-tamam efsa. Tamam dedim ya!
Diyerek edward telefonu sinirle kapadı. Sonra kuaförün makyajını yapmakta olduğu alisaya dönüp
-cidden efsanın böyle çenesi olduğunu bilseydim türkçe öğrenmezdim!
Dedi isyan dolu sesle. Alisa ise gülüp
-hamileliğine ver.
-veriyorum zaten. Vermesem-
O sırada çalan telefonu açıp hoparlöre aldı.
-sen benim suratıma kapatamazsın!
Diyerek efsa telefonu tekrar kapamıştı. Alisa kahkaha atarken kuaförün uyarısıyla gülüşünü yavaşlattı. Efsa ve yankı okullarını bitirdikleri gibi evlenmişler ve 1 ay sonra efsa hamile kalmıştı.
Arat ve alisa ise okul ve alisanın tedavisi derken biraz daha bekleme kararı almışlardı. Bekleme kararı derken efsaların evliliğinden 10 ay sonra gibi bir süre. Efsanın karnı burnunda olduğu zamandı. En sonunda alisa ve aratta dayanamayıp evlenmişti.
Aras ve yağız şu an düğün salonunda eksiklere bakıp son ayarları yaparken arat ise yankıyla erkek kuaföründeydi. Efsa hamile olduğu için zor olmasın diye eve kuaför çağırmıştı. Edward ise alisanın yanında olmak için onunla kuaföre gelmişti.
Eylül anne ve babası ise efsayla uğraşıyordu. Normalde eylül anne alisanın yanındaydı ama efsa kuaförüyle kavga edince gitmek zorunda kalmıştı.
-makyajınız da bitti. Boy aynasında kendinize bakın isterseniz.
Edward ona yardımcı olurken kendisi boy aynasının önüne geçip üstüne baktı.
Gelinliğini düğün salonunda giyecekti. Ondan şimdilik kolay çıkarılıp giyilebilen basit bir elbise seçmişti.
-güzel olmuş saçım ve makyajım. Hadi o zaman düğün salonuna gidelim.
Diyerek edwarda döndü. Edward başıyla onaylarken çoktan çıkmışlardı bile. Taksiye binince alisa aratı ararken edward adama dönüp
-göztepedeki gül salonuna lütfen. Hemen merkezdeymiş zaten.
Adam başıyla onaylayıp göztepeye doğru ilerlerken alisa telefonunu kapatıp edwarda döndü.
-edward arat sana adresi atmış. Onu göstersene.
-merak etme hallettim ben. Taksici biliyormuş zaten yeri.
-o zaman tamam. Yanlış gitmeyelim de.
Edward başıyla onaylayıp
-heyecanlı mısın? Uzun zaman sonra aratla evleniceksin.
-biraz. Yani nasıl desem? Ona alıştım. Sadece aynı evde yaşayacağız. Hayatlarımız tamamen birleşicek ve- tamam biraz daha fazla heyecanlıyım. İnsanın sevdiği insanla evlenmesi farklı bir şey. İleride seni de göreceğim.
-ben bekar doğdum bekar öleceğim.
-hadi oradan! İngiltereden dönerken havalimanında karşılaştığımız arkadaşımla yazıştığını biliyorum.
Edward şaşkınlıkla ve haretle
-sen nereden biliyorsun?
Dedi. Alisa ise gülümseyip
-ben bilirim. Neyse aranız nasıl?
-süper! Benim yakışıklı olduğumu kabul etti sonunda.
-bu arada siz konuşmaya nasıl başladınız?
-gizlice onun çantasına gözlüğümü attım. Ondan sonra buluştuk ve gözlüğümü aldım. Ama bu sefer başka bir şeyimi onda unuttum derken bir baktım bu hale geldik.
-sana iyi bir haber. Düğüne o da geliyor.
Edward gülümseyip arkasına yaslanırken alisa haline gülümsemişti.
Bir süre sonra taksi durunca ikisi parayı ödeyip aşağı indiler. Gül düğün salonu yazan tabelaya bakıp alisa edwarda döndü.
-edward?
-ne oldu alisa?
-bizim düğün salonunun adı göztepe düğün salonu. Ve burada gül düğün salonu yazıyor.
-ne?! Saçmalama! Göztepedeki gül düğün salonu işte.
Alisa sinirle ona bakıp derin nefeslerle
-akıllı edward! Arat sana göztepe düğün salonu dedi! Hatta adresi atarken dikkat et gül sokaktaki göztepe düğün salonu dedi! Göztepe salonu gül sokakta olan dedi!
Edward şaşkınlıkla bakıp
-ciddi misin?!
Dedi. Alisa ise telefonunu çıkarıp baratı arayacakken arayan yankıyla açıp hoparlöre aldı.
-neredesiniz? Göztepede.
-göztepe mi? Orada ne arıyorsunuz?
-edward göztepedeki gül düğün salonu anlamış. Neyse sen neden aradın?
-efsada öyle anlamış. Göztepeye gelirken sancısı artmış. Şimdi oraya gidiyoruz. Hastanedeymiş.
-ne?! Adı ne hastanenin? Biz gidelim hemen.
-....hastanesi. bizde geliyoruz.
Telefonu kapattığı gibi taksi çevirip içine bindi. Edwardı da bindirip olayı anlatırken hastaneye vardılar. İçeri gireceklerken duyduğu ağlama sesleriyle ikisi kantine doğru ilerlemeye başladı.
İçeri girince elinde tostuyla ağlayan efsayı gördüler.
-efsa!
Yanına telaşla gelince efsa onlara bakıp ağlayarak
-annesi öldü kızın. Alisa ne yapacağım ben?
-efsa bebek? Hani sancın artmıştı? Yankı aradı-
-hee o mu? Yalancı sancıymış.
-ah cidden ödümü koparttın! Bekleyin burada. Edward şuna bak.
Alisa hızla yankıyı arayıp durumu bildirirken edwardla efsa çoktan kalkmıştı. Taksiye binip gerçek düğün salonuna gelince alisa arata sarılırken yankı hızla efsaya sarılmıştı.
-iyi misin?
-evet. Arat bunların akılları olduğundan şüpheliyim.
Arat alnını öperken
-bende birtanem. Bende. Hadi gel içeri geçelim. Herkes geldi. Birazdan düğün başlayacak.
-iyi yetiştik demek. Annemler ve arasla yağız?
-merak etme onları oturttum. Seni bekliyorlar.
-tamam. Ben gelinliğimi giyeyim o zaman. Görüşürüz.
Alisa hızla içeri girip gelinliğini giyeceği odaya ilerledi. Annesi ona yardımcı olurken gelinliğini giymişti.
Aratla beğendikleri gelinlik şimdi ayrı bir güzel olmuştu ona. O sırada kapı çalınca babasının ve arasın başı gözüktü. İlk aras gelip sıkıca sarıldı ona.
-kardeşim evleniyor. Seni kaçırsam mı?
-yağızı da ben kaçırırım o zaman.
Aras gülümseyip saçına öpücük kondurdu.
-mutlu olmayı unutma asla alisa. Biz her zaman yanındayız bunu da unutma.
Alisa sıkıca arasa sarıldı tekrar. İkisi sarıldıktan sonra babasına sıra geldi. Babası sarılıp yanağını öptü.
-canım kızım evden ayrılıyor. Seni çok özleyeceğim.
-baba alt tarafı bir alt sokağa taşınıyorum. Bir telefonuna bakar yanına gelmem. İstediğin zaman yanındayım.
-biliyorum kızım ama aynı şey değil. Seni özleyeceğim. Her zaman yanımda olamayacağını ama istediğim zaman yanımda olacağını biliyorum. Artık kendine bir aile kurmanın vakti geldi. Mutlu ol kızım. Baban olarak hep arkanda olup seni koruyacağım. Küçükken-
-baba lütfen. Artık yanımdasın.
Babasının dolu gözlerine bakıp masadan peçete aldı ve akmaya yeni başlayan yaşlarını silip yanaklarını öptü.
-ama ağlarsan ben evlenmem ki.
Babası hızla yaşlarını silip
-peki ağlamıyorum.
-vakit geldi.
Diyen eylül hanımla alisa babasının koluna girdi. İkisi kol kola düğünün yapılacağı alana ilerlediler. Kalabalık salomda herkes ona dönerken babasıyla birlikte onları bekleyen aratın yanına ilerlediler.
Babası aratın kulağına bir şeyler fısıldamıştı. Arat ise
-anladım babacığım.
Diyerek gülümsemişti. Sonunda alisa sevdiğinin koluna girmişti. İkisi yavaşça masaya yerleşip nikah memuruna dönmüşlerdi. Arat o sırada onun kulağına
-karım olmana son dakikalar ve ben galiba heyecandan patlayacağım. Ama her şeye değer. Çünkü sonunda sen varsın.
Alisa gülümseyip aratın elini tutarken şahitler olan yankı ve efsa yan yana geçtiler. Nikah memuru onlara dönüp
-siz alisa marea soydan, hiçbir kimsenin baskısı altında kalmadan benim yeğenim olan bu eşşek sıpası arat gürsoyu eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
-amca ya!
Diye yakınan aratla herkes gülmüştü.
-evet. Bu eşşek sıpasının eşi olmayı kabul ediyorum.
Amcası gülümseyip arata döndü.
-peki sen eşşek yeğenim arat gürsoy, bu güzel kız olan alisa marea soydanı eşin olarak kabul ediyor musun?
Aras yüksek sesle
-bu güzel kıza fena halde aşığım! Bu soruyu 100 kere de sorsanız cevabım her zaman evet!
Alisa gülümseyerek arata bakarken amcası efsa ve yankıya bakıp
-peki siz bu eşşek sıpasının ve bu güzel kızın arkadaşları yankı sayer ve efsa sayer, bu güzel çifti onaylıyor musunuz?
-evet!
-tabii ki evet!
İkisi gülümseyerek bağırmıştı. İmzalar atıldıktan sonra amcası arata dönüp
-bu güzel kızı üzersen senin kafanı kırarım eşşek sıpası.
Diyerek mikrafona doğru
-gelini öpebilirsin eşşek sıpası!
Dedi. Arat ona bakan alisanın alnundan öpüp ondan sonra kulağının yakınında bir yeri öpüp
-artık benim karım oldun. Şaka gibi ama gerçek. Cidden biz evlendik mi şimdi? Karı ve koca olduk?
Alisa gülümseyip
-galiba. Kocam oldun o zaman sen benim?
İkisi gülümseyerek bakarken yağızın öksürüğü geldi.
-dans vakti geldi ama isterseniz biz gidelim ve siz burada sohbetinize devam edin.
Arat ve alisa ona dönerken yağız gülümseyip hızla arasın yanına kaçmıştı. Ve müzik sesiyle herkes dansa kalkmaya başlamıştı.
-bu dansı bana lütfeder misin az önce eşim olan sevgili alisa gürsoy. Soyadım sana çok yakıştı sevgili karıcığım.
Alisa gülümseyerek elini tutarken
-tabii ki lütfederim az önce kocam olan arat gürsoy.
Ve en mutlu günleri biraz aksilikle geçse de sonunda mutlu devam etmişti. Bu bir son değildi onlar için. Bu mutlu bir başlangıçtı. Sonsuz bir mutluluğun başlangıcıydı.