19- sevseydim nasıl olurdu?

244 41 28
                                    

3 Ay Sonra

"Güzelim, kolunu indirirken biraz daha yumuşak davranmalısın. Keskin hareketler yapmamaya çalış." Dedim aynanın karşısından Guleum'a bakarken. Dakikalardır ter içinde dans ediyorduk, bu birkaç aydır yaptığımız gibi.

Her şey tamamıyla iyi gidiyordu, kimse bizimle uğraşmıyordu. Taehyung eskisi kadar içine kapanık değildi, üçümüz vakit geçirebiliyor, gülebiliyorduk. Yine de bunu başarmak, bu noktaya gelmiş olmak her dakikasının rahat geçtiği anlamına gelmiyordu. Taehyung ilk başlarda bana soğuk davranmıştı, uzaklaşmıştı ve ben bunu nasıl eski haline getireceğimi bilmiyordum. Fakat bir süre sonra nasıl olduğunu bilmesem de bunu aşmıştık, güzelce geçinip gidiyorduk. Sonra, tüm kötü olaylar son bulduğunda Guleum'la dans etmeye de başlamıştık. Benim için hala, bazı zamanlar zor oluyordu. Her hareketimde annem geliyordu gözlerimin önüne, annemi özlüyordum.

"Bunu yapamıyorum, bu hareketten sonra kolumu gösterdiğin gibi indiremiyorum ki." Yere oturup aynadaki yansımama baktı. Ben de müziği durdurup yanına oturdum. Her zaman sonuna kadar deneyen bir kızdı, pes etmediğini biliyordum, sadece bazen insanların dinlenmesi gerekirdi. "Önemli değil, hem bugünlük yeter bence. Yarın yeniden deneriz, hm?" Başıyla beni onayladığında ayağı kalkmış ve elimi ona uzatmıştım. Benimkinden küçük eliyle elimi tutup, ayaklandığında kapıya odaklandığını görmüş, refleksle ben de kapı tarafına dönmüştüm. Taehyung'du, elinde kravatıyla. Bu saatte burda olması, kravatının elinde olması, iyi bir sonuç değildi sanırım. Yüzüne baktığımda moralinin de düşük olduğunu görmüştüm.

"Abi," Dediğinde ikimizinde gözleri Guleum'a çevrilmişti. "Niye bu kadar erken geldin?" Evet Taehyung bir süredir bir avukatın yanında asistanlık yapıyordu. Bu işe başladığından beri daha özgüvenli hissettiğini görebilmiştim, kendine daha çok güvenmeye başlamıştı. O kenarda duran, sessiz Taehyung biraz silikleşmişti böylelikle.

"İstifa etmiş olabilirim." Gözleri yerdeydi, gerçekten mutsuz görünüyordu. "Neden?" Diye atlamıştı Guleum, ama Taehyung'un suratındaki ifade cevap vermek istemiyor gibiydi. Uzanmak ve kafasını dinlemek istiyor olmalıydı. O yüzden Guleum'un omuzlarına ellerimi yerleştirirken gülümsemiş ve, "Bence şimdi abin gidip duş alsın ve dinlensin, sonra da konuşabiliriz hem?" Demiştim.

"Tamam o zaman, ben de arkadaşımı arayacaktım, duş alıp onunla konuşayım." Dedi, başımla onayladığımda yerdeki telefonunu alıp odasına gitmişti. Taehyung, onun gitmesiyle derin bir nefes vermiş ve omuzlarını düşürmüştü. Sorunun göründüğü kadar küçük olmadığı belliydi.

"Teşekkürler Jim." Kollarını bana sarıp, başını da omzuma yaslamıştı. "Yani şey, teşekkürler Jimin." Eskisine göre kullanmamaya çalışıyordu, Jim dediğinde umutlanacağımı düşünüyordu belki de bilemiyorum. Ama pek kullanmıyordu bu ifadeyi artık. Benim için sorun olmayışını kabullendiremiyordum, ondan yana tamamen ümitsizliğe kapılmamış olsam bile, kalan umudun küçücük olduğunu hissedebiliyordum. "Biliyorsun, sorun değil." Dediğimde bedenimi saran kolları benden uzaklaşmıştı.

"Şimdi söyleyeceğim şey için sinirlenme, aslında söylemeyecektim ama sır olarak kalmasının bir anlamı yok. Senden bir şey saklamak istemiyorum." Tüm duvarı kaplamış olan aynaya yaslandı, ben de yanına oturdum. "Aslında avukatın yanında çalışmıyordum, Hoseok bir şekilde çalıştığım yerlere ulaşıp beni çalıştırmamaları için ikna ediyor. En sonunda, bir kafede çalışıyordum, şef gelip saçma sapan şeyler zırvaladı, artık bıktım."

Hoseok, gerçekten tüm bunları ne diye yaptığını anlamlandıramıyordum. En başında kaçtıkları için yaptığını biliyordum ama artık bundan fazlasıydı, gerçekten bununla uğraşacak kadar boşlar mıydı, büyük bir şirketin başında olduğunu sanıyordum.

IlungaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin