VİSAL

By rumeysadoganm

142K 7.2K 2.5K

~Tamamlandı~ İnsan yaşadığı zorlukları bahane edip yazısındaki kaderin enaniyetine sığınmaktan hep kaçar. Hep... More

2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
Önemli Bir Duyuru
11. Bölüm
12. Bölüm
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50 ~ FİNAL
ANKA-I AŞK KİTAP OLDU.
Özel Bölüm

1. Bölüm

13.5K 367 47
By rumeysadoganm

10.12.2017

Silinen ve geri yüklenen eski ve ilk kurgumdur. İlk ve çok gençken yazdığım için mantık hatası olabilir, bunu göz önüne alarak okumanızı isterim.

Ve de çok gençken yazdığım için eski benim tarzken şu anki tarzım olmayan bir kurgu oldu. Sadece wattpadda kalacak ve kitap olmayacak bir kurgudur. Belki bir gün kaldırırım kim bilir.

Tamamlanmış olup, tekrar düzenlenecektir.

Şimdiden beğenmeniz ile...

Keyifli okumalar.

Ve yukarıda kısacık bir tanıtım videosu var, izlemeyi unutmayın. 

İG: RUMEYSADOGANM
TWİTTER: RUMEYSADOGANM

...

Sıcaklar kendini mevsim sonuna sürüklemişti. Bunaltıcı hava biraz daha sakinleşmişti. Bu anları seviyordum. Sonbahara yaklaşmanın verdiği ayrı bir lezzet vardı ve artık halsizliğim vücudumdan yavaş yavaş uzaklaşıyordu. Bahar aylarını severdim, en çok da sabahın o ilk vakitleri çok iyi hissettiriyordu.

Gözlerimi kapattım ve kuşların cıvıltısını dinledim. Bir yandan yüzüme hafifçe değen rüzgârla gülümsedim. Güne tefekkürle başlamak son zamanlarda alışkanlık edindiğim ve en sevdiğim anlardan biriydi. Birazdan bu an bitecek ve ben gerçek dünyaya dönecektim.

Yavaşça araladım gözlerimi. Artık gün yavaş yavaş ışıyordu. Pencere kenarından uzaklaşıp üzerimdeki kıyafetleri çıkardım. Gün içinde işlerim olduğu için ilk iş odamı toparladım. Odadan çıktığımda mutfaktan gelen sesleri duydum. Sanırım annemde erkenciydi. Gülümseyerek mutfağa yöneldim ve annem fark etmeden hızla köşedeki börekten bir parça alıp ağzıma attım. İkincisini alacakken elimde hissettiğim yanma ile elimdeki börek tekrar yerine düştü. Anneme kaçamak bir bakış attım. Annem ise elini beline koymuş kötücül bir bakış atıyordu. Börek yaptığı sabahlar genellikle böyle olurdu.

"O böreğin hakkı kaldı." Onun aksine gülüyordum. Annem çatalı elinde sallayıp, "Masa kuruldu mu sen önce onu söyle bakayım?" dediğinde minik adımlarla annemden uzaklaşıp, "Belki kendi kendine kurulma kabiliyeti vardır bir bakıp geleyim," deyip köşedeki örtüyü aldığım gibi kaçar adım mutfaktan çıktım. Bu pek iç açıcı bir espri olmadı. Sabahın bu vaktinde bence çok da önemsemek gerekmiyordu. Annemin arkamdan güldüğünü duyabiliyordum ama hiç beklemeden de cevabını çok güzel veriyordu. Peşim sıra, "Masanın kabiliyeti varsa senin de tembelliğin var," dedi. Büyük bir laf atışından sonra anneme bakıp uzaktan öpücük attım. Bu halime hem söyleniyor hem gülüyordu. Kahvaltı anlarını severdim. Özellikle annemin özenle hazırladığı kahvaltılıklar erken saatte de olsa iştahımı arttırıyordu.

Masayı hızla kurmaya başladığımda annemin elimi çabuk tutmak gerektiğine dair söylemleri mutfakla salon arasında mekik dokumama neden oluyordu. Annem benim aksime daha çok seriydi, bense hızlı iş yapmayı sevmezdim. Annemle zıt kutupları paylaşıyorduk.

Masayı büyük özenle kurdum. Annemin söylemleri bu yavaşlığıma pek fayda sağlamadığı gibi yaptığım işe burun kıvırmasa olmazdı. İçeriye önde babam arkada hâlâ uyanamamış olan Yusuf girdi. Ben ve annem gibi babamla Yusuf'ta aynı kutbu paylaştığı söylenemezdi. Gülümseyerek babamı öpüp, Yusuf'un saçlarına ellerimi geçirdim. Saçlarına dokunmamdan hoşlanmadığı gibi ona bu hareketleri yapmam onu hayli sinir etti. Tabii ki bu tavırlarını umursamıyordum. Sonuçta amacım onu sinir etmekti, amacıma da her zaman ulaşıyordum.

"Saçlarımdaki ellerini seviyorsan, uzak tutarsın." Gerçeklikten uzakta olan tehditlerine karşı tekrar ellerimi saçlarının arasından geçirdim. Yusuf elimi tutup ağzına götürerek ısırdı. Bağırmam ile keyfi yerine gelecek ki, sırıtarak, "Beni ciddiye almıyorsun abla," deyip karşıdaki sandalyenin yanına hızla geçip oturdu. Gerçekten acımıştı. Elimdeki kâğıt havluyu yüzüne fırlatıp, "Hain," diye söylendim. İstisnasız her sabah bu kavgalarımız olurdu. Babam Yusuf'un ensesine vurarak yanındaki yerine oturdu. Daha uyanamamış zavallı kardeşim olduğu yerde yalpalanıp hızla kendine geldi. Kıkırdayarak yerime oturdum. Annem elindeki börek tabağı ile gelince iştahla böreğe bakıp ellerimi birleştirdim. Acıktığımda olan iştahımı saymazsak börek gerçekten güzel olmuştu.

...

Küçük çantama koyduğum eşyalarla çantamı kenara bırakıp üzerimi giyindim. Hafızlık belgemi almak için kursa gidecektim. Feracemi giyinip odadan çıktım. Anneme çıktığımı bildirmek için söylenip ayakkabılıktan ayakkabılarımı alıp giyindim. Annem elini havluyla sile sile yanıma geldi. Çıkmadan evvel, "Gelirken ipçiye uğra, Hande sana verilmesi gerekenleri hazırladı," deyince başımı olumlu şekilde salladım

Evden çıkışım uzun sürmedi. Sabahın o güzel havası ile dolmuşa binmekten vazgeçtim. Zaten çok uzak değildi ama yürüme mesafesi de çok kısa sayılmazdı. Yine de hem yürüyüş yapmış olacaktım hem de bu güzel havayı değerlendirecektim.

Yaklaşık kırk dakika gibi bir sürede kursa gelebilmiştim. Kursun önüne gelmem heyecanımı ortaya çıkardı. Kendimi birkaç ay öncesindeki gibi hissettim. Hafız olarak çıktığım kursa ziyaret için gidiyor oluşum tuhaf hissettirdi.

Kursun kapı ziline basmamla çok geçmeden kapıyı Esra açtı. Geçen yıl gelmişti bu kursa, geçte olsa onunla tanışmış, sevmiştim. Munis bir gülümseme ile, "Hoş geldin Zeynep abla," diyerek içeriye girmem için kenara çekildi. Ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdim. Kendimi emekliye ayrılmış gibi hissediyordum.

"Hoş bulduk güzelim. Ayşe hoca kursta mı?" Ayşe hoca kursun müdürüydü. Severdim kendisini. Çoğu zaman zorlanıp hafızlığı bırakmak istediğimde bana yardımı çok olmuştu. Benimle konuşması, zorluklarla mücadelemde yardımcı oluşu ona karşı sevgi bağımı kuvvetlendirmişti.

"Odasında abla, o da seni bekliyordu."

"Tamam," diyerek yanından ayrıldım. Uzun koridoru aşarak koridorun sonunda duran odanın önünde kendimi buldum. Kapıyı birkaç kez tıklattığımda kadifemsi sesini duyup içeriye girdim. Ayşe hoca yine yüzünden gülümsemeyi hiç eksiltmemişti. Ona baktığımda bir abla şefkati görüyordum.

"Hoş geldin Zeynepçiğim."

"Hoş buldum hocam." Eliyle işaret edip, "Otursana," dedi. Gülümseyerek karşısındaki kadifeyle kaplı sandalyeye oturdum. Ayşe hoca önündeki evrakları doldururken, "Nasılsın bakalım?" demesi beni sessizliğimden uzaklaştırdı.

"İyiyim hamdolsun, siz nasılsınız?" Evrakla uğraşmayı bırakıp bana baktı. "Seni görünce daha iyi oldum." Gülümsedim, bir şey diyemedim.

Çekmecesinden belgeyi alıp bana uzattığında titreyen elimle belgeyi aldım. Yıllarca bu belge için terler dökmüştüm, şimdi elimdeki kâğıt parçası beni baştan aşağı heyecanlandırmıştı. Allah'a şükrettim. Hem hafızlık yapıp hem okumuştum. Şimdi hayallerimin başlangıcı olan yerin tam ucundaydım.

"Allah muvaffak etsin güzel hafize. Hak ettiğin yerdesin artık. Bundan sonrasında ise Kur'an ile yaşayacaksın." Dolu gözlerle gülümsedim. Kur'an ile yaşamak... O kadar değerli bir sözdü ki, bunun için yaşamak ve yaşatmak... Buna layık olabilmek zordu, Allah katında hafızın değerini düşündükçe üzerimdeki yük oldukça çetin bir mücadeleyi bana sunuyordu. Her ne olursa olsun Kur'an ile yaşamak ve yaşatmak bana verilmiş en büyük sorumluluklardan birisiydi. Başarırsam ne mutlu ama başaramazsam bunun vebalini nasıl öderdim bilmiyordum.

Ayşe hoca ile epey sohbet ettikten sonra vedalaşarak kurstan çıktım. Ayaklarım yere basmıyordu heyecandan. Ne kadar yakışacaktım bu mertebeye bilmiyorum ama Ayşe hocanın dediği gibi çabalayacaktım.

Yorulduğumu fark edince dolmuşa bindim. İp alacağım yer eve yakındı, bu yüzden gideceğim yere kadar dinlenmiş oldum. Durağa gelmemizin ardından dolmuş bir bir boşaldı. Ben de hemen arka sokakta olan mağazaya geçtim. Annemin siparişlerini alıp mağazadan çıktım

Bir müddet yürüdüm. Yol boyunca tanıdık olan kişilerle kısa kısa sohbetler ettim. Hemen köşedeki marketten su aldım ve yoluma devam ettim. Lakin bir şeyler vardı, takip ediliyormuşum gibi hissetmem normal miydi? Arkamı döndüm ama kimse yoktu. Tekrar yoluma devam etsem de o takip edilme hissi üzerimden gitmiyordu. Tedirgin bir şekilde adımlarımı hızlandırdım. Ara sıra arkama bakıyordum ama kimseyi göremiyordum. İşlek caddeyi geçtikten sonra döndüğüm caddeyle köşeye sindim. Arkaya baktım ama kimse yoktu. Nefesimi düzene sokmak güçtü. Tekrar adım atacakken bir ses kulağıma ilişti. Takip edildiğimi hissettiğimi anlamıştım. Arkamdaki sese yöneldim ama görünürde kimse yoktu. Tekrar önüme dönecekken sesi yeniden duydum. O an merakım ağır bastı. Birkaç adım uzağımda kalan yere geri döndüm.

Sese doğru yöneldim. Geri gitmek istesem de adımlarım benden bağımsızdı. Cesaretim korkuma galip gelirken kalbim korkudan hızla atmaya devam ediyordu. Çünkü duyduğum ses alışık olduğum bir ses değildi.

Köşedeki duvardan başımı uzattığımda gördüklerimle bağırmamak için elimle ağzımı kapattım. Kafamda giriftleşen düşünceler benden bağımsız düşünüyordu. İrileşen gözlerim sımsıkı kapandı.

Yere çöktürülmüş adamın tepesinde duran kişiye baktım. Simsiyah bir kıyafet cani bir adama ancak gidebilirdi. Elindeki silah adamın kafasına doğrultulmuştu. Kaçmak istedim lakin hareketlerim kısıtlanmışçasına olduğum yerde bekledim. Adım atsam düşecek gibiydim. Korkuyordum. Bekleyişimin ardından duyduğum ses bir silah sesiydi. İzbe yerde yankılanan ses bir canın yok oluşuna şahitti. Geri geri adımladım, irademi kontrol edebilmiştim sonunda ama kaçmak istediğimde birinin, "Yiğit Bey, orada biri var," diye bağırması bütün görünmezliğime set çekti. Koşuyordum, ayaklarım acıdı ama ben ne kadar hızlı olabiliyorsam o kadar oldum. Arkama bakmak istedim, yapamadım. Peşimdeydiler, bağırışlarını duyabiliyordum. Rüzgâr tenimi okşarken bir yerden sonra yakmaya başladı. Korku buydu demek ki, ben hiç bu kadar hızlı koşamazdım ki. Kalbim hoyratça çarpıyor, laf dinlemez bir korkuyu yanı başında getiriyordu.

Daha fazla koşamadan bir bedene çarpıp yere düşmem bir oldu. Bakamadım başımda dikelen adama, onlardan biri olduğuna emindim. İki büklüm oldum. Başucumda sessizce bekleyen adama sonunda bakabildim. Lacivert gözleri öfkeli bir bakışla üzerimde geziniyordu. Oydu, bir canı katleden cani... Sürüne sürüne geri gittim. Ayağa kalkıp koşacakken kolumdan tutup kendine çekmesi planlarımı bozdu. Ona yaklaştıkça kokusundaki katillik sızdı burnuma. Çırpındım, boş bir çırpınıştı bu. Kaçmak istedim ama izin vermedi. Sadece çırpınışlarım elindeki tek hamleydi.

"Bırak beni!" Bağırışlarım boğazımı yaktı. Kaşları olabildiğince daha fazla çatıldı. Uzun boyu beni ezecekmişçesine dev etkisi yaşattı. Bu durumda zaten eziliyordum. O bana dokundukça, gözleri bana değdikçe ezilmem bu durum karşısında hafif kalıyordu. Sınırlarıma girmişti. Tenini hissettikçe yandığımı hissettim. Yanmayacaktım hatta biraz sonra ölecektim.

"Çok geç." Sesindeki tını ben katilim edasındaydı. Ona hastı ve ben ondan tiksindim.

"Bırak beni ya, bırak." Kolumu daha fazla sıktı. Korkuyordum, hiç bu kadar korkmamış, hiç bu kadar titrememiştim. Yutkundum, bir fısıltı düştü dilime: "Allah'ım bana yardım et."

**
Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

Continue Reading

You'll Also Like

640K 42.5K 107
[22.12.2020 - 05.04.2021] Bir kadın düşünün kendi halinde mesleğini yapan doktor...●■ Bir adam düşünün nişanlısını kaybettikten sonra ,nişanlısının...
822 312 23
Asel isimli kız bu yaşına kadar kimseyi bu kadar sevmemiştir.Alaz ise bu zamana kadar ona yaklaşan tüm kızları terslemiş hiç birine yüz vermemiştir a...
4.1K 1.4K 6
Wattpad'da ilk İsmişah adlı kitaptır ve ilk karakterdir Hikaye açıklamasını okuduğunuzda kafanızda bir şeyler kuracaksınız ama içine girdiğinizde çok...
Sadem By Yaren

Teen Fiction

33.8K 2.8K 26
"Selim" "Sadem." "Neyi anlamış oldum biliyor musun?" "Neyi?" "Dünyaya bir daha gelseymişim, yine seni severmişim." × 🍓 × Unutmaya mahkûmdu Sadem.Be...