3- bizden nefret etme.

411 61 33
                                    

"Tamam." dedi, sanki gözlerimden ruhuma bakıyormuş gibi bakarken. Bu cevabı beklemiyordum, en azından bu kadar çabuk. Kendimi sinirlenip tartışma yaratmaya kodlamış gibiydim, verdiği cevap duraksamama sebep olmuştu. Guleum'la birbirimize bakıp durmuştuk.

"Bu dediğim sadece bir kaç dakikalığına kafa dinlemek içindi, kabul etmiyorum." parka ışık veren iki sokak lambasının birinin altında oturmamız, yüzünü daha net görmeme olanak sağlıyordu. Dikkatle Guleum'u izliyordu, Guleum'a baktığımda ise kaş göz yapmayı aniden bitirmişti.

Ne kadar istemesem ve 'vurdumduymaz' gibi olsam bile iki insanın, bu kadarına yardım ettikten sonra parkta kalmasına izin veremezdim. Bu yüzden aklımda tasarladığım planı uygulamaya koymuştum.

Guleum'u biraz Taehyung'dan uzaklaştırmıştım, bu onun gerilmesine sebep olduğunda kesinlikle planımı uygulama kararını vermiştim. Eğer Guleum'u kolundan sürükleye sürükleye evime götüreceğimi, parkta kalmasına asla izin vermeyeceğimi söylersem tanımadığı birine güvenmeyeceğinden peşimizden mutlaka gelecekti. Böylelikle yola gelmiş olacaktı.

Bu yüzden Guleum'u kolundan tutup ilerletmeye başladığımda ona fısıldamıştım, "Sadece ayak uydur, işe yarayacak." dediğimde zorluk çıkarmadan ilerlemeye başlamıştı. Taehyung'un sinirlendiğini görebiliyordum rahatlıkla. Dişlerini sıkmaktan belirgin çenesi daha da belirginleşmişti, çenesi tamamen gerilmişti.

"Ne sikim halt ediyorsun, kardeşime dokunma." dedi, Guleum bir şeyler biliyormuş gibi gözlerini bana diktiğimde ben Taehyung'un dediğini umursamamıştım. Eninde sonunda peşimizden geleceğini düşünüyordum.

Guleum o sırada kolunu benden kurtarmaya çalıştığında rol yaptığını sanmıştım, keşke bana söyleseydi. "Sana kardeşimin üzerinden ellerini çekmeni söyledim." sesi boş parkta yankılandığında korktuğumu hissetmiştim. Fakat geri dönmeye de niyetim yok gibiydi. Bunun bedelini suratımın ortasına yediğim bir yumrukla ödedikten sonra hayatımda böyle bir şeyle karşılaşmadığımdan yarı baygındım ve beni mecburen evime götürmüş, patlamış dudağıma pansuman yapmak zorunda kalmışlardı.

Bir nevi hedefime ulaşmıştım, ehehe.

Guleum pamuğu dudağıma değdirirken özürler dileyip duruyordu, özür dilemesi gerekenin kim olduğundan pek emin değildim. Taehyung sinirle evden hava almak amacıyla çıktığında Guleum pamuğu kenara bırakıp konuşmaya başlamıştı. "Onun adına özür dilemeyeceğim artık, sadece buna dahil olduğun için özür dilerim. Bak bunu anlatmak benim için çok zor, ama anlaman gerekiyor. Bak,onun en yakını gördüğü, her şeyini anlattığı çocuk bana.. bana dokunmaya kalktı. Buna izin vermesem bile abim çok korktu, bu yüzden sen kolumdan tutup götürmeye kalkınca aklına o gelmiş olmalı. Senden onu anlamanı bekleyemem ama bekliyorum işte. Özür dilerim." dedi. Bir şeyleri bana anlatmaktan yorulmuş olmalıydı.

"Bekleyebilirsin, beklemelisin. Onu anlıyorum, hak ettim zaten." dedim. Elim elmacık kemiğimin üzerindeki yaraya gitmiş, oradaki pürüzde gezindiğinde midem bulanmış ve yüzümü buruşturmuştum. Yüzüm yanıyor, midem bulanıyor ve başım ağrıyordu. Kaldıramıyordum ama vaz da geçemezdim, buradan dönemezdim. Dışarıda yağmur yağıyordu ve Taehyung denen aptal dışarıdaydı, çok sürmeden gelmeliydi.

Kapı çaldığında Taehyung'un geldiğini düşünüp rahatlamıştım, bir kaç saat önce tanıdığım birini bu kadar düşünmem aptalcaydı, birine bu kadar güvenmek aptallıktı.

Guleum eski püskü koltuktan kalktığında ağırlık azalmıştı. Koridorda yürüyorken arkasından onu izliyordum, sarı ışık altında saçları açık renk gözüküyordu normalinin aksine. Adımları durup kapının önüne geldiğinde beklemeden kapıyı açmıştı. Kapının ardında duran bedeni göremiyordum. Fakat Guleum'un ani değişimi o kişinin Taehyung olmadığını düşünmeme neden oluyordu.

IlungaWhere stories live. Discover now