38.

10K 594 115
                                    

Şok içindeydim... Sanki bir rüyaydı.

O burada olamazdı ki...

Aylar sonra burada, karşımda...

                                  ***

Gözlerime inanamıyordum...

Beynim durmuştu sanki. Hiçbir şey diyemeden ona bakıyordum. Onun da gözleri dolmuştu ama dudaklarında hafif tebessüm vardı.

"Selma teyze?" dedim benim de gözlerim dolmaya başlarken. Aylar sonra onu görüyor, sesleniyor olmak...

"Kızım..." diyip içeri girerek kollarını bana dolamıştı. O kadar şaşkındım ki bir an karşılık verememiştim. Beynim şimdi de sorulara takılıp kalmıştı. Neden burada? Nasıl burada?

Saniyeler sonra ben de ona kollarımı dolamış ve gözyaşlarımı yavaşça akıtmaya başlamıştım. Uzun, çok uzun bir süre hiçbir şey konuşmadan sadece sarılarak ağladık. Benim ağlamamın sebebi belliydi ama Selma teyze neden bu kadar kötü görünüyordu ki?

Hafifçe geri çekilerek ellerimle göz yaşlarını sildim. "Selma teyze, iyi misin? Ne oldu? Sen nasıl buraya geldin? Neden geldin? " Kendimi tutamamış sorularımın hepsini bir çırpıda dile getirmiştim.

"Anlatacağım, her şeyi anlatacağım kızım. Önce bir oturayım. " dedikten sonra zorla yürümeye başladığında endişeyle ona yardım ettim ve koltuğa oturttum.

"Ben sana su getireyim." diyerek hemen kapıyı kapatarak küçük mutfağıma koştum. Ne olmuştu acaba? İçim-içimi yiyordu...

Hemen bardağı alarak yanına oturmuş ve içmesine yardımcı olmuştum. Suyu tek dikişte bitirmiş ve bardağı masaya bırakarak derin nefes almıştı.

"İyi misin?" diye sordum endişe ve heyecanla.

"Ne kadar iyi olabilirsem artık..." dedi bana dönerek. Kalbim o kadar hızla atıyordu ki... Korkuyorum... Bana ne haber getirdin Selma teyze?

"Ne oldu? Lütfen anlatır mısın?" Lütfen, duymak istemeyeceğim şeyler söyleme...

"Her şey çok kötü..." dedi gözleri dolarken. "Savaş başka bir boyut aldı. Artık çok daha şiddetli." dedi yutkunarak.

"Onlar iyi mi?" diye hemen korkuyla sordum. Kafasını sakince onaylar gibi salladı.

"Onur, Fırat, Cengiz ben geldiğimde iyilerdi..." dedi şimdi nasıl olduklarını bilmediğini kastederek...

"İki aydır her şey çok kötü. Önce küçük çaplı saldırılar yapmaya başladılar. Sonra gittikçe büyüdü. Kaldığımız yeri patlattılar." dedi sanki o anları hatırlar gibi. " Çoğumuz dışarıdaydık ama içeride olanlar vardı... 25 kişi şehit oldu. Her şey, tüm ihtiyaçlarımız, telefonlar, silahlar mahv oldu. Ve bu daha başlangıçtı. Her gün konum değiştirmek zorunda kaldık. Geri aldığımız topraklardan tekrar çekilmek zorunda kaldık. Düşmanın gözü artık hiçbir şey görmüyordu. Her gün..." dedi ağlamaya başlayarak. "Her gün onlarca şehit verdik. Cengiz kolundan yaralanmıştı ama geldiğimde iyiydi." dediğinde kalbimin neredeyse ağzımda atdığını hissediyordum.

"Sonra güç toplayıp tekrar ileriledik. Tekrar o toprakları ele geçirdik. Ama artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Orada tek sağlam bina, ev bile yok. Geceleri soğukta, ormanda çalıların ardına saklanarak karın üzerinde donarak uyuduk...

En son beni buraya gönderdiler. Artık orada başımızı yaslayabileceğimiz bir yastığımız dahi yoktu. " dedi gözyaşları akarken. Ne diyeceğimi bilemiyor şaşkınlıkla bakıyordum...

SINIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin