Ö

26 6 0
                                    

Yeni çalışacakları Erdinç bey'in yine balkonuna düzenekleri kurmuşlardı. Hande bu sefer adamın ve eşinin bütün hal tavırlarını inceliyor, her an bir şey yazacakmış gibi elindeki kalemi deftere değdirmiş hazır olda bekliyordu.

Adam ve eşi konuşalı yarım saat olmuştu ama Hande yine tek bir not bile almamıştı. Adam anlatıyor, eşi de arada destek oluyordu hikayeye. Hiçbir ilginç yanı yoktu. Ben olsam ben de böyle yapardım diye düşündüğünden Hande yine konuşma bittiğinde bomboş bir sayfayla bu günü kapattı. Arabaya bindiklerinde herkes yorgundu. Bu sefer Özkan öne geçmişti. Hande arka koltuğun ortasına, soluna Ali sağına da Sena oturmuştu. Bu adam biraz daha kapalı anlatmıştı yaşananları. Bu yüzden Gürkan ve Ali sürekli bunu açıklar mısınız, nasıl tepki vermiştiniz diyip durmuştu.

Hande kendini kötü hissetmeye başlamıştı. Bu proje için yeterli olmadığını düşünüyordu. Gürkan'ı da bundan pişman olacağını hissediyordu. Neredeyse ağlayacak gibi olduğu için başını geriye doğru yasladı. Arabanın içinde yapamazdı bunu. Kendini sakinleştirene kadar gözlerini açmamaya kararlıydı. Başka şeyleri düşünmeye odaklandı. Gürkan ile konuşup çaresine bakardı bir şekilde.

"Hocam müziği kapatsak mı? Hande uyumuş" diyince Ali, Hande bir an gözlerini açmayı düşündü ama müzik sesi kısıldığında buna geç kaldığını düşündü.

Hande arabanın yavaşladığını ve artık geldiklerini fark ettiğinde gözlerini açtı. Neredeyse içi geçiyordu. Biraz daha gözlerini kapalı tutsaydı gerçekten uyuyacaktı.
Ali'yle göz göze gelince gülümsedi Hande. Aslında Gürkan'ın ima ettiği durum olmasaydı Ali ile yakın arkadaş olabilirdi. Hatta sevgili bile. Ama Hande sırf Gürkan imada bulundu diye uzak durmak istiyordu.

"Fena yorulmuşuz değil mi?" Dedi Sena.

"Siz bir de bana sorun. Yaz yaz elim koptu" dedi Ali de.

"Ben ne yapayım. Dakika başı ekrana baktım" dedi Özkan da. "Ama çok güzeldi ya. Tanımadığımız insanların neler yaşadığını öğrendik" dedi Hande'ye bagajdaki çantalardan birisini uzatıp. Hande aldığı çantayı lobiye götürüp, başka çanta almaya bagajın yanına gitti. Yine Özkan'ın uzattığı çantayı alıyordu ki "ben alayım" diyerek araya girdi Ali.

"Bu kadar" dedi Özkan bagajı kapatırken. Hande gözlerini etrafta gezdirip Gürkan'ı bulmaya çalıştı ama göremedi. Özkan'ın "hocam" demesiyle hala aynı yerinde oturduğunu fark etti.

"Taşıdınız mı hepsini?" Diye sorduğunda Gürkan, Hande de biraz ilerledi Özkan'ın arkasından.

"Evet hocam. Toplantı odasında mı buluşalım yine?" Diye sordu.

"Siz çıkın odalara ya. Otelin yemek saatini kaçırdığımız için sipariş vereceğim. Yarın çalışırız, yorulduk hepimiz" Dedi Gürkan telefonu kulağına götürüp. Bir ayağı da dışarıda, her an inmeye hazırdı.

"Tamam hocam haberleşiriz yine gruptan" dedi. "Hadi gel" diyip Hande'nin omzuna dokundu Özkan. Herkes bunun üzerine odalarına dağılmıştı. Hande kendini duşa atıp uzunca bir süre boş boş suyun altında bekledi. Bunu para için yapıyor gibi gözükmek istemiyordu. Eğer bu proje içindeyse kendini kanıtlaması gerekiyordu.

Duştan çıkınca telefondan saate bakmak istemişti ki gruptan gelen mesajları gördü. Herkesi yemek için aşağıya çağırıyorlardı. Tabii beş dakika önce orda olması gerekiyordu ama daha hazır bile değildi. Biraz da inesi yoktu. Kapısı çalınca üzerine baktı kaldı çünkü bornozlaydı. Bu yüzden açıp açmama konusunda kararsız kaldı. Tekrar tıklatılınca kapı gidip kapının arkasına gizlenerek açtı.

Gürkan "gelmiyor musun diye soracaktım ama hazırlanacaksan bekleyebilirim" dedi. Hande'nin saçına doladığı havludan yola çıkarak duş aldığından dolayı geciktiğini düşünmüştü.

"Beklemenize" diyip gözlerini yumdu ve "mm beklemene gerek yok." Dedi Hande.

"Ne zamana hazır olursun çünkü yemeye başladılar" dedi.

"Hemen hazırlanacağım. Kusura bakmayın" dedi Hande.

"Hande senin neyin var?" Diye sordu Gürkan. "Bir sorun mu var?" Diye devam etti ardından.

"Şey, sonra konuşsak" dedi Hande. Kalp atışları hızlanmıştı. Kendini kötü hissediyordu ve bu konuyu bir an önce Gürkan ile konuşmak istiyordu. Gerekirse projeden çıkarmasını bile isteyebilirdi.

"Tamam bekliyorum odada. Önce kapımı çal sonra beraber ineriz" dedi Gürkan.

"Tamam" diyince Hande , Gürkan hemen karşı odaya geçti. Hande elinden geldiğince hızlı bir şekilde saçlarını tarayıp kuruttu. Taytını ve kazağını giyip saçlarını kulaklarının arkasından yarım topuz yaptı. Oda kartını da aldıktan sonra Gürkan'ın kapısını çalmaya gitti.

Elini kaldırdığı an çok da yakından gelen bir ses duydu. "Sinem ayrılık konusunu telefondan açarak saygısızlık etmek istememiştim ama bu kadarı gerçekten fazla yorucu olmaya başladı. Ben gelene kadar konuşmayalım. Ben.. Ben gel... Dinlersen beni.. Sinem her neyse boşver ben gelince bunu yüz yüze konuşalım."

Hande az önce ayrılık kavgasına mı tanık olmuştu öyle?

"Tamam konuşmak istemiyorsan. Hadi kendine iyi bak" dediğini duydu Gürkan'ın. Hande eli havada öylece kalmıştı. Acaba çalsa mı çalmasa mı bilememişti. Sertçe kapı kapanma sesi geldi içerden. Hande onun balkona çıktığını anlamıştı bu kapı sesinden. Bu yüzden kapıyı çalmaktan vaz geçip aşağıya indi. Sadece bugün görevde olan arkadaşları vardı. Diğerlerinin demek ki akşam yemeğine yetiştiği sonucunu çıkardı.

"Ali Gürkan hocanın dürümünü alayım mı ben? Benimkini de alayım" dedi Hande.

"Ne oldu? Neden gelmiyorsunuz?" Diye sordu.

"Projeyle ilgili çalışırken yemeği aradan çıkartmak istedik geç olmadan" dedi Hande. Yalan söylemek onu germişti.

"Tamam da beraber çalışmayacak mıydık?" Diye sordu Ali.

"Ben biraz çuvalladım ve bana yardım edecek" dedi Hande sessizce. Söylediği yalanın ayağına takılmamak için dua etmeye başladı şimdiden.

"Tanam tamam vereyim. Kusura bakma sorgularmış gibi oldu." Derken Ali, dürümleri uzattı. "İstersen ben de yardım ederim" dedi.

"Toparlayamazsam senden de yardım alırım" dedi Hande. Ve aldığı dürümleri masa üzerindeki boş poşete koydu. Neyse ki diğer ikisi telefondan bir şey izliyordu da duymamışlardı Hande ve Ali'yi.

Hande hızlıca yukarıya çıktı. Gürkan'ın kapısını çalıp geri çekildi. Kollarını arkasında birleştirip beklemeye koyuldu.

"Hazır mısın?" Diyip öne doğru çıkmıştı ki Gürkan, "arkadaşlık kontenjanından faydalanıp dışarıya çıkmak istesem" dedi. Gürkan'ın kaşları çatıldı. Anlam vermeye çalışırken "dürümlerimizi aldım. Dışarda yiyelim mi?" Diye sordu Hande. Bu haldeyken ona hiç not alamadığını söylerse daha çok sinirlenir diye düşündü. Biraz sakinleştirmek istiyordu Gürkan'ı.

"Benim pek keyfim yok da yiyip uyumak istiyorum. Başka gün dışarda yiyelim mi? Gerçekten güzel bir fikir aslında ama bunu kabul edemeyeceğim şuan" dedi Gürkan yanağını kaşırken.

"Neden keyfinin olmadığını söylemek ister misin?" Diye sordu Hande tedirginlikle. Duyduğunu söylemeyecekti.

Gürkan kaşları çatık bir halde başını iki yana salladı hayır anlamında.

"Tamam o zaman. Ben odada yerim. Şöyle size de uzatayım. Sana, pardon" Dedi Hande içinden dürümün birisini alıp.

"Tamam, teşekkürler" dedi Gürkan ve aldığı poşet ile geriye çıkıp odaya girdi direk. Hande öylece kalmıştı. Biraz da sinir olmuştu. Yüzüne kapatılmış gibi hissetmişti çünkü. Odasına geçip zorla dürümü bitirmeye çalıştı.

ARDINDAKİ AŞKDonde viven las historias. Descúbrelo ahora