Wheel of Fortune (Gojo Satoru)

Par batericalanbaget

19.6K 1.8K 1.1K

Kartların kalbine her zaman güvenen Mai Nanami... Ya günün birinde kartlarının ihanetine uğrarsa..? Çekilmeme... Plus

-1-
-2-
-3-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
Duyuru* (DÜZENLENDİ)
-21-
Minnak bir duyuru daha*
-22-
-23-
-24- (FİNAL)

-4-

1K 110 26
Par batericalanbaget

"Ne yapacağız sensei?!"

"Öncelikle sakin ol Itadori, ilk defa özel seviye bir lanetle karşılaştığınızı düşünmüyorum." 

"Gerçekten Itadori, ne bu tepki..?" dedi bıkkın bir şekilde Kugisaki. 

"Bu saatte ölümlerin gerçekleşmesi bizim öleceğimiz anlamına gelmiyor, ölenler insanlardı, bizler ise büyücüleriz. Bunun bilincinde olun."

"Ama henüz-"

"Itadori tanrı aşkına!" dediğimde kendine geldi ve konumunu aldı. Neden bu kadar gerildiğini anlamamıştım. Her zaman mı bu kadar gergindi yoksa onu etkileyen bir şey mi vardı?

Kartlarımı elime aldığımda gözüm kapalı bir şekilde çekmiştim. Çevirdiğimde kartın Ay kartı olduğunu görmüştüm. Kartı harekete geçirmeden önce Fushiguro'ya çevirmiştim. Kartı görünce anlamıştı hemen durumu. Kartı harekete geçirdiğimde etrafı puslu bir hava kaplamıştı. Çocuklar yanımda olduğundan sis onları kaplamamıştı. Sis lanete doğru yayılmaya başladığında Fushiguro gücünü kullanıp kutsal köpeklerini çağırmıştı.

"Belirsizlik kartı, ay. Kurtlar da puslu havayı sever." dedim çocuklara dönerek. Daha sonra koşmamız gerektiğini belirttim. Koşarak uzaklaşmaya başlamıştık ortamdan. Bir süre o laneti oyalardı bu durum.

"Bu kısa bir çözüm yolu oldu ama bize düşünmemiz için iyi bir fırsat yaratabilir." Fushiguro'yu onayladım. Köşeyi döndükten sonra durduk ve nefesimizi düzene sokmaya çalıştık.

"B-ben..."

"Ne oldu Itadori?" Bakışlarında bir tuhaflık vardı.

"Az önce anlayamadım neden deli gibi korkarak tepki verdiğimi!"

"Normalde daha mı soğuk kanlısın?" dediğimde beni onayladı.

"En azından o kadar tepki vermeyecek kadar bilincindeyim ama neden öyle olduğunu anlayamadım." dedi mırıltıyla. 

"Geri geliyor!" Kugisaki'nin çekiç ve çivisini harekete geçirmesiyle de tuhaf bir şey olmuştu. Çiviler harekete geçeceğine tam tersi, çekiç harekete geçmişti. Gözlerim irileşti aniden.

"Lanet yaptıklarımızın tersini yaptırıyor!"

"Evet bunu fırlayan çekicimden gayet de anlıyoruz!" diye sızlandı Kugisaki. Herkesi bir noktadan vuruyordu, özel lanet olmasının sebebi de buydu demek ki.

Itadori duygularından vurulmuştu, Kugisaki ise kullandığı aletlerden. Bu benim için çok tehlikeliydi çünkü...

Yanlış bir kart çektirtebilirdi bana.

"Ben hallederim!" Fushiguro'nun önümüze geçmesiyle hem köpekler lanete saldırmıştı hem de başka hayvanlar oluşmaya başlamıştı.

Onu neden etkilemiyordu?

"Hepiniz iyi insanlarsınız, ben sizin kadar iyi olmadığım için beni etkileyecek bir alan bulamadı."

Şaşırtmıştı bu beni açıkçası. Diğerlerine döndüğümde onlar da harekete geçmeye çalışıyorlardı ama lanet bir şekilde onları etkilemeye devam ediyordu. Güç alanı oldukça genişti.

Olmaz, tehlikeli olsa bile durumum bir şey yapmak zorundayım, ben burada dururken öğrencilerimin savaşmasına izin vermem.

Tekrardan desteyi elime aldım ve iyice karıştırdım. 

Hadi kartların kalbi, bana gücünü göster, senden inancımı hiçbir zaman esirgemedim.

Çektim kartı, gözlerim kapalı bir şekilde. Kartı çevirdikten sonra gözlerimi açtım.

Ancak gördüğüm kart pek hoşuma gitmedi. 

Harekete geçirmemek adına ters çevirecekken durumu fark eden lanet buna müsaade etmedi ve yarı ters çevirdiğim kartı tekrardan düz çevirdi.

Hayır, bu kart olmaz, bu kart harekete geçemez.

Kalbimin çarptığını hissettim. Bir anlığına durduğunu da. Tuhaf bir hissiyat oluşmaya başladı, görüşüm bulanıklaştı ve elimdeki deste yere düşüp etrafa saçıldı.

Kulağımda çınlama sesi desibelini arttırmaya devam ederken gözlerimi iyice kapatmıştım. İyi bir kart beni bu durumdan kurtarabilirdi ama sanırım... Şu anda pek söz konusu değildi.

-FLASHBACK-

"Mai?" 

"Efendim?" Kento'nun yüzünü görmesem de ses tonundan iyi bir şey söylemeyeceğini hissetmiştim. Karşıma geçtiğinde yüz ifadesinin de en az ses tonu kadar kötü olduğunu görmüştüm.

"Ah lütfen şöyle bakmak yerine kartlarını açık oyna abi." dedim gülerek.

"Kartlarını açık oynayan sensin, öğrencileri biliyorsun değil mi? Sana zamanında birinden bahsetmiştim."

"Sanırım, ne oldu ki?" dediğimde derin bir nefes aldı.

"Öğrencilerden biri Ryomen Sukuna'nın taşıyıcısı. Ona dikkat etmen gerekiyor."

"Demek istediğini anladım ama kartlarıma güveniyorum abi, beni bugüne kadar yanıltmadılar, dolayısıyla... O kartı çekme ihtimalim yok denebilir." dedim gülümseyerek.

"Sen öyle diyorsan..."

-FLASHBACK SON-

Beni bugüne kadar yanıltmayan kartlarım... Bugün o kartı çekmemle beni yenilgiye uğrattılar. Ama bunda benim suçum yoktu, yönlendirilmiştim lanet tarafından, kart harekete geçirilmişti.

"Ne diyorlardı sana..? Kartların Kraliçesi mi..?"

Alayla kulaklarıma dolan ses... 

Ardından bir kahkaha.

"Evet, bakalım kartların kraliçesinin destesinde neler varmış..?"

"Dokunma kartlarıma!" Bağırarak kurmuştum cümlemi. Kartlarıma uzanmak istediğimde bana engel olmuştu.

"Enerjilerini temizlemen gerekecek değil mi dokunduğumda? Eh, bu benim umrumda değil, şeytan kartını ben çekmedim sonuçta. Ama bir kart çekebilirim senin için bakalım..."

"Hayır..." Elimi uzatsam bile düşürdüğüm kartlara uzanmıştı. Kapalı kartlardan birini eline almış ve gülmeye başlamıştım.

"Ah, bil bakalım ne çektim?" Gülmesi daha da arttı, daha sonra kartı bana gösterdi. Kartı görmemle gözlerim irileşti aniden.

"Önce şeytan kartını çektin, şimdi de denk gelen karta bak, Kader Çarkı. Bu bir tesadüf olamaz Nanami Mai." Gülmesi daha da, daha da arttı. Kartı harekete geçirmesi an meselesiydi. 

"Onu etkinleştireceğine beni öldür, zaten her şekilde öldürmeyecek misin?" dediğimde kaşları havalandı.

"Hayır, çünkü eğlence henüz başlamadı." Kartın enerjisini harekete geçirdi, canım bu duruma oldukça yanarken o halinden fazlasıyla memnundu.

"Neler olacağını ya da olduğunu sana hatırlatmama gerek var mı sevgili Nanami Mai?"

Cevap vermedim çünkü duymak istemiyordum.

"Duymak istemediğine göre gerek var, bak, kafandaki sesleri duyabiliyorum, ne de çabuk bağlandık öyle değil mi?"

Ellerimi yumruk yaptım, gücümü topladıktan sonra ayağa kalktım ve elimi uzatmamla yere saçılan kartları elime geçirdim.

"Sana boyun eğmem Sukuna baştan bil." Öfkeyle çıkan sözlerim onun duymak istedikleriydi zaten. 

"Oi oi... Beni eğlendirmeye çok erken başladın. Elinden gelenin en iyisini yap büyücü ama olan oldu. Bak açıklayacaktım unutturmaya çalıştın ama başarılı olamadın. Kader çarkı kartı kaçınılmaz değişim mesajını verir düz geldiğinde. Gücü de bu ya zaten, önce şeytan kartını çek, benimle buluş, sonra kader çarkı kartı çıksın benimle bağlan... Taşıyıcı bir beden daha bulmak yaşamamı daha da garantiledi desene. Itadori veledinin ölmesi bir sonuç vermeyecek..."

"Kendimi öldürtürüm!" Sesim yankılanırken yüzü düşmüştü. Bir anda karşımda belirdi ve çenemi sıkıca kavradı.

"Yapmayacağından şüphem yok, ama sence gerek var mı? Şimdiden ölmeye yani?"

"Bir anda beni öldürme ihtimalin de var. Yok değil."

"İkinci bir taşıyıcı beden bulmuşum, yepyeni, taze ve üstelik bir kadın bedeni... Hem de Tarot kartlarının kullanıcısı... Bulmuşken kaybedemem. Ha, ölmek istiyorsan bu kadar çabuk beni ilgilendirmiyor, ne de olsa Itadori veledi hala hayatta. Ben yaşamaya devam ederim. Tamamen yok etmek istiyorsan önce veledi de halletmelisin Nanami Mai. Kendini öldürmek ya da öldürtmek sadece yedek taşıyıcının yok olmasına neden olur, dediğim gibi ben yaşamaya devam ederim."

Hayır, ağlamak istemiyordum. İlk günden bunun yaşanıyor olmasının sadece rüyadan ibaret olmasını istiyordum.

Ama biliyordum, rüya değildi. Kabustu, yaşanan bir kabus.

"Gitmeden önce sana bir kıyak yapacağım."

"Senden kıyak isteyen yok." dediğimde güldü.

"Senin de fikrini önemseyen yok."

Gözlerimi açmamla çocukları görmem bir olmuştu. Onlar savaşmaya devam ediyordu, benim durumumu fark etmemişlerdi demek ki. 

Böyle mi olurdu, Sukuna olaya el attığında?

Bir anda lanetin yok olmasıyla herkes savaşmayı bıraktı. Şaşkınlıkla kimin yaptığına, kimin yok olmasına sebep olduğuna bakarlarken bana döndüler.

"Siz yaptınız demek!" Bir anda koşarak bana doğru geldiler. Nefesimi düzene sokmaya çalıştığımdan bir şey diyememiştim.

Gitmeden önce bana yapılan kıyak lanetin ortadan kaldırılmasıydı.

Teşekkür falan bekliyorsan yanılıyorsun Sukuna, beni duyduğunu biliyorum.

"Bitkin görünüyorsunuz."

"İyiyim Fushiguro yoruldum sadece." dedim ayağa kalkmaya çalıştığım esnada.

Nasıl diyebilirdim yaşanan durumu?

"Renginiz çok... Bembeyaz olmuşsunuz sensei!" dedi Itadori.

"İyiyim." dedim onları ikna etmeye çalışırcasına. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım ve derin bir nefes aldım.

"Kazandık sanırım, lanet yok olduğuna göre." dediğimde sevinçle Itadori ve Kugisaki birbirine sarıldı.

Evet, kesinlikle kazandık, yeni bir taşıyıcı, Sukuna'nın uzayan ömrünü kazandık.

Okula geri döndüğümüzde Gojo okulda yoktu. Durumu ona kesinlikle bahsetmem gerekiyordu, Kento'ya da. Ama nasıl bahsedebilirdim ki?

Sukuna'nın yedek bedeniyim, ruhunun yedek taşıyıcısıyım, kader çarkı bağlarımızı birleştirdi her ne kadar şu anda benim içimde yaşamasa da 18 parça yutulduktan sonra taşınacağı beden benim bedenim olacak.

Gücü tahmin edebiliyorum, edemiyorum aslında. Kendi gücü ve benim gücümün birleşimi...

Ellerimle kapattım yüzümü, ağlamaya başlamıştım anında. Bendenim kontrolümün dışında titriyordu. Kusmak istiyordum, herkese ve her şeye tepkimi göstermek istiyordum bir şekilde.

Bunun yaşanmasına nasıl müsaade etmiştim..?

Biliyorum, benim suçum yoktu ya da vardı. Kartları değişim gücü olan bir lanetin yanında kullanmak tehlikeydi ancak ben varken öğrencileri tehlikeye atmak da bir o kadar tehlikeliydi.

Hayır Mai, sen doğru olanı yaptın. En iyi seçeneği yaptın, öğrencilerin orada savaşırken sen seyirci olamazdın.

Bugünün sonunda bir kurban verilmesi gerekiyordu şartlara göre, o kurban da sen oldun.

"Çok gürültülü!" Kafamdaki sesleri bastırmak adına kurduğum cümleden sonra masamın üzerinde duran bilgisayarı açmıştım. Gürültü yapacaksa bir şeyler eğer bu şarkının sözlerinin ve müziğinin olması gerektiğini düşünmüştüm.

(Yazardan: Tiktokta ünlü olmadan önce de çok severdim bu şarkıyı, içimde bir Yue Hada yatıyor, popülarite konusunda yani.)

Her zaman değil ama kafam attığında sigara içmeyi severdim. Günde bir paket bitirenlere nazaran ben bir paketi altı ayda falan bitirirdim. Gerçekten dediğim gibi, kafam çok attığında içenlerdendim ben.

Ücra köşeye koyduğum paketi çıkartmış ve şarkının melodisi odayı doldurduğunda sigarayı yakmıştım.

Karanlıkta nefes almak, yan yatarken.

Günün kalıntıları yara iziyle boyandı.

Kim olduğunu affetmek, içinde olduğun durumu kazanmak için.

Sadece şunu bil, eğer saklarsan hiçbir yere gitmiyor.

Yataktan çıktığında mahsur kalma.

Korkuyor, 

Her bir taştan.

Benim küçük karanlık çağım.

Daha derine çektim dudaklarıma yerleştirdiğim sigarayı. Dumanı uzun zamandır içmediğim için beni öksürüklere boğsa bile durumu umursamadan sadece eylemlerime devam ettim.

Kartları seçmek, yakında ne olduğunu bilmek.

Yüzündeki oymalar, zor bulduklarını söylüyorlar.

Mizah... Aynı değil.

Müzik setine yas tutuyorum, müzik setinin sesi garip çıkıyor.

Sadece şunu bil, eğer saklarsan hiçbir yere gitmiyor.

Eğer yataktan çıkarsan ve beni yapayalnız bir şekilde ayakta bulursan

Açık gözlerimle

Sayfamı yak

Benim küçük karanlık çağım.

Tekrardan derin bir şekilde çektim içime. Artık sonu gelmeye başlamıştı sigaranın, beraberinde şarkının da.

Ayağa kalktım bir süre sonra. Uzun zamandan sonra bu şekilde sigara içmek beni çarpmıştı biraz. Bir an yalpalasam da durumu kurtarmıştım.Sigarayı atmak için camı açtığımda bileğimden tutulmasıyla duraksamıştım.

"Sigara içmek ne demek? İkincisi camdan dışarı atmak ne demek? Üçüncüsü de birincisi!"

"Sana hesap verecek değilim." Gojo'nun bileğinden kurtulmak için hamle yaptığımda daha da sıkmıştı ve beni pencerenin kenarına yapıştırmıştı.

"Bugün ne oldu?" 

"Her şey yolunda gitti." dedim gülümseyerek, en sahici gülümsememle.

"Ayda yılda bir içtiğin sigaranın bugünün görevinden sonra denk gelmesi her şeyin yolunda gittiğinin göstergesi, kesinlikle."

"Benim detaylarımla ilgileneceğine verdiğin kararların detaylarıyla ilgilensen keşke!"

Duraksadı sözlerimden sonra, kenara çekildi. Kolumu kurtardıktan sonra ilerledim.

"Herkesin öldürmek istediği çocuğun infazını uzatmış olabilirsin, o vaktin gelmesi, infazın gerçekleşmesi durumu düzeltmeyecek."

"Ne demeye getiriyorsun?"

"Itadori ölse bile Sukuna yaşamaya devam edecek, çünkü kendine ikinci bir beden buldu. O yüzden... Itadori'den önce gitmesi gereken birisi varsa... O da benim. Yedek beden gider, oyun biter."

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

2.7K 161 12
Mikage Reo x Oc girl kitabıdır. Nagi'nin ya eskiden olan bir arkadaşı olsaydı? Reo Nagi işe tanıştığı zaman Nagi yalnız olmasaydı? * * * * Bazı shipl...
3.6K 336 11
tarihin en eski kitabında tüm insanlar, melekler ve şeytanlar mühürlüdür. melekler melekler ile şeytanlar şeytanlar ile mühürlenmişken bir hata sonuc...
4.1K 307 42
"𝑁𝑒𝑑𝑒𝑛 𝑏𝑒𝑛𝑖 𝑦𝑎𝑙𝑛𝚤𝑧 𝑏𝚤𝑟𝑎𝑘𝑚𝚤𝑦𝑜𝑟𝑠𝑢𝑛?" ~𝚡~𝚡~𝚡~𝚡~ "𝐶̧𝑢̈𝑛𝑘𝑢̈ 𝑔𝑜̈𝑧𝑙𝑒𝑟𝑖𝑛 ℎ𝑢̈𝑧𝑢̈...
503 328 16
𝘈𝘲𝘶𝘪𝘭𝘢 O zaman herkes kaybettiklerine içiyor arkadaşlar Ben armine Amrit ve retsina şerefine 𝘈𝘯𝘯𝘢𝘣𝘦𝘵𝘩 ️💆🏻‍♀️💆🏻‍♀️