Acı Tatlı Aşk

By Busuush

368K 20K 2K

"Ne saçmalıyorsun sen Hazan? Duyuyor mu söylediklerini senin kulakların? Kardeşim gibisin sen benim... Karde... More

▪1▪
▪2▪
▪3▪
▪5▪
▪6▪
▪7▪
▪8▪
▪9▪
▪10▪
▪11▪
▪12▪
▪13▪
▪14▪
▪15▪
▪16▪
▪17▪
▪18▪
▪19▪
▪20▪
▪21▪
▪22▪
▪23▪
▪24▪
▪25▪
▪26▪
▪27▪
▪28▪
▪29▪
▪30▪
▪31▪
▪32▪
▪33▪
▪34▪
▪35▪
▪36▪
▪Final▪

▪4▪

14.1K 851 44
By Busuush

  Samsun'a döneli tam iki hafta oluyordu ve ben lise arkadaşlarımla buluşmaya ancak fırsat bulabiliyordum. Sabah hem mahalleden hem de sınıftan en yakın arkadaşım olan Burcu aramıştı.

  Geleli iki hafta olmuş onlarla buluşmamışım. Zaten dört sene gelmemişim hatalaymışım birde döndüğümü bile haber vermiyor muşum. Çok hayırsız bir kız olup çıkmışım. İstanbulda kendime yeni arkadaşlar bulunca onu unutmuşum. Eskisi gibi sevmiyormuşum onu. Ve daha bir sürü şey söylemiş sonuna da bugün mutlaka buluşacağımızı, hiç itiraz falan etmememi söyleyerek kapatmıştı telefonu.

  Bu kıza hayır demek imkansızdı. Saat şuan öğleden sonra ikiydi ve biz yarım saat sonrası için  sözleşmiştik. Ve ben şimdi onun için hazırlanıyordum.

  Üzerime koyu renk dar bir jean onun üstüne de beyaz bol bir tişört giyip saçlarımı tepeden topladım. Küçük sırt çantama cüzdanımla telefonumu da atınca işte hazırdım.

  Kapıya geldiğimde evde kimseler görünmüyordu. Muhtemelen Melih yine bilgisayar başında oyun oynuyordu, amcam dışarı çıkmıştı. Babam, Mahmut eniştemle artık bir rutin haline getirdikleri sahil yürüyüşünün ardından mahalledeki kahvededir. Annem hakkında şuan bir fikrim yok ama genelde ya Sema teyzem bize gelir ya da annem onlara gider, günü birlikte geçirirlerdi.
 
  Beyaz spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip dışarı çıktıktan sonra kapıyı arkamdan çektim. Hava mis gibiydi.

  İlerideki kamelyadan gelen sesle o tarafa baktım. Evet tahmin ettiğim gibi Sema teyzem gelmişti ve kamelyada kahve içerek güzel havanın keyfini çıkarıyorlardı. Yanlarına uğrayıp selam vermek istedim.

"Ooo hanımlar keyifler gıcır bakıyorum. Hoş geldin teyze."

"Hoş buldum Hazancım sorma mis gibi havayı görünce hemen attık dışarı kendimizi."

"Sen de gelsene kızım."

"Yok annecim. Ben, arkadaşlarla sözleştik oraya gidiyorum. Başka zaman inşallah."

"İnşallah kuzum arada bize de gel bak hiç gelmiyorsun küseceğim ha."

Mahçupça gülümsedim.
"Tabi gelirim teyze."

  Evet gelediğimden beri heran Yağız ve sevgilisiyle karşılaşabilirim diye evden çıkasım gelmiyordu. Onları görüp üzülmek istemiyordum ne yapayım.

  Onları sohbetleriyle baş başa bırakıp yola çıktım. Yolda karşılaştığım herkesle selamlaşıyordum. Burcuların evi bizim iki ev yanımızdaydı. Çıkarken ona mesaj atmıştım hazırlanmıştır muhtemelen. Evlerinin önüne gelince zile bastım. Bir süre beklemenin ardından kapıyı Burcunun annesi Meliha teyze açtı. Beni görünce hemen kollarının arasına çekti. Övünmek gibi olmasın ama genelde sevilen bir kızdım mahalleli severdi beni.

"Ay Hazanım gelmiş ya. Hoş geldin kızım nerelerdesin sen iyice özlettin kendini."

  Meliha teyze sorularını arka arkaya sıralarken Burcu arkasında belirdi.
"Ay anne iki dakikada kızı sorguya çektin ha.  Biz dışarı çıkıyoruz. Hadi görüşürüz."

  Annesinin yanından geçerken yanağına bir öpücük kondurdu. Meliha teyze arkasından gülerek söylenirken bize güle güle deyip kapıyı kapattı.

  Kapı kapanınca bana sarılmadığını farkeden Burcu bir anada üzerime uçtu. Evet evet uçtu. Kollarını boynuma dolayıp sıkıca sarılırken bir yandan da bir o yana bir bu yana bükülüüyordu tabi beraberinde bende.

"Kızııım aşırı özledim seni ya."

Küçük bir kıkırtı çıktı dudaklarımdan.
"Bende seni özledim."

Sarılmayı bırakırken küskün bir bakış attı.
"Eminim öyledir. Geleli iki hafta olmuş ancak görüştük. Özleyen insan haber verir gelir bi görür demi. Ama nerdeee Hazan hanımın ben aramasam arayacağı falan yok."

  Evet haklıydı söylediklerinde. Hemen aramalıydım. Gelmeliydim yanına ama gelir gelmez yaşadığım şok hiçbir şey yapma hevesi bırakmamıştı.

  Yol boyu Burcunun gönlünü almaya uğraşmıştım. O gün yaşadığım şeyleri kaç Yağızın sevgilisi olduğunu anlatmıştım.

  Evet Burcu'ya anlatmıştım Yağızı. Yine aşkımın dayanılmaz bir hale geldiği bir anda ağlayarak anlatmıştım ona. Ondan başka da kimse bilmiyorudu tabi o zamanar. Şimdi Yağız da biliyordu. Gerçi Cahit'te anlamıştı sanırım.

Biz muhabbet ede ede buluşacağımız kafeye gelince diğerlerinin çoktan gelmiş olduğunu gördük.

  Semiha, Elif ve sevgilisi Murat, Ceyda, Serkan ve Burcunun sevgilisi Kaan, cam kenarında bir masaya oturmuş bizi bekliyorlardı. Bizde gelince ekip tamam olmuştu. Lisedeyken bu tayfa hep birlikte takılırdık. Biz kapıdan girince ilk Ceyda gördü geldiğimizi ve masadakilere söyledi.
Masanın yanına geldiğimizde onlarda ayaklandı. Hepsiyle sıkı sıkı sarıldım özlemiştim gerçekten.

Yaklaşık yarım saattir onlar sorular soruyor ben cevap veriyordum. Araya yıllar girmişti ama hepsi hala ilk tanıdığım hallerinde gibiydiler. Araya ne kadar zaman girerse girsin muhabbet edebiliyorduk, sıkılmıyorduk birlikte bu güzel bir şeydi.

  Kahve siparişlerimizi verdiğimizde gözüm camdan dışarı kaydı. Karşı kaldırımın kenarına duran motorla kalbim hızlanmaya başladı. Üzerindeki iki kırmızı üniformalı polis indi. Ellerinin kasklarına gidişini ağır çekimdeymiş gibi izledim. Çıkardıkları anda kalbindeki heyecan yerini büyük bir sızıya bıraktı.

  Yağız ve Sevde. Demek o da Yunustu. Al işte iki haftadır onları görmemek için çıkmadığım dışarı adım atar atmaz onları görmem  kaderin bana 'Sen boşa uğraşıyorsun ben ne dersem o olur deme şekliydi.'  Allah kahretsin çok iyi, çok havalı duruyorlardı yan yana. Yoldan geçenler dönüp dönüp onlara bakıyordu.

  Yan yana kafeye doğru yürürlerken Sevdanın gözü onları izlediğim cama kaydı. Dikkatle baktı biran ama sonra tekrar döndü tanıyamamıştır taa oradan  beni değil mi? Karşıdan karşıya geçmek için bekliyorlarken bir anda Yağızın yanıda sallanan elini tuttu Sevde. Yağız şaşkınca ona bakınca sanırım bir şeyler söyledi. Bir süre duraksadıktan sonra yol müsait olunca el ele geçtiler karşıya ve kafeye girdiler. Küfür edebilen bir kız olsaydım şansıma söverdim  şuan. Gözlerimi onlardan ayıramıyordum.

  Hâlâ el ele kasada sipariş verirlerken elimi nereye koyacağını bilemeyerek yanımda oturan Burcunun kolunu sıktım. Önce bana baktı. Bendeki tuhaflığı farkedince baktığım yere baktı. Ve o da gördü ağzının içinden yalnızca benim duyabileceğim şekilde hamurdandı. "Hay anasını be başka gidecek yer mi bulamamışlar. İyice gıcık oldum Yağız abiye ha." Gitmek istiyordum onlarla aynı ortamda bulunmak istemiyordum. Umarım beni görmeden çıkar giderlerdi.

  Siparişlerini alıp bize doğru döndüklerinde  beni görmemeleri için kafamı önüme eğdim. Ama Sevdenin
"Aa Hazan değil mi O?"
Dediğini duyunca hiç bir işe yaramadığını anlamış bulundum. Mecburen kafamı kaldırıp onlara baktım.

"Merhaba Hazan."
Yüzüme yerleştirdiği zoraki gülümsemeyle cevapladım.
"Merhaba."
"Ne güzel tesadüf bu böyle."

  Burcu yine ağzının içinden honurdandı.
"Hıı sorma çok güzel çok."
Ama bu sefer duyan yalnızca ben değildim sanırım. Burcunun diğer yanında ayakta dikilen Yağızın çatışlan kaşlarıyla ona bakmasına bakılırsa o da duymuştu. Dirseğimle Burcuyu dürtüp Sevdeyi cevapladım.
"Öyle oldu."
"Bizde bu tarafa işimiz düşünce bir kahve alalım dedik. Yağız buranın kahvesine bayılır da."
  Onun hakkında bir şeyler bildiğini gözüme sokması canımı sıkmıştı.
"Anlıyorum."
Kısa kısa cevaplarımdan anlamıyormuydu bu kız konuşmak istemediğimi. Niye gitmiyorlardı hâlâ. Neyseki o farketmese de Yağız farketmiş olacak ki
"Hadi Sevde gençleri rahat bırakalım biz."
Diyerek masadakilere kafasıyla selam verip arkasını döndü. Ve yine beni görmezden gelmişti. Sevde de kısa bir veanın ardından Yağızın peşine takılıp çıkmıştı.

  Onların gitmesinin ardından moralimin tamamen bozulduğunu gören Burcu
"Artık kalkalım mı?" dedi.
Onun bu teklifine can simidi gibi sarıldım. İyi değildim çünkü. Onun tarafından bu kadar görmezden gelinmeye bu kadar yok sayılmaya alışık değildim. Çok canım yanıyordu.

  Herkesle vedalaşıp Burculara geldik. Onunla dertleşmem  gerekiyordu. İçimde biriken bu acıyı birilerine anlatıp rahatlamalıydım. Yıllardır içimde yalnız yaşıyordum herşeyi. Burcuyla telefon konuşmalarımız elbette oluyordu ama ben kendime o geceden sonra verdiğim söz yüzünden kimseye  o geceyi ve sonrasını anlatmamıştım. Ama artık taşıyamıyordum içimde.

  Eve geldiğimizde Meliha teyze mutfakta bir şeyler yapıyordu. Biz doğruca Burcunun odasına geçtik. O yatağının üzerine oturup bacaklarını uzattı bende uzanıp başımı dizlerine yoldum. O saçlarımı okşadı Ben hem ağlayıp hem anlattım. Anlattıkça rahatlıyordum. Rahatladıkça anlatıyordum.

  Burcu bir yandan dinliyor bir yandan Yağıza saydırıyor bazen araya Sevde yi de katıyordu. Aslında ona kızmaya hiç hakkımız yoktu. Onun bi suçu yoktu ki. Yinde de içimdeki acı yapmaya hakkım olmayan şeyleride yaptırıyordu maalesef.

  Yaklaşık iki saattir konuşuyorduk ve ben şuan daha iyiydim. Artık eve gitmem de gerkiyordu.

  Çıkarken  Meliha teyze hâlâ mutfaktaydı ne yapıyordu bu kadın kaç saattir acaba. Kapıdan veda ettim onada. Burcu kapıya kadar eşlik etti. Kapıda onunla da vedalaştık.

  Eve geldiğimde herkes gelmişti.
"Selam millet."
"Oo cadımız da gelmiş. Neredeydin kız sen."
İki kişilik koltukta oturan amcamın yanına attım kendimi.
"Arkadaşlarla buluştum özledin mi beni."
Kolunun altına çekti beni.
"Özlemez olur muyum burnumda tüttün."
Yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
"Niye bu evde kimse bana böyle davranmıyor ya. Hep beni dışlıyosunuz. Kay kız kenara biraz."
Melih yanıma sıkışmaya çalışırken bir yandan da söyleniyordu. Amcam omzundaki kolunu uzatıp Melihi ensesinden tutup çekiştirdi.
"Gel lan sende kıskanç sıpa."
Aralarında sıkışıp kalmıştım. İki kişilik koltuğa üçümüz sıkış sıkış otururken annem le babam gülerek izliyordu bizi.

"Hazan kızım yarın 20 Haziran biliyorsun demi?"
Babamın söylediğiyle duraksadım. Tamamen aklımdan çıkmıştı. Yarın öz anne ve babamın ölüm yıl dönümüydü.
"Ah tarihten hiç haberim yok tu baba. Gideriz değil mi yarın?"
Anlayışla gülümsedi babam.
"Tabi ki gideceğiz kızım."

Biz bir süre daha konuşurken annem yemeği hazırlamıştı bile. Hep birlikte masaya oturduk keyifle yediğimiz yemekten sonra tabii ki bir de çay faslımız vardı. Herkes gün içinde neler yaptığını anlatıyordu. Evimizin yazılı olmayan kuralı gibiydi. Yemekler birlikte yenir çay içerken herkes gününü anlatırdı. Ve sonra herkes odasına dağılırdı.

  Yatağıma uzandığımda yarını düşündüm. Özlemiştim topraklarına dokunmayı. Eskiden her sene ölüm yıl dönümlerinde mutlaka babamla beraber gidiyorduk onları ziyarete. Yıllardır buraya gelmeyince onlarada gidememiştim maalesef. Yarını düşünerek uykuya daldım.

Continue Reading

You'll Also Like

781K 30.4K 43
"Madem okula gitmeyeceksin kahvaltını yap seninle meydana inelim."Merak ediyorum acaba bu küçücük yerde daha ne kadar şeyler çıkacak. "Olurda orda n...
450K 19.3K 42
"Artık bir Hükmün yok bu kalpte Melikşah KARADEMİR" boğazım yırtılırcasına bağrışım içimdeki acılar kadar bile yakmıyordu canımı. "Sen gittin! Arkanı...
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 33.2K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
415K 18.7K 46
👔Ayaz ❤Zeynep👠 Eğer iki insanın kaderi bir yazılmış ise zaman mekan bir şekilde o iki insanı bir araya getirir.