Bölüm 19: Paintball

1.1K 53 17
                                    

Yıldıza basmayı unutmayalımm keyifli okumalaarr <3
Sınır: 50 Vote-30 yorum

Oyun başlayalı yaklaşık beş dakika olmuştu, bir ağacın dibine kurulmuş pusuda bekliyordum. Ama ne gelen vardı ne giden, canım iyice sıkılmıştı. Ağaca çıkıp etrafı gözetlemeye karar verdim ve silahı kenara bırakıp ağaca doğru tırmandım.

"Nereye gidiyorsun sarı kafa?"

Ağaca çıktığım gibi arkamı döndüğümde, Poyraz kaşlarını kaldırarak silahını bana doğru tutmuştu. Bakışlarımı ondan kaçırıp soğuk davranmaya çalıştım. Sonuçta araya mesafe koymalıydım yoksa bu işin sonu hiç iyiye gitmiyordu. Duygularımı ona belli etmeden kendim bir şekilde, bitirmem gerekiyordu. Ağaçtan dikkatlice atlayıp yanına yaklaştım.

"Kafama sıkma!"

"Kafanı gösterme o zaman!"

Elimdeki silahımı göğsüme bastırıp sindiğim ağacın gövdesine sırtımı iyice yasladım ve dizlerimi kendime iyice çekip yukarı baktım. Bu ne işe yarayacaktı bilmiyordum ama psikolojik olarak iyi hissettirmişti.

Sesime azıcık bir ağlama senfonisi katarken belki halime acır diye düşünüyordum. "Ne olur izin ver de yer değişeyim amazon ormanındayız sanki oradan oraya geçiyorsun. Ben kaldım bu köşede hareket bile edemiyorum, lütfen ya."

Bana cevabı kafamın üzerinden sıyıran bir mermisiyle vermişti. "Pes et güzelim." Dedikten sonra tekrar bir mermi. Hızlıca bir ağacın arkasına saklandım.Cephede mühimmatsız kalan asker gibiydim şu an, kağıttan uçak atsa onu da mermi sancaktım.

"Ya da gurur yapmaya devam edip kendi çabanla çıkmaya çalış, tek atışla bitireyim işini."

Şimdi sıksam herhangi bir merminin isabet etme olasılığı kaçtı?

"Şeyda, Şeyda..." Dedikten sonra karizmatik bir şekilde güldü. Mimiğini görmedim ama tınısını duymak bile saniyede 500 atışa ulaştırdı sağ olsun kalbimi. Bana tek bir saniye verse beyefendi, derdim. Siz bu savaşa topsuz tüfeksiz bile girseniz tek gülüşünüze biz hükmen mağlup sayılırmışız zaten.

Can havliyle koşarak bir ağaç daha uzaklaştım. Gören de Çanakkale'de düşmana geçit vermiyorum sanırdı.

Fıtrat değişir sanma kan yine o kandır.

Bu oluşan sessizlikte birden müzik sesi yükseldiğinde oturup şarkı dinlemediğini ama sosyal medya hesaplarından birisine girip video izlemeye başladığını fark ettim. Şaşkınlıkla " Poyraz!" Diye tabiri caizse böğürmem bu yüzdendi. "Ne yapıyorsun,ya? Ben burada dakikalardır aynı pozisyonda kilit kalmaktan L5'ten fıtık sinyali almaya başladım sen ne yapıyorsun acaba şu an?"

Ayaklandığını duydum sanki CS oynuyorduk, tüm takım arkadaşlarım ölmüştü de tek ben kalmıştım. Öyle bir gerginlik vardı bünyede.

Yok, bu iş böyle olmayacaktı. Yeri gelince mızıkçılık yapacak, yeri gelince yalan söyleyecek, yeri gelince milleti dolandıracaktınız. Ve ben hayatımda o yerin bu kadar net geldiğini ilk kez hissediyordum inanın.

Kurdum, oturttum ve oynadım. Hepsi üç saniye sürmüştü. Kendisi kaybederdi. En azından bana yardım etse %50 kazanma şansı bile olabilirdi ama şimdi kendi elleriyle çok güzel sıfıra indirmişti o ihtimali de.

"Tamam be!" diye bağırdım rolümün gerektirdiği senaryoya uyarak. Silahımı bırakıp yana doğru ittirince silah yerde sürüklenerek ağaçlarından arasından, Poyrazın yanında durdu. Sessizdi, ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Sadece kafamdaki kadar safoloz olmasını umuyordum şu an. "Al, oyun da senin olsun silahın da. Şerefimle gidiyorum ben."

Düşman Okullar TatildeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin