17

325 54 28
                                    



Eskitilmiş Yaz- Uyursam Geçer Mi?

Tavsiye ediyorum, güzel şarkı.

"Seninle konuşmak istiyormuş."

Bu cümlenin altında yatan şey her ne ise başıma büyük bir bela olacağı kesindi. Yine de ben, eğer tüm bunlara son verilecekse gitmeye hazırdım. Ne istiyorlarsa yapıp işi bitirebilirdim.

Taehyung böyle düşünmüyor olmalıydı, deliye dönmüştü. "Arayıp kabul ettiğimi söyle." Dedim Taehyung odada turlarken. Üzerimdeki ince örtüyü sıkarken mırıldandığım cümlemle aniden durmuş ve ciddi olup olmadığımı sorgularcasına bana bakmıştı. "Böyle bir şey olmayacak." Dedi yanıma adımlarken. Gözlerinde, görmekten nefret ettiğim o saf sinir vardı, kendini kaybettiği. Kalbimi kırmasını istemiyordum, sinirliyken böyle şeyleri düşünemezdi, dedikleri kulaklarına varmazdı. Karşı çıkarsam olacakları az çok tahmin edebiliyordum, karşı çıkmak zorunaydım. Bugün ya da yarın zaten bu gerçekleşecekti.

"Taehyung, sinirlenme, böyle olduğunda kalbimi kırıyorsun. Lütfen, bunu istemiyorum, lütfen gözlerindeki siniri yok et." Ona bakmadan konuştuktan sonra, tepkisini görebilmek için bakışlarımı gözlerine çıkarmıştım. Çatık kaşları yumuşamış, gözlerinden def ettiği sinirin yerini alan, bilmediğim bir duyguyla bakıyordu bana.

Bunun aşk olduğunu nasıl bilebilirdim ki?

Yanıma oturduğunda, örtüyü sıkan ellerimi kavramış, büyük elleri arasına hapsetmişti. Böyle güzel hissediyordum, Taehyung varken iyiydim. "Jimin, oraya gidemezsin." Dedi sakince, bir şekilde vazgeçirmeye çalışacağını biliyordum. "Taehyung, öyle ya da böyle karşılaşacağız zaten. Bir şey olmayacak, söz veriyorum." Dedim, ikna olması gerekiyordu. Gitmeliydim, hem o da gelebilirdi, yalnız gitmek zorunda değildim.

"Bunu riske atamam, verdiğin sözün bir garantisi yok, bunu adın gibi biliyorsun. Öylesine seni kaybedemem, olmaz." Baş parmağıyla elimin üstünü okşarken konuşmuştu. Evet garantisi yoktu ama biliyordum bir şey olmayacağını. "Beni kaybetmeyeceksin, sen de gelirsin. Eve yaptıklarını gördün, bununla kalmazlar. Bir şekilde halletmeliyiz."

"Yanında geleceğim." Dedi ayaklanırken. "Gitmem gerekiyor, eve bensiz gitme, döneceğim." Saçlarımın arasına bir öpücük kondurup bir anda kaybolmuştu. Bakakalmıştım ardından, dudaklarının hissiyle beraber. Bir şekilde, birbirimize değer verip önemsiyorduk, gelecek zarardan korkuyorduk ama en çok yaralayan da bizlerdik. Çözmek zordu.

"Jungkook," dedi Yoongi benim yanıma otururken. "Guleum'la biraz hava mı alsanız?" Konuşulacak şeyler vardı demek ki, Taehyung'un bana Jim demesi bunun başında bile olabilirdi. Jungkook onu onayladığında Guleum da oturduğu koltuktan kalmıştı, beraber odadan ayrıldıklarında bu sefer Yoongi ile yalnız kalmıştık.

Sandalyeyi biraz düzelttikten sonra derin bir nefes almış ve kırgın bakışlarıyla bakmıştı bana. "Sana Jim dedi, sen ses çıkarmadın, annem söyler bana bunu demedin. Sarıldın ona, benimle konuşmuyordun, bağırıyordun. Ne değişti?" Dedi direkt gözlerini bana dikmişken.

"Bilmiyorum, onun yaptığı hiçbir şeye ses çıkaramıyorum hyung. Beni üzse, kırsa bile sadece sarılmasıyla affediyorum, özür dilediğinde kollarımı ona sarıyorum. Ona farklı davranırken buluyorum kendimi sürekli." Ben onun gibi gözlerimi gözlerine dikememiştim, odada dolandırıyordum gözlerimi. Yapacak bir şeyim yoktu, her şey ortadaydı, ne kadar saklayabilirdim ki?

"Hoşlanıyor musun ondan?" Söylediğiyle gözlerimi ona çıkarmıştım. Ben bunu hiç düşünmemiştim, ihtimal bile vermemiştim. Böyle, aniden yüzüme çarpması sudan çıkmış balık gibi hissettirmişti. "Ne? Saçmalama hyung, ondan hoşlanmıyorum." İtiraz edebildiğim kadar etmeli, kaçabildiğim kadar kaçmalıydım. Bundan böyle bir sürelik hayat felsefem ilan ediyordum bunu.

IlungaWhere stories live. Discover now