16. BÖLÜM

2.4K 173 21
                                    

Büşra'yla konuştuktan sonra dolaptan çıkardığım kıyafetlerden birini seçtim. Bu gece söz vardı, bu yüzden biraz daha özenli giyindim. Zümrüt yeşili, krep kumaştan karpuz kollu bir elbise seçtim. Onun üzerine açık tonlarında bir şal tercih ederek bütün uzvumu örtecek şekilde bağlayıp hazırlanma işimi tamamladım. Bu gece her şeyin güzel olmasını istiyordum. Bunun ne kadar imkânsız olduğunu bilsem de yine de umut ediyordum.

Odadan çıktığımda ortalıkta kimse yoktu. Aşağıya inmemle ev ahalisinin orada olduğunu gördüm. Beni gördüklerinde ayaklandılar. Yiğit'te şimdi gelmişti. Bu gece daha sportif daha rahat giyinmişti. Köşedeki dolaptan ceketini aldı. Aysun Hanım önden geçerken ben de peşinden ilerledim. Hemen arkamda ve tam dibimde Yiğit vardı. Çok geçmeden de yanımda yerini aldı.

"Ay geldiniz mi? Dondum ya." Betül'le sohbet eden Ezgi bizden önce arabaya bindi. Bu haline gülümsedim. Çocuk gibiydi.

Arabada oluşan sessizlik hepimizin işine gelmişti. Sadece Ezgi ve Aysun Hanım ara sıra konuşuyor ben de onları sessizce dinliyordum. Yiğit'te aynı şekilde sessizce arabayı sürmeye devam ediyordu. Bu gece ayrı bir sessizlik oturmuştu üzerine.

Mahalleye girdiğimiz an yüzümde oluşan gülümseme çoğaldı. Annemlerde evden yeni çıkıyorlardı. Yanlarında Bahadır'ın da oluşu dikkatimi çekti. Son zamanlardır buradaydı. Sonra sorarım diyerek dikkatimi Bahadır'dan çektim. Onların yanına geçtiğimizde annem önce Aysun Hanım'la sonra bizle selamlaştı. Yusuf önce ters ters Yiğit'e bakmıyor çoğu zaman onu görmezden geliyordu. Yiğit zaten kendi halinde arkamızdan bize eşlik ederken babam yanına gidip sessizce bir şeyler söyledi. Kendi aralarında konuşmaları bir benim dikkatimi çekti. Ne konuştuklarını dinlemeye çalışsam da hiçbir şey anlamıyordum. Yüzümü düşürüp önüme döndüm.

"Hadi ama düzelt kaşlarını da heyecanını göreyim." Yusuf ne demek istediğimi gayet iyi anlamıştı. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülüşümü engelledim. Lakin bu gece onun gecesiydi, Yiğit'i düşünerek kendine zehir edemezdi. Bu sefer bana ters bakış atıp, "Benimle uğraşma abla," dedi. Burnundan soluyordu. "Ne diye geldi bu?" Bu hali beni üzmeye yetti. Kendimi arada kalmış gibi hissediyordum. "Üzül diye demedim, sadece onu gördükçe sana yaptıklarını hatırlayıp sinirleniyorum." Bir şey demedim. Yanıma gelen Ezgi Yusuf'a bakıp, "Hayırlı olsun," dedi. Yusuf aynı tavrı Ezgi'ye de gösterip soğuk bir sesle, "Sağ ol," dedi. Onun öfkesini hafife almıştım. Şimdide tam olarak ortaya dökmüştü ne hissettiğini. Önden yürüyerek bizden ayrıldı. Yusuf'u ilk defa böyle görüyordum. Bu da benim canımı sıkmaya yetiyordu. Ezgi kolumu sıvazlayıp sanki beni anlar gibi rahatlamam için gülümsedi.

Büşra'ya geldiğimizde heyecanla kapıda karşıladı bizi. O kadar güzel olmuştu ki iri gözleri mutluluktan parlıyordu. Mor bir payetli abiye giymişti. Hatta şaşıracağım durum Hatice'nin de burada oluşuyordu. Onu uzun zamandır görmeyişimle beraber burada oluşunu beklemiyordum bile. Önden bizimkiler geçerken Hatice ile kucaklaştık. Sanırım gevezeliğini bile özlemiştim.

"Bunların hesabını tek tek alacağım, şimdilik susuyorum." Gülümsedim.

"Sana meze sunmam Haticeciğim."

"Hepiniz hainsiniz kızım." Tiriplerine rağmen gülüşerek içeriye girdik. İçerideki hareketlilik Büşra'nın heyecanı ile daha fazla hareketleniyordu. Yanıma geldi. Elleriyle ateş basan yüzünü serinletmeye çalışıyordu. "Kalbim duracak gibi." Heyecanlı heyecanlı konuştu.

"Yusuf'un da sana bakarken kalbi duracaktı adeta."

"Ya, sahi mi?" Onun bu haline gülüp, "Sahi," dedim. İç çekerek, "Nasıl yakışıklı olmuş öyle," deyip göz ucuyla mutfak kapısından salona baktı. İçi gidiyordu Yusuf'u görünce. Aralarındaki eşsiz duyguyu ben bile hissettim.

VİSALWhere stories live. Discover now