Wheel of Fortune (Gojo Satoru)

By batericalanbaget

19.6K 1.8K 1.1K

Kartların kalbine her zaman güvenen Mai Nanami... Ya günün birinde kartlarının ihanetine uğrarsa..? Çekilmeme... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
Duyuru* (DÜZENLENDİ)
-21-
Minnak bir duyuru daha*
-22-
-23-
-24- (FİNAL)

-11-

660 68 59
By batericalanbaget

Gojo

Ne düşündüğümü soruyorsun
Sana ne düşündüğümü söyleyeceğim
Senin düşüncen her ne ise
Bana unutmayacağım bir şey söyle
Fakat bana tekrar söylemek zorunda kalabilirsin
Bir arkadaş için yapabileceğin şey çok çılgınca
Devam et ve ağla küçük kız
Kimse yaptığın şeyden hoşlanmıyor
Ben seni anlıyorum
Ve sen benim küçük kızım olsaydın
Yapabileceğim ne varsa yapardım
Seninle kaçar ve saklanırdım
Yağmurda ismini yazmaya çalıştım
ama yağmur hiç yağmadı.
Bu yüzden 'güneş' ile denedim
Gölge, her seferinde en kötü zamanda geliyor.
Öğrenmen için nasıl da çabalıyorum
Nasıl sana alıştığımı
İlk bırakıp gittiğinde ağlamamıştım
Tam olarak burada değilim, ondandır belki de.
Bir yarım yok olduğunda,
Bunu daha iyi anlamıştım.

"Ben kazandım tilki..."

Sözlerim ona bıçak kadar keskin bir şekildeymiş gibi iletilmişti, bu haline yandan gülümserken aklıma başka şeylerin gelmesiyle biraz daha gülümsemeye başlamıştım.

"Kazandığıma göre... Bunun bir ödülü olmalı değil mi?" Yandan gülümsememe karşılık olarak daha düz bir ifade ile bana bakan Mai'ye diktim gözlerimi.

İçinde fırtınalar kopsa da yüzüne asla yansıtmıyordu, her zamanki gibi.

"Ödülün belli zaten, benimle konuşman." Dediğinde güldüm. Gözlerini devirdi ve çıkmak için yine hamle yaptı, yine engel oldum.

"Ben şaka yapmıyordum." Sesim bir tık ciddi çıkmıştı. Her ciddi sesimde korktuğu gibi yine korkmuştu bu halimden. Bakışlarından anlayabiliyordum.

"Ne istiyorsun?" Dedi kollarını kenetleyerek. Gülümsedim bunun üzerine.

"Öncelikle..." dedim ve kenetlemiş olduğu kollarını çözdüm.

"Bu ciddi tavırdan kurtulmanı istiyorum."

Bir şey demedi ve yere bakmaya başladı. Eğildim ve yere yatıp bakışlarının yeri değil beni bulmasını sağladım.

"Sonra... Boş boş yere bakmak yerine bana bakmanı istiyorum."

Hem de uzun zamandan beri.

Gülümsemeye başladı bunun üzerine. Eğildi ve yere oturdu.

"Başka?" Tek kaşını kaldırarak sorduğu soru karşısında yüzüne dokunmuştum. Elim usulca yanağında gezinirken yanağının ısınmaya başlamasıyla hazır olan gülümsemem yerini almıştı, artarak.

"Zamanında kendime itiraf edemediğim şeyleri sana itiraf etmek istiyorum." Cümlem mırıltı şeklinde çıkmıştı. Yüzüme doğru eğilmesiyle yutkundum.

"Neyi bekliyorsun hala o zaman..?"

Aynı mırıltıyla karşılık verince yutkunmuştum.

Gözlerindeki o yoğunluk kalp atışlarımı hızlandırırken burnuma dolan kokusu gözlerimi kapatmama neden olmuştu.

Başımı yerden kaldırmış ve yere oturan Mai'nin bacaklarının üzerine koymuştum.

"Yatacak yer yoktu çünkü." Dedi bana bakarak.

"Var da bu kadar rahat değil." Dedim yandan gülerek.

"Dünyanın en zor işini yapacaksın dendiğinde açıkçası çok da sallamamıştım. Nelerle uğraşıyorum ya..." dedi iç geçirerek. Sonra elini saçlarıma götürdü ve saçlarımla oynamaya başladı. Gözlerimi kapattım. Geçirdiğim zor zamanlar geldi aklıma aniden. Kimi zaman olan çöküşüm, kavgalarım, iş odaklı olmama rağmen odak noktamın değişimi... Zorlukların bedeli güzel günlere yol açmıştı. Mutluydum, huzurluydum. Bir zamanlar 'huzursuzluk' adıyla anılırdım, kendi iç dünyam tarafından, şu anda tamamen huzura kavuşmuştum. İç dünyam, şu anda utanırlar mıydı söylemlerinden..? Sanmam gerçi.

En az benim kadar mücadele etmeyi bilen birine ihtiyacım vardı, ayakta kalmanın fazla ağır geldiği günlerde ayaklarımı kucağında tutmaya razı birine, daha ben bile ne istediğimi bilmiyorken tam da ihtiyacım olanı veren biri... Konuşmasam bile... Beni anlayan...

"Gojo..?" dediğinde gözlerimi açmıştım. Başımı hafifçe yukarı kaldırdığımda yüz ifadesinin az da olsa telaşlı olduğunu görmüştüm.

"Ne oldu güzelim?" dedim. İfadesi değişmedi.

"Çok yakın değilim ama duyabiliyorum kalbinin sesini... Neden..? Neden bu kadar hızlı atıyor kalbin..?"

"Huzura erdim, ondandır."

*****

Mai

Başımı yasladığım gökyüzü çok mavi,masmavi demek daha doğru olur aslında. Perdenin aralarından geçen rüzgar tenimi usulca okşuyor, güneş ışığı yavaşça rüzgarla beraber odaya doğru sızıyor. Gözlerimi kapatıp birkaç saniye bu anın tadını çıkarmak istiyorum. Sesler git gide ön plana çıkıyor. Bir yaprağın hışırtısı, rüzgarın nefesi... Gülümsüyorum yaşadığım farkındalığa, onunla uyandığım bir güne. İlk güne. Gözlerimi açıyorum, başımı kaldırdığım an tam karşımda. Bakışlarını yakalayamıyorum ama yüzündeki ifadeden huzurlu olduğunu net bir şekilde anlayabiliyorum. Daha da sokuluyorum gökyüzüme, okyanusuma... Başımızda hiç felaketler silsilesi... Yokmuşçasına.

Gece... Ne geceydi dün gece..? Yüzümde tebessüm oluşturarak başlamamı sağlamıştı yeni bir güne. Tebessümümün sebebi... Ne de güzel uyuyor... Ne de huzurlu görünüyor...

Başlamışken, bir şeyler bitmemeli diye geçirdim içimden.

"Uyanmışsın."

Duyduğum ses ile irkilmiştim. Elini saçlarıma götürmesiyle tebessüm ettim.

"Sen yine erkencisin bakıyorum, uykuyu seviyordun sanki?" Demesiyle omuzlarımı silktim.

"Başımızda bu kadar dert varken fazla uyumanın bir yararı yok."

"İnanalım bakalım tilki." dedi yandan gülerek. Doğruldum ve gözlerimi kısarak ona baktım.

"Ben sana zürafa diyor muyum?" dedim memnuniyetsiz bir ifadeyle. Güldü.

"De. Deme diyen mi var sana?"

"Yok, böyle olmaz. Ben sana başka bir şey bulacağım. Daha orijinal olmalı."

"Tilkiyi çok orijinal buldun o zaman?"

"Satoru bir sus ya sabah sabah." dedim ve yataktan kalktmaya çalıştım, çalıştım dedim çünkü kendimi yeniden yatakta buldum.

"İnsan bu insan, oyuncak bebek değil." Dedim sırtımı ovalamaya çalışarak.

"Adımı söylersen olacağı bu."

Cevap vereceğim esnada dudaklarını dudaklarımda hissetmemle cevap vermeyi bırakın, nefes bile almayı bırakmıştım.

"Benden çok konuşuyorsun." Dedi, dedikleri net bile anlaşılmıyordu.

"Sabah sabah-"

"Şşş..." Eliyle üst bacağımı sıkmasıyla anlık bir ses çıkartmıştım. Anında sırıtmaya başlamıştı haliyle.

O anda kapıya vurumasıyla şok vaziyette birbirimize bakmıştık.

"Basıldık bravo." Dedim alkışlayarak. Saçlarını geriye doğru attı ve yarım kaldığı işine devam etti. İteklememle durdu.

"Kapı çalıyor sağır mısın?" Dedim biraz çemkirerek.

"Uyuyorum işte, rahatsız etmesinler. Ayrıca yetişkin insanlarız kimseye hesap vermek zorunda değiliz." Dediğinde gözlerimi kapattım.

"Sen hesap vermek zorunda değilsin, benim öyle bir lüksüm yok." Dediğimde gülmeye başladı.

"Benimle olduğun sürece o lükse sen de sahipsin."

Yandan gülerek kurduğu cümleye gülerken kapı çalınmasının artmasıyla zorla da olsa Gojo'yu kapıya yöneltmiştim.

"Doğal halimi hiç bozamam." Dedi ve üzerine bir şey geçirmeden kapıya yöneldi. Kapıyı açmasıyla içeriyi Itadori'nin sesi doldurdu.

"SENSEI HANI BUGÜN BİZE ERKEN KALKMAMIZI SÖYLEMİŞTİNİZ?! SİZ YOKSUNUZ?!"

"Ah Yuji... Bilirsin zamanlamam biraz şeydir..."

"AMA SENSEI SÖZ VERMİŞTİNİZ NANAMI SENSEI' DE ORTALIKTA YOK, KAPISI AÇIKTI, BULAMADIK ONU DA!"

"Oi Mai niye kapatmadın kapını?"

Al işte, al.

Salak Gojo, salak.

Arkasını dönmüş bir de soruyor.

"S-sensei..?" Itadori'nin gergin sesi odayı doldururken nasıl toparlayacak diye merak ettim durumu.

"Odası bu tarafta ya, sesimi gücümü kullanabildiğim gibi yönlendirdim, geri gelmiştir odasına bunu duyunca. Varlığını o tarafta hissedebiliyorum."

Buna kim inanır Gojo..?

"Aaaa anladım sensei!"

Neyse ki Fushiguro ya da Kugisaki yok.

Kapıyı kapatıp derin nefes vererek döndüğünde ilk işim yastık fırlatmak olmuştu.

"Bana yastık atacağına kapını neden kapatmadığını sorgula Mai-chan!" Dedi bağırarak.

"Geceyi burada geçireceğimi bilmediğimden kapımı açık bırakmış olabilir miyim acaba?! Senin yaptığın neydi ayrıca?" Dediğimde ellerini cebine yerleştirdi ve bana doğru yaklaşmaya başladı.

"Bence artık odama taşın." Dediğinde elim diğer yastığa gitmişti ki elimin olduğu yöne geldi bir anda.

"Uslu bir kız ol Mai... Yaramazlıklarını daha sonrasına sakla ve ekonomik bir şekilde kullan bunu."

:D Itadori ve Gojo'nun şu salaklığı bazen kapışır ölçütte olabiliyor...

Feels geçirmeli bölüm yazmak istiyor canım, o yüzden buna yüklendim, akşama da artık düşük modum olur, diğerine geçerim ahshhdhsjd onda feels geçirttiremiyorum tam herkese, karakterler bunu yaparken ölebilir, Nihal Ziyagil Yue mesela...

Continue Reading

You'll Also Like

2.7M 85.5K 60
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı?
1.8M 65.3K 58
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
4.1K 307 42
"𝑁𝑒𝑑𝑒𝑛 𝑏𝑒𝑛𝑖 𝑦𝑎𝑙𝑛𝚤𝑧 𝑏𝚤𝑟𝑎𝑘𝑚𝚤𝑦𝑜𝑟𝑠𝑢𝑛?" ~𝚡~𝚡~𝚡~𝚡~ "𝐶̧𝑢̈𝑛𝑘𝑢̈ 𝑔𝑜̈𝑧𝑙𝑒𝑟𝑖𝑛 ℎ𝑢̈𝑧𝑢̈...
11.3K 1.5K 45
Alluriana ve Lenora, sadece annelerine sahip iki kız. Annelerine teşekkür etmek için üçünü kapsayan bir parti vermeye karar verirler. Sadece Allurian...