Ne olursa olsun, bu böyle...

En başından başla
                                    

Menejerin odasının kapısının elceğini tuttum. Kalbim kontrolümden çıkmış gibi hissediyordum. Göreceğim manzarayı az çok tahmin etmeme rağmen genede olacaklardan korkuyordum.

Ama biraz sonra birden bire içeriden önce düşme sesi sonrada bir çığlık duyunca hemen içeriye daldım.

◄☼♪♪♪♪♫♫♫☼►

Leo'nun gözünden:

Başım ağrıyordu. Sanki biri başıma Voodoo Doll müzik  çekimimizde kullandığımız kuru kafalı sopa ile defalarca vurmuş gibi hissediyordum.

Başım o kadar çok ağrıyordu ki, bu bir an çocuklar acaba biz içerken ben oyunu kaybettiğim zaman gerçekten bana o sopa ile vurmuş olabilirler mi diye düşünmedim desem yalan olur. Bu onlardan beklenebilecek bir hareket. Bazen o kadar çılgın davranıyorlar ki hala her an ne olacağını bilmeden onlarla geziyorum. Hem benden korktukları için bana bunu yapmazlar gibi kibirli bir düşüncem kesinlikle yok ancak genede onların bunu yapmamalarını sağlayacak iki neden biliyorum; birincisi, eğer bana zarar verirlerse şirket bunu onların yanına kesinlikle bırakmaz. İkincisi ise şirket bu durumu öğrenip onları cezalandırmadan önce ben ayıldığımda onların canına okurum. -_- Gözümü azıcık açmayı başardığımda karanlık odada yanımda uyuyan Ken'i gördüm. Etraf çok hızlı bir şekilde dönüyordu ve Ken tam dibimde bana sarılmış uyuyordu.

Ken'i severim ama bu birinin bana dokunmasından nefret ettiğim gerçeğini kesinlikle değiştirmiyor.

Bu yüzden olabildiğince hızlı ve kesin bir şekilde onu öteki tarafa ittigimde zaten N'e sarılmış olan Hong Bin'le birlikte oda N'e sarıldı. Bende sürünerek kaç gündür başımı dinleyip huzura erdiğim, her gece uyumadan önce umarım menejerimiz yarında gelmez diye dua ettiğim menejerimizin odasına uyumaya gitmeye çalıştım. Ama bu gerçekten çok zordu. Başım çok kötü dönüyordu ve gözümü açtığımda sanki baş dönmemin şiddeti artıyordu. Bu yüzden gözlerimi sımsıkı kapattım ve gözüm kapalı halde gideceğim yola odaklandım. Ancak baş dönmem yüzünden ayaktada duramıyordum. Bu yüzden resmen sürünür bir şekilde kendimi odama(!) attım ve kapıyı kapatıp yatağa girdim. Yatak her nedense normalden sıcaktı ve daha farklı kokuyordu. Ama bu hoş koku ve sıcaklık sarhoş bedenime kesinlikle iyi geliyordu. Bu yüzden gözümü bile açmadan (ki zaten artık bunu yapmayı deneyecek gücüm bile kalmamıştı) tekrar kendimi uykuya teslim ettim.

Sadece bir süre sonra yatağımda daha uygun bir pozisyona geçmek için kıpırdadığımda bana yumuşak bir şey değdi. Muhtemelen bu Hyuk'un adımı verdiği için beni sinirlendiren yastığı Leo'ydu. Yumuşacık ve güzel kokulu olduğu için ona sarıldım. Garip hissettirmişti ama kötü degildi. Yarın oyuncağını Hyuk'a geri verebilirdim. Şimdi gerçekten uyumaya ihtiyacım vardı. Bu yüzden bir geceliğine Hyuk'un yastığını ödünç aldım...

(Hyuk'un yastığı: Okuldan öğretmeninin hediye ettiği tavşan suratlı, siyah beyaz şeritler halinde desenleri olan, kolları ve bacakları olan bi' yastık. )

◄☼♪♪♪♪♫♫♫☼►

Yoo Jung'un gözünden:

İlk başta yatağımda dönüp durdum. Odaya girer girmez kapıyı kilitlemiş ve üzerimdekiler kurtulmuştum. Sadece bir kaç saat kullanmış olmama rağmen göğsümü sıkmak için kullandığım bandaj tarafından öldürülüyor gibi hissediyordum. Çıkardığımda  sıktığım yerlerde kırmızı kırmızı izler olduğunu farkettiğimde hafif bir acı hissettim. Sanırım bedenim bu işkenceden hiçte hoşlanmamıştı. Zaten hoşlansa saçma olurdu. O yüzden bu acıya takılmamaya karar verip sadece üzerime yeni aldığımız simsiyah bol pijamalarımı giydim. Siyah zaten neredeyse yok olan göğüslerimi dahada görünmez yapıyordu. Ayrıca südyen kullanmadığım için hepten yokmuş gibi gözüküyorlardı.

Who? of VIXXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin