Bölüm 15: Voleybol

1.2K 60 32
                                    

Voleybol maçı başladığında önümde İnci olduğu için çok rahattım. Çünkü o çoğu sporda başarılıydı. Ben de yemek yemekte, çünkü benim mottoma göre yemek yemekte bir spordur ve herkes başarılı olamaz.

Ama ilerleyen dakikalar sonunda yer değiştirince suriyeli gibi ortada kaldığımı hissettim. Boyumdan dolayı beni en öne almışlardı ve tam karşımda Hande duruyordu.

Onu dövmemek için kendimi zor tutuyordum. Hatta geç bile kalmıştım.

İte it gibi davranmazsanız ikinci gün kendini Ferrari zannediyor arkadaşlar.

Ama artık kararımı vermiştim. İntikam sırası bana geçmişti ve ben bu aptala ne yapacağımı çok iyi biliyordum.

Maçın devamında topun benim yüzüme doğru geldiğini görünce artık herşey için çok geçti. Şimdiden ergenlik yıllarımda facebookta yaptıklarım için tüm insanoğlundan özür dilerim.

Topa vuramayacağımı bildiğim için saçma sapan hareketler yapmak yerine, ki bu saçma sapan hareketlerden kastım voleybolda olan haraketler, ölümü bekledim. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Fakat topun hala yüzüme yapışmadığını farkedince yavaş yavaş tekrar açtım.

Yanımda Demir gülüyordu. Ona baktığımı farkedince kulağıma doğru eğildi ve konuşmaya başladı.

"Bana hayatını borçlusun."

Gülmeye başladım ve tam teşekkür edecekken, Demirin kafasına top geldi.

Kimin attığını görmek için önüme döndüğümde, Poyraz kaşlarını kaldırmış sırıtarak bakıyordu. Kuruyan dudaklarını ıslatıp bize yaklaştı. "Flörtleşmeniz bittiyse oyuna geri dönelim diyorum."

Ona ters bir bakış attım ve yerdeki topu alıp arkamda duran İnci'ye verdim. Demire de nasıl olduğunu sordum ve iyi olduğunu söyleyince maça kaldığı yerden devam ettik.

İnci ellerini, insanlar hani tokalaşırken ellerini yana yatırır ya! Heh işte sağ elini öyle yaptı ve servis attı. Böylelikle oyuna kaldığımız yerden devam ettik.

------------

Top Ömere gelince Yağıza pas attı. Ben de küçük bir kız çocuğu gibi onları merakla izliyordum. Aslında maç başladığından beri izlemekten başka birşey yapmamıştım. Benim yapabildiğim şeyler sınırlıydı ve bu sınırların arasında kesinlikle spor yoktu.

Çok güzel gitar eşliğinde şarkı söylerdim. Babaannemden öğrendiğim tarifler ile yemek yapar ve yemek yerdim. Mekan, zaman farketmez her yerde uyuyabilirdim. Ve çevremde ki insanları çok güzel gıcık ederdim!

Ne kadar başarılı bir kızmışım da haberim yok.

Maçın ilk setini biz almıştık ve ikinci sette bir sayı daha alırsak biz kazanıyorduk. Yağızın karşıya attığı top üzerine Hande topu alıp güzel bir marşet gönderdi. Bende derin bir nefes alıp gelen topa zıpladım ve maç boyunca izlediğim hareketlerden topa sert bir geçirme yaptım.

HANDE İS END GAME!

-----------
Olayları anlatacak olursam Handenin dayanamadığım o dolgulu yüzüne, topu tüm gücümle geçirmiştim ve burun kemiğinin kırılması üzerine revire gelmiştik.

Düşman Okullar TatildeWhere stories live. Discover now