✧ 3.4 ✧

287 33 64
                                    

Üşüyordum. Daha önce hiç bu kadar üşüdüğümü hatırlamıyordum. Sanki her şeyimi kaybetmiştim ve geriye dönmenin hiçbir yolu kalmamıştı. Son zamanlar onunla ilgilenememiștim bile.

Ona son kez sarılmıştım ancak çok soğuktu. Benden çok daha soğuk. Islanmış ve giydiği kazağın sıyrılmış omuzları, morarmış tenini ortaya çıkarıyordu. Bu mor bile değildi. Yüzü tamamen solmuştu. Hiçbir renk veya canlılık belirtisi yoktu. Yine de her şey düzelebilirdi öyle değil mi?

Dokunmaya çekindiğim, soğuk teniyle temas etmek istemesem de sımsıkı tuttuğum omuzları ve onu dakikalarca sarsmam, ama hiçbir yaşam belirtisi göstermiyor olması beni korkutuyordu.

Sorun yoktu, her şey düzelebilirdi. Önce boynunu sımsıkı saran halatı çıkarabilirdim. Bir süre bütün gücümü kullanarak düğüm olmuş halatı çözmeye çalışmıştım ancak işe yaramıyordu. Öyle sıkılașmıștı ki, onu bu kalın halattan kurtarmamın imkanı yoktu. Ve artık gözlerimin bile hiçbir faydası olmuyordu.

Gittikçe görme açımı kısıtlayan göz yaşlarımı elimin tersiyle silmiş ve tekrar teyzemin boynunu sıkan halata yönelmiştim. Her şey düzelecekti. O iyi olacaktı. Annem de böyle hiçbir şey söylemeden gitmişti. Çevremdeki herkes böyle mi yapacaktı cidden? Geride kalanları çaresiz bırakmak onlar için bir çözüm yolu muydu?

Ama aynı şey teyzeme olmayacaktı. O geri dönmeliydi. Israrla omuzlarımdan düşen elbisenin kollarını giyerken, tekrar halata odaklanıyordum. Ama işe yaramıyordu. Ve yavaş yavaş pes etmeye başlıyorum. Artık pes etmem gerektiğini anlamamı sağlayan şey ise, solmuş dudaklarıydı. Tırnakları bile bembeyaz olmuştu.

Ama sorun yok, soğuktan böyle olmuştu belki de. Hem halat bir yere bağlı bile değildi. Sadece bayılmıştı ve birazdan uyanacaktı öyle değil mi? Birazdan uyanacaktı. Ellerim teyzemin yanaklarını bulduğunda, çaresiz bir şekilde ben de yanına oturmuştum. Hayatımda ailem olarak gördüğüm tek kişi de gitmişti. Hem de en acı verici bir şekilde. Onlar farkında değildi ancak yine geriye kalan ben olmuştum. Teyzem de saçlarını kesmiş ve sadece gitmek istemişti. Bir zamanlar annemde olduğu gibi. Ve en sonunda ben, ikisini de kaybetmiştim.

Ona son kez bu haldeyken sarılmak istemezdim. Ancak elimden gelen başka bir şey yoktu. Yine boynundaki halatı çözmeye çalışıyor ve yine pes ediyordum. Hiçbir şekilde işe yaramıyordu.

Şimdi de kendimi evden dışarı atmıştım ve çaresiz bir şekilde yürüyordum. Ölümden nefret ediyordum. Annem öldüğünde, teyzemle yaşamaya başlamıștım. Beni o büyütmüș sayılırdı. Ancak onun da beni bu halde bırakıp gitmesini kendine yediremiyordum. Onunla beraber kaldığımız ilk zamanlar, ona neden böyle olduğunu sormamıştım bile.

Bildiğim tek şey, annemin ve onun çok eskiden beri şiddet gördükleriydi. Belki de annemin de böyle hareketleri vardı, bilmiyordum. Yüzünü bile net hatırlayamıyordum artık.

Üzerime yağan kar üşümeme sebep olurken, birden ayağımın kaymasıyla yere düşmüştüm. Soğuktan titreyen parmaklarım ve çıplak dizlerim yerle buluşmuştu. Bütün bedenim titriyordu adeta. Her şey mahvolmuştu ve etrafta bana yardım edecek hiç kimse yoktu. En sonunda kendimi karın üzerine bırakmış ve kollarımı dizlerime sarmıștım. Teyzemin o solgun yüzü aklımdan gitmiyordu.

"Yuqi!"

Bir şeyler duyuyordum ama hiçbir harekette bulunamamıştım. Ya soğuktan bedenim kaskatı kesilmişti ve hareket edemiyordum, ya da tıpkı orada hayata dönmesini beklediğim teyzemden vazgeçtiğim gibi kendimden de vazgeçmiştim.

Tıpkı insanların benden vazgeçerek sadece gitmeyi düşündükleri gibi. Gitmek ne kolaydı öyle, geriye kalan tek şey ise hatıralar oluyordu.

Çok geçmeden önümde eğilerek üzerime ceketini örten Lucas'la başımı kaldırmıştım. Hiçbir şey söylemiyor ve sırtımı sıvazlayarak gözlerime bakıyordu.

"Halatı çözemedim."

Titreyen sesim kesildiğinde gözlerim hızla dolmaya başlamıştı.

"Yuqi, hadi gidelim."

Lucas omuzlarımdan tutup beni kaldırmaya çalışmıştı ama kafamı daha çok dizlerime gömmüștüm.

"Annem de böyle yapmıştı. Saçlarını kesmiş ve sessiz bir ölümü tercih etmişti."

"Yuqi bu şekilde düşünme lütfen, kendine zarar veriyorsun. Gidelim hadi."

"Annemde de böyle olmuştu ve ben yine hiçbir şeyi değiştirememiștim Lucas. Yıllar sonra yine soğuk bir bedene sarıldım, ve yine çok geç kaldım."

En sonunda Lucas ayağa kalkarak bir kolunu dizlerimin altına yerleştirmiş, diğerini de sırtıma sarmıştı ve beni yerden kaldırmıştı. Ben ise üşümüş yanaklarımın temas ettiği o sıcak tenine başımı gömmüş ve hiçbir şey söylemeden gözlerimi kapatmıştım.

Beni saran bu sıcak bedene rağmen her şey çok soğuktu ve ben tıpkı o günkü gibi üşüyordum, kalbim üşüyordu.

ㅡㅡㅡㅡㅡㅡㅡㅡㅡㅡㅡㅡ

Bu bölüm çok içime sinmedi ama yayımlıyorum..

BEAUTIFUL ✧ LuQiWhere stories live. Discover now