5. Bölüm

4.1K 225 214
                                    

Gözlerime değen gözler, yakıcı bir etki yaşatır gibi hiç çekilmedi gözlerimden. Ona bakmasam da bakışlarını üzerimde hissetmem zor değildi.

"İyi misin?" Sıkkın bir bakışla Büşra'ya bakıp, "İyiyim," diyebildim. Başkası çıkmıyordu dilimden. İyi değildim oysaki. İyi olmaya çalıştıkça dibe battığımı gösteremeyecek kadar dipteydim. Ben sadece kaçmak istiyordum, bu durumdan bu yaşadıklarımdan mütemadiyen uzaklaşmak istiyordum, yapamıyordum. Elim kolum bağlanmış gibiydi.

"Gidelim mi?" Ayağa kalkmamla o da ayaklandı. Kenardan çantamı alıp adım attığımda bana bakan bakışlara kaydı gözlerim. Kaşlarım çatıldı, illet gibi yapışan gözbebeklerine set çekerek hızla kafeden çıktım.

Adımlarım seriydi, Büşra'nın seslenmesi üzere durdum. Büşra gerideki adama bakıp, "Bilerek yaptığını biliyoruz, bu yüzden polise söylemeliyiz," deyince usulca başımı salladım. Başka çare bulamıyordum fakat o adamın yapabilecekleri bunda bile kendimi yetersiz hissettiriyordu. O büyük tehlikeydi. Her yere sıçrayan gazabında ben bile yanacakken sadece tek çareye sığınabiliyordum.

Aklıma emniyette yaşadıklarım gelince, katilliğine sığınan güçlü bir yanı olduğunu gösteriyordu. Belki bu sefer olmamıştı ama olacaktı. Onun katil kokan gözlerinde kendimi intihara sürüklemeyecektim.

Sınıfa geçtiğimizde uğultular başımı daha fazla ağrıttı. Yanımıza gelen Hatice önümüzdeki masaya oturup bize döndü. Hatice ile kursta tanışmıştım. Yazları Kur'an dersi alırdı ve o günden sonra sık sık görüşürdük. Büşra ile de üniversite başında tanışmışlardı.

"Okulun içinde dolaşan haberleri duydunuz mu?" Hatice'nin anlamsızca ortaya atılması ile ikimizde ona baktık. "Ne olmuş?" dedi Büşra benden önce.

"Sabah bir genç okula gelmiş, okuldaki bir hoca ile tartışmış. Mesele ne bilmiyorum ama iş çok ciddiymiş."

"Kimmiş o genç?" Sorum ile Hatice, "Yiğit diye biriymiş," deyince tükürüğüm boğazıma kaçtı. Öksürüğüm Büşra'nın su uzatışı ile son buldu. "Ne olmuş ki aralarında?" Hatice omuz silkip, "Sanırım aralarında bir mesele varmış," deyip geri yaslandı. Hatice'nin bu kadar bilgiye sahip olması beni az da olsa şaşırttı. Hatice'nin sözünü kesip, "Ajanlık falan, FBI mısın kızım sen?" diyerek ağzını araladım. Hatice gülerek, "Aslında güzel fikir," dediğinde güldük. Hatice'de o potansiyeli görebiliyordum.

"Sen bu kadar meraklı değildin." Büşra'nın ani tepkisi ile Hatice dudaklarını hafiften kıvırıp, "Okul çalkalanıyor, her şeyi ister istemez duyuyorsun." Aslında şaşırmamam gerekiyor. Belki de o adamı da öldürecekti. Zalimliğini görünce her şeyi bekler olmuştum.

İç çekip, "Abi adam nasıl karizma ama, şimdi okulun normalin çalkalanması çok normal," dediği an eline vurup, "Ne zamandır zinaya bakar oldun Hatice?" dedim. Hatice umursamazca ayağa kalktı. "Şakasına takılıyoruz işte." Saçlarını savura savura yürüdü. Öfke bütün uzvumu ele geçirdi. Bu adamın ne derdi vardı böyle? Hangi cesaretle insanlara bunu yapabilirdi. Hocayı tanımıyordum ama sebep her ne ise bu adamın hiçte normal biri olmadığını artık anlayabiliyordum.

Merakla yanımızdan ayrılırken Büşra arkasından uzun uzadıya bakıp bana dönerek, "Kız bildiğin mahalle teyzeleri," deyince Hatice kafasını kapıdan uzatıp, "Uzaklaşmamı bekleseydin bari," deyip elindeki kalemi Büşra'ya fırlattı.

Hatice tekrardan uzaklaşınca Büşra bana dönüp, "Bu adamın derdi sensin," deyip benim derdime dertlendi. "O gün takip ediliyorum demiştin, acaba bu adam seni bütün gün takip etmiş olmasın." Olabilir miydi? Ama beni niye takip etsindi ki?

"Çok uzun sürmeyecek." Konuyu uzatmak istemedim, bu yüzden çok fazla derin düşünmeyi bıraktım. Büşra bu kararlı tavrıma karşın kaşlarını havaya kaldırdı. Benim cesaretim onun beklemediği bir olaydı.

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin