ki söyleyeceği kendine zor gelerek gözlerini kapattı.

"Ayrıca Devim kenara sıkıştırılmıştı."

Sesiyle gözlerini açtığında onunda gözlerini kapattığını gördü. "Senin şu Dev... Gerçekten söylediğin gibi mi?" Devushka ona gerçeği söylemedi. Artık onu görmek bile istemeyeceğini dile getirmedi.

"Evet. Güçlü, kocaman ama kalbi ve onuru el değmemiş, yumuşacık. O... O çok onurlu. "

Şüpheli bir sesle "Anlattıklarından onun bir katil olduğunu anlıyorum."

Devushka gözlerini kaçırdı. "Bana bir başka."

"Canavarları ancak bir başka canavar öldürür Devushka. Ama bu canavarların sevmeyeceğini göstermez."Bir an sustular." Cidden onurlu mu? " Devushka başını salladığında Ecrin  kapalı gözleriyle dişlerini göstererek gülümsedi.

"O zaman halen birimiz için umut var demektir." Devushka hızla doğrularak "Ne demek istiyorsun?" dediğinde onu duymazdan geldi.

Belki de aldığı ilaçların etkisindeydi. Eskiden  Devushka'nın toplarlanması günler alırdı. Bu yüzden ' bana dışarıyı anlat. Çok değişti mi? ' sorusuyla kızın  başını biraz soğuğu kırmak adına dizine çekerek dolan gözlerini karanlık tavana çevirdi.

Boğuk bir sesle "Martılar" dedi. Dolu bir göz yaşı yanağına akarken "Denizin üzerinde uçan bir sürü martı gördüm." diye sessizce ağlarken anlatmaya başladı.

"Feribot denilen şeye bindik bir kaç kez. Araçlarında binebildiği büyük bir deniz aracı." Kızın daha önce dışarıda olduğunu hatırlayarak anlık utançla ona baktı ama gözleri kapalı ilgiyle onu dinliyordu.

Bir zamanlar ıssız bir ormanda koruyucu bir devin küçük kıza anlattığı gibi anlattı kıza.

" Gözlerinin önüne denizi getir. Sonu görülmeyen mavi ve yeşil karışımı suyun içinde dalgaların çarptığı bir araç... Mis gibi kokuyor. Bak yukarıdan bir şey geçti." Sızlayan burnunu çekerek iğrenç küf kokusunu ciğerine doldurdu.

"Martılar. Şimdi onlara Türk usülü bir yiyecek verelim. Simit."

Ecrin'in varla yok arası gülmesiyle burukça o da gülümsedi. "Dışarıyı sevdin değil mi ateş parçası?" sorusuyla kıkırdadı Devushka.

"Saçlarımı taradığında ne demek istediğini ilk defa gördüm."

Devushka bitmek bilmek ne bilmeyen ama anlattıkça içini yavaş yavaş yakan adamı uzun uzun  anlatırken bacağına sıcak bir şey süzüldü. Başını eğip saatlerdir sessiz olan Ecrin'e baktığında dudağının kenarından sızan kan ile boğuk bir ses çıkarttı.

" Ecrin? "

Şaşkın sesi kendi kulağına tekrar dönerken hiç duymadığı korku içine saplandı. "Ecrin?" uzanıp kızın yanağını ellerinin arasına alırken titremeye başlamıştı. Tekrsr tekrsr ismini söylediğinde sesi bir yakarışa dönmüştü. "Ecrin!" sert sesiyle göz kapakları titreşti ve zar zor gözleri yarıya kadar açıldı.

Onu seçemiyor gibi göz bebekleri irileşmişti. "Devushka?" ismi ilk defa resmiyet kazanmış gibi ağzından garip bir havayla çıksa da bir şey diyemedi.

Akan kana köpük eklenince Devushka titremeye başladı. Başını eğerek kızın güzel yüzüne yakarış gibi tekrar "Ecrin?" dediğinde

Odaklanmayan gözler onu buldu. "K-kardeşim"

Ona ne oluyorsa biliyordu! Biliyordu! Devushka hıçkırarak ağlamaya başladığında Ecrin gülümsedi.

"Benim... Benim içinde yaşa bu hayatı"

Devushka hiç ölüm yaşamamıştı. Bu yüzden ilk başta duraksadı.

Ölü görmüş, çokça görmüş ama hiç tanıdığı birini kaybetmemişti. Tuhaf bir panik, dehşet ve adını koyamadığı bir krizin eşiğinde ona bakakalmışken hızlanan nefesi ve hıçkırıkları oda da yankılanıp tekrsr kendini buldu. Çaresizlik içinde buna sebebiyet verenlere yalvarmak için açılan dudakları bir an sekteye uğrasada ciğer dolusu nefes ile haykırdı.

"Yardım edin!"

Kanı boğazına dolan hırıltılar çıkaran Ecrin, zorlukla yan dönerek yere akıttı ve fısıltı gibi bir sesle "Yapma" dedi. "Yapma."

Onu ölüme terk ettiklerini o zaman anlayan Devushka Dehşet ile iç geçirirken köpükler arttı. "Devine... se-lam söyle."

Göğsü hızla kalkıp inerken birden kesildi. Devushka incinen bedeninde nereye dokunacağını bilemeyerek ellerini gezdirsede hıçkırarak başını kucakladı.

Ölmüş olamazdı! Hayat bu kadar adaletsiz olamazdı. Bir nefes bu kadar haram olamazdı. İçinden ruhundan hiç tanımadığı bir acı kükreyerek bir volkan gibi bedenine patladı ve inkarla reddettiği başını sallarken bedeninden resmen sökülerek çıkıyor gibi hıçkırıklarla kıza sıkı sıkı sarıldı.

Kanı üzerine akarken, bedeni soğurken sadece ve sadece başını salladı. Ölmüş olamazdı.

"Uyan. Uyan Ecrin daha martılara beraber simit atacağız."


Neden Ecrin'in isminin Elçin Ecrin Özgür olduğunu açıklamak isterim. Çünkü Elçin Ecrin gibi bir ismi çok düşündün mü denilmişti.

Ecrin iyi olan demektir Elçin bir tutam, Özgür ise hiç kaleme almadığım ama karakteri içimde yaşayan en özgür insan olduğu için.

Bir tutam iyilik barındıran özgür bir kız... Hatıram da hep de öyle kalacak. Bu yüzden böyle tercih ettim.

Görüşmek üzere ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

374K 15.4K 31
Bir komutana anonim olarak mesaj atarsak en fazla nolur? ‹ ·_· › Başlangıç: 04.03.2024
100K 6.4K 36
Bakışlarım son kez telefonumun açık olan ekranına kaydı. 00.00 Dudaklarımda acı bir tebessüm oluşurken telefonuma gelen bildirimle birlikte kaşları...
79.5K 4.8K 32
Bir suçlu ile mektup arkadaşlığı...
307K 12.4K 36
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...