13

20.1K 887 100
                                    

Gözlerimi açtığımda bana karşı sergilenen garip davranışların bu yüzden olabileceğini, bana inanamayacaklarını aklımın ucundan dahi geçirmedim.

Ama şimdi ayaklarının altındayım...

Hissetiğim acıyı tarif edemiyordum artık. Sadece ayaklarının altındayım. Bu kadarı yeterdi. Ağlamak değil bağırmak istiyordum. Çünkü günlerdir hatta haftalardır çektiğim acı ağlamakla geçmiyordu. Geçecek gibi de değildi. Şimdi sadece bağırmak istiyordum. İçimde kopan fırtınayı dışarı çıkarmak istiyordum.

Hani olur ya, bazen bizi üzerler. Ne kadar üzgün olduğumuzu o insanlara göstermeye çalışırız. Bize yaşattığı acıyı görüp acısın, pişman olsun, özür dilesin diye. Keşke, gücüm yetse, avazım çıktığı kadar bağırsam, isyan etsem...

Toprağa dayalı olan ellerimi zorlayarak ayağa kalkmaya çalıştım. Tüm bedenim titriyordu... Sadece az daha olsa güçlü olmaya çalıştım. Anlatırsam, inanırlardı belki...

"Bildiğiniz gibi değil." dedim titreyerek. Gözyaşlarımı ellerimin tersiyle silerek dik durmaya çalıştım.

"Sen hala konuşuyor musun?"diyerek kalabalığın arasından çıkarak üzerime gelen ve beni azarlayan Ahmetti. Cengiz onu geri çekerken ben yeniden konuşmaya çalıştım.

"Dinleyin, lütfen. "

"Dinleyelim mi? Her şey apaçık ortada değil mi? Hainsin sen!" diyerek başka bir asker bağırdı.

"Sağ-salim olduğun için böyle söylüyorsun değil mi? Keşke Onur seni kurtarmasaydı, geberseydin!" diyen Ahmet yüzüme tükürür gibi konuşmuştu.

"Ben yapmadım diyorum! İftira attılar! Beni bulduğunuz ilk gece kaçıran adamdı o! İntikam almak istedi. " dedim ve derin nefes aldım. "Bana değil, düşmana mı inanacak sınız?" dediğimde Selma teyze bağırarak konuşmaya başladı.

"Ne düşmanı? Her şeyi Işık anlattı. " Beynimden vurulmuşa dönerek hayretle Işık'a döndüm. Gözleri korkuyla bana bakıyordu.

"Ne?" dedim istemsizce. "Ama...nasıl...?"

"Çocuk konuşmadığı için rahattın tabii. Beklemiyordun!" diyen yine Ahmetti.

"Ne anlattı ki size?" dedim hayretle.

"Onu nasıl ormana götürdüğünü, düşman askerlerle konuştuğunu, çocuğu onlara vermek isterken kaçmaya çalıştığını!" dedi Selma teyze.

"Ne?!" dedim adeta bağırarak. "Öyle bir şey olmadı! Işık o gece kaybolmuştu, ben onu aramak için ormana geldim. Sonra düşman asker bizi kovalamaya başladı. Işık'a bir şey olmasın diye onu bırakıp askerin önüne çıktım. "

"Güzel hikaye! Bir saat sonra da böyle ayrıntılarıyla konuşa bilecek misin? Yoksa unutur musun yalanını?" dedi Ahmet.

"Hayır, yalan söylemiyorum! Lütfen Işık'a sorun. " dedim umutla. Neden yalan söylemişti ki.

"Hayır! Çocuk yeterince korktu. Onu kötü amellerine alet etmeyeceksin!" diyerek Ahmet Selma teyzeyle birlikte Işık'ın elinden tutup onu içeri götürdü. 

"Lütfen." diye arkalarından bağırdım. Ama durmadılar. Ve evet, o an birileri daha arkasını döndü bana. Artık buna alışmaya başlayan kalbim bu kez daha çok canımı yakıyordu. Ben böyle bir şeye alışmak istemiyordum...

SINIRWhere stories live. Discover now