45

849 60 307
                                    

Okan

Bir kaç haftadır ders çalışmaktan başımızı kaldıramıyorduk. Kağan bana geldiğinde ya da ben ona gittiğimde zamanımızın büyük kısmını ders çalışarak geçiriyorduk.

"Aşkım, yeter artık. Gözlerin pörtledi. Biraz ara ver." Sevgilim oturduğum sandalyenin arka kısmından kollarını göğsüme dolayarak dudaklarını ve burnunu boynuma gömdü.

Sıcak nefesi ve yumuşak dudakları tatlı bir uyuşukluk hissi veriyordu. Kafamı çevirip yanağına uzun bir öpücük bıraktım. "Az kaldı bebeğim. Sen de bana katılsan fena olmazdı." Sırıttım. Çünkü ders çalışmayı sevmediğini bildiğim için vereceği tepkiyi az çok tahmin ediyordum.

"Yok kalsın. Ben günlük dozumu fazlasıyla aldım. Hem annem bize yemek yapıyor. Gidip ona yardım edeyim."

Telaşla geri çekilirken kolundan yakalayıp ayağa kalktım. Yüzlerimiz arasında mesafe kalmadığında sıcak nefesi dudaklarıma çarpıyordu. Gözlerimi dudaklarında gezdirdikten sonra beklemeden dudaklarımızı birleştirdim. Elleri sırtımda birleştiğinde avuçlarımı kalçalarının altına koyup onu kucağıma aldım. Öpüşerek yatağa kadar gittik. Sırtı yatakla buluştuğunda altını aceleyle sıyırdım. Aynı şekilde ellerini pantolonuma atıp kemerimi hızlıca çıkarıp pantolonumu indirdi.

Öpüşmeye ara vermeden çıplak bedenlerimizin sürtünmesini hızlandırdık. Kağan'ın evinde olduğumuz ve her an kaynanam tarafından basılma ihtimalimiz aklıma gelince duraksadım. Kafamı geriye alıp kaşlarımı çattım. "Kaynanam yine basar mı bizi?"

Beklemediğim bir şekilde yüksek sesli bir kahkaha attı. Belimden tutup beni altına alarak gıdıklamaya başladı. Parmakları karnımın her yerini turlarken gülmekten ve kasılmaktan nefesim kesilmişti.

Kendisi de yorulup beni bırakınca derin bir nefes aldım. Burnumun ucuna öpücük kondurup geri çekildi. Gözleri hızlı hızlı yüzümü tararken dudakları usulca kıvrıldı. "Sen niye bu kadar tatlı bir adamsın?"

Dağılan saçlarını elimle arkaya tararken gözlerimi onun gözlerine kilitlemiştim. "Seni çok seviyorum." Ensesinden tutup kendime çekerek dudaklarına yapıştım. Uzun bir öpücükten sonra nefes nefese geri çekildim. O sırada beklediğim ses koridorda adım sesleri ile birlikte ritmik olarak kulağıma doldu.

"Kağan! Kağan! Oğlum yemek hazır."

Sesin tahmin ettiğimden daha yakın olduğu gerçeği Kağan'ın annesinin kapı kolunu indirmesi ile kafama dank etti.
Bakışlarımı Kağan'a çevirip yüzümü buruşturdum. "Sen zahmet etme. Ben atlarım." Kapı usulca açılırken kendimi yere bıraktım.

"Bu çocuk yine neden yerde?"

Kağan sırıtarak bana baktı. "Yine bir şeyler düşürmüştür."

"Neyse, hadi yemeğe inin."

"Tamam anneciğim." Kağan annesinin çıktığını görür görmez ayağa kalktı. Ellerini uzatıp kalkmama yardımcı oldu.

Kalkar kalkmaz ellerini belimde birleştirip dudaklarıma uzandı. "Ben de seni çok seviyorum." Geri çekilip bir adım önde yürümeye başladı. Elimden tutup beni de kendisi ile birlikte çekiştirdi.

***
(Bir gün sonra)

Okan : Aşkım ben kütüphanedeyim

Kağan : Sonra ne yapacaksın sevgilim?

Okan : Eve geçerim bebeğim

Kağan : Tamam, kolay gelsin hayatım

Okan : İstersen sen de gel

ADAMIM (GAY) (Texting)Where stories live. Discover now