18

21.4K 935 92
                                    

Bu gün ışığı sönen o olmuştu...

Dünyada her gün yüzlerce ışık sönüyordü. Hangi zulümlerle, hangi vahşetlerle böyle küçücük ve masum bedenler ölüyor.

Ben sadece bunlardan birine şahit olmuşken kalbimi hissetmiyordum bile. Çünkü galiba gerçekten paramparça oldu...

Ben o gün yıllar sonra kazandığım ilk ve tek arkadaşımın kucağımdaki cesetine baktım dakikalarla...

Ben bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum. Şu yaşadığım ne ve hissettiğim ne bilmiyorum. 'Acı' demek hafif kalırdı...

Ben...ben kucağımda küçücük çocuğun cansız, kana bulanmış bedenini tutuyorum. Ben o kapanmış gözlerin yeniden açılması için dakikalardır "IŞIK" diye bağırıyorum...ama hiçbir şey olmuyordu... O küçük, umut dolu mavi gözler açılmıyordu. Bana yeniden sevgiyle bakmıyordu...

"Işık!" diye bağırdım delirmiş gibi, yeniden... "Işık! Hayır! Hayır! Olamaz ki! Rüya görüyorum! " diyen sesim sona doğru kısılmıştı. Uyanayım artık lütfen! Biri beni uyandırsın!

Yalvarıyorum beni uyandırın!

"Hiç kimse ölmedi"  diyin. "Kabustu! Geçti!" diyin!

"Işık!" dedim ellerimle yüzünü avuçlarıma alarak.

"Neden cevap vermiyorsun?" dedim, bir elimle gözyaşlarımı silerek. "Hadi, lütfen kalk!" dedim onu kaldırmaya çalışarak. Ama beni durduran ne zaman geldiklerinden bile haberim olmayan Selma teyze, Hikmet komutan ve diğer askerlerin dolan gözleri oldu.

"Ne bakıyorsunuz?!" diye bağırdım aniden. "Yardım etsenize! Kaldıralım onu, sonra kendisi yürümeye başlayacak zaten." dedim yeniden Işık'ı kaldırmaya çalışarak. Ben delirmiştim... Ne yaptığımı bilmiyordum...

Güçsüz bedenimle tek başıma onu ayağa kaldıramayınca omzumda bir el hissettim.

"Gece..." diyen Hikmet komutandı. "O öldü. " dedi yutkunarak. Sanki bunu bilmiyormuşcasına yeniden şoka girdim. Acı kelimesinin hafif kaldığı o duyguyu yeniden hissettim...

"Hayır! Hayır! Hayır!" diyerek ellerime bulaşmış kanı üzerime silmeye başladım.

"Siz bana inanmıyorsunuz. O ölmedi diyorum." dedim yeniden Işık'ı kaldırmaya çalışarak. Onlar ise kollarımdan tutarak bana engel olmaya çalışıyordular. Ben ise durmadan bağırmaya başladım.

"Bırakın beni! Bırakın! İnanmıyorsunuz! Ölmedi! Ölemez! Ölemez ki!" dedim dakikalardır dinmiş gözyaşlarım yeniden akmaya başlayınca.

"Gece!" diye bağırma sesi geldiğinde beni durdurmaya çalışanlardan birinin de Onur olduğunu gördüm. Saniyelerdir Işıktan ayırmadığım gözlerim sakince Onur'un siyah gözlerini buldu. Bana sadece acı dolu bakışlarla baktı.

"Öldü. " dedi dudaklarının arasından kısık sesle. Yeniden delirerek bağırmaya başladım.

"Hayır! Hayır! Hayır!" dediğimde iki eliyle de beni tutup tekrar bağırdı.

"Gece, Işık öldü!" dedi gözlerimin tam içine bakarak.

"Hayır." dedim kısık sesle bende ona bakarken.

"Evet." dedi ve ben dakikalardır olmayan kendime geri döndüm... Tuttuğum hıçkırıklarım, gözyaşlarım serbest kaldı... İçimde kopan o fırtınayı bağırarak, hıçkırıklara boğulup ağlayarak dışarı çıkarmaya başladım. Yere düşen bedenime kafamı göğsüne koyan Onur eşlik etti.

"Hayır..." dedim sonkez. Yeniden delirip ayağa kalkmaya çalıştım ve beni tutan Onur'un göğsünü yumruklamaya başladım.

"Siz yaptınız! Sizin yüzünüzden öldü!..." Bana inanmadılar! Tüm bunları bana onlar yaşattılar! Eğer bana inansaydılar, şimdi burada olmayacaktım ve Işık da ölmeyecekti!

SINIRWhere stories live. Discover now