Bölüm 6: Poyrazla 1 gün

1.5K 103 37
                                    

Keyifli okumalaar <3

"Allah kahretsin sanki çok az derdim varmış gibi iki dakika güleyim diye girdiğim uygulamada iyice dert keder sahibi oldum." dedim kendi kendime elimdeki telefondan önüme çıkan videoyu izlerken. Kalbimi basan ağırlık hissi yükselen melodiden dolayıydı.

"Şu yaptıkları mixe bak, klarnet bana bana girdi her saniyesinde resmen. Ben bunu yapsam elim titrerdi, kimin ne acısına sebep olurum diye vicdan azabından gecelerce uyuyamazdım. Yazık bana şu an, bunları hiç hak etmedim gerçekten."

Fırtınadayım ve Belki mixini dinlerken öylece daldım gittim. Böyle takardım kulaklarımı, hayatımın kayıp gidişini izlerken ağlaya ağlaya dinlerdim o seviyedeydi adeta. Zaten bu mixi yapan kişinin de başka bir amacı olduğunu sanmıyordum. Şarkı suç aleti sayılıp yayından falan kaldırılmalıydı bence. Naçizane bir fikirdi yani. Nereye başvurabilirdik bunun için?

Ben öylece endesklenmiş şekilde çalan şarkıyla çocukluğumda alınmayan oyuncağın bile derdini yaşarken, birden ellerimin arasından kayıp giden telefonla bocalasam da kafamı yukarı kaldırarak telefonu elimden alan İnci'ye baktım. Ellerinin arasında ki telefonu gelişi güzel şekilde arkasında ki yatağa attı.

Çok rahat, çok profesyonel.

"Dakikalardır çıkalım artık diye şurada seferber ettim kendimi kafanı kaldırıp bir kere göz atmadın. Bence bana yazık şuan kuzen..."

Tiktok kapatılmalıydı. Üç dakika bakayım diye girip otuz üç dakikadır aralıksız izliyor olmam konusunda İnci'nin yaptığı isyan da bayağı mantıklı gelmişti.

"Ay, bıraktım tamam hadi çıkalım."

İnci ile sabah erkenden kalkıp hazırlanmış ve benim sonunda telefonu bırakmış olmamdan sonra kulübeden çıkmıştık. Çünkü bugün tüm gün Poyrazın dediği herşeyi yapacaktım. Kulübeden çıktığımda saat tam 06.00'dı. Bu saatte ayakta olcak kadar ne günah işlemiştim?

Hızlı hızlı onun kulübesine yürümeye başladım. Paşamızın babası kampın sahibi olunca kendisine ait kulübesi vardı ve aynı şekilde Onurun da öyle.

Kulübenin kapısını çaldığımda beş dakika boyunca açan olmadı bende vazgeçip arkamı döndüğüm an bişeye çarptım ve yere çakıldım.

"Burnum!"

Kahkaha sesiyle kafamı hafif kaldırdım ve Poyrazla karşılaştım.

"Beyin fakiri misin kızım sen?"

İte it gibi davranmazsanız ikinci gün kendisini Ferrari zannediyor arkadaşlar.

Ayağa yavaşça kalkıp burnumu tuttum ve tip tip bakmaya başladım. "Tavsiye ver istiyorsan."

"Bugünlük her isteğimi yapacaksın biliyorsun değil mi?"

Kaşlarımı çatıp ondan bi adım uzaklaştım.

"Hayır yani anlamıyorum neden ben? Git Ömeri seç, Yağızı seç veya İnciyi seç. Bende ki bu şans Çin malı herhalde. "

Gözlerini devirdi ve kolumdan tutup beni yürütmeye başladı.

"Kendim yürüyebilirim. Bırak kolumu." Dediğimde kolumu bıraktı ve önden hızlı hızlı yürümeye başladı. Bende ona yetişmek için koşmaya başladım. Tam kolundan tutup yavaş yürümesini söyleyecekken ne oldu tahmin edin bakalım.

Düşman Okullar TatildeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin