9/Hatırla

1.4K 188 83
                                    


"Bir şey demeyecekseniz gidiyorum Bay Jeon" Dolu gözlerle izledi beni. Suratına bakmaya utandım, diyemedim. Anlatamadım kendimi. Lakin onu kendime saklasaydım bir yıldız gibi kayardı ellerimden. Ne yapıp edip ulaştım Bay Joran'a. Biliyorum çünkü en iyi o bakacak küçüğüme. Zaten henüz gelmemiş birine de 'git' diyemezdim.

"Belki 2010 yılında karşılaşırız Bay Jeon." Israrla konuşmaya devam etti. Diyemedim ki, konuşamadım. Sanki dilim tutuldu da büyük bir aşkın yelkenlisini batırdım. Hem fazlaydı bana, 12 yıl göremeyecek miyim onu? Güzel gözlerini tadamayacak mıyım? "Benden bu kadar çabuk sıkılacağınızı bilmiyordum Bay Jeon." Neden bu kadar tepkiliydi ki gitmeye? Uzun zamandır Bay Joran'ı özlediğini söyleyip duruyordu.

Arkada küçüğümün bavuluyla bekleyen Bay Joran'a yan gözle baktım. Onun da gözleri yaşlı, elleri titrekti. Gideceği varsa da gidemezdi artık. Küçüğümü terk edemezdi babası gibi.

"Üşüteceksiniz Bay Park, artık gidelim." Teşekkür eder gibi gülümsedim Bay Joran'a. Bir an önce tedavi olmalıydı. Onu ben iyileştiremezdim, zaten daha yeni yeni adapte oluyordum doktorluk derslerime.

Onun için öğreniyordum bu lanet mesleği. Benim öldürdüğüm insanları yaşatmaya çalışan insanlardan ne vakit nefret ettim karşıma çıktı bu genç adam. Bir hastalık geldi başına, elim ayağım dolandı. Çareyi doktorlarda aradım, bulamazdım da.

"Elveda doktor, umarım bir dahaki karşılaşmamızda ikimizin de gözleri açık olur." Yaptığı imaya karşı kalbim sıkıştı. Onun öldüğünü düşünmek dahi beni derbeder ediyordu. Abuk subuk konuşuyor olması ise bunu tetikleyen en büyük etkendi.

"Sağlığınıza iyi bakın Bay Park." Arkasını dönmüş gidiyorken durdu, omzunun üzerinden bakmaya yeltense de bakmadı. Hiçbir şey demeden devam edip devasa bahçemin içinde kayboldu. Eskimiş demir kapımın kapanma sesiyle gittiğini anladım.

Belki dakikalar belki de daha uzun bir süre boyunca beyaz bahçemin kaybolan çiçeklerini izledim kapımdan. Kıştan nefret ettim, bizi ayıran bu mevsimden midem bulandı.

Bacaklarımın artık kendine faydası yokken dizlerimin üzerine çöküp ağladım.

Hıçkıra hıçkıra...

Ve ben onun gidişiyle hasta oldum.

×××

Kış gitti...

İlkbahar geldi...

İlkbahar gitti...

Yaz geldi...

Yaz gitti...

Sonbahar geldi...

Sonbahar bitmek üzereydi o geldi...

Eskisine nazaran sönük gözleri ve yaşlanmış aklıyla birlikte bir fırtına gibi esip geçti. Değişimine karşı şapka çıkartmak istedim. 1 senede bu kadar değişmeyi nasıl başardı? Üstelik hala daha çocuktu benim küçüğüm.

Artık ne o 20 yaşındaydı ne de ben 24. İkimiz de bir üst leveldeydik. Belki de ona gönderdiğim hediyeyi aldı ya da özledi.

İkincisini tercih ederdim çünkü ben onu 1 yıl boyunca kapımın eşiğinde bekledim. Sepetini alıp piknik yapmak için gelmedi. Çizim de yapamadık, artık kış gelmişken ikimiz de evde tıkılı kalırdık.

Oysa ki ne güzel planlarımız vardı.

Belki de beni çoktan unuttu diye düşünürken kapımın önünde canlı kanlı dururken görüyordum onu. Arkasında da Bay Joran.

"Ben, ben gelmek istedim Bay Jeon." Eskisine nazaran uzamış, ince saçlarını geriye taradı. Kulaklarında lavinia desenli küpeleri, boynunda isminin baş harfini tutan ince bir zincir.

Doctor 'JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin