|| 73 ||

1.6K 128 34
                                    

Snape'in pencereden gittiğini gördüğüm an koşarak Hermione'ye gittim. O da bana doğru geliyordu. Buluştuğumuzda beline sıkıca sarılarak havaya kaldırdım onu. Başını boyum girintime sokmuştu.

"Hermione." diye mırıldandım; ama kalkmadı. Kalkacak gibi de durmuyordu. Biraz eğilerek ayaklarının yere değmesini sağladım. Parmak ucuna yükselerek daha sıkı sarıldı bana.

"Hermione." dedim tekrar. Sarılmayı bıraktı; fakat çok uzaklaşmamıza müsaade etmeden alınlarımızı buluşturdu.

"Ben özür dilerim."

"Deme öyle."

"Korkağın tekiyim."

"Hayır değilsin." Başımı, avuçları arasına aldı. "Sen benim her şeyimsin. Biliyorum, yapabileceğin bir şey yoktu." Gözlerim tam yanında duran koluna kaydı. Ceketiyle kapatmıştı; fakat ben orada olduğunu biliyordum.

Bakışlarımı fark edince iki kolunu da hızla çekti benden. Gözlerim dolarken bu sefer ben onun başını avuçlarım arasına aldım.

"Seni çok seviyorum."

"Asıl ben seni çok seviyorum."

"Üzgünüm, bölüyorum; ama eğer sevgi cümleleriniz bittiyse gitmemiz lazım. Herm?" Başımı yandan bize seslenen Potter'a çevirdim.

"Seni görmek güzel, Draco." Uzattığı eline baktım. Aradan geçen yıllar sonra sanırım bu sefer ellerimiz buluşacaktı.

"Sen hâlâ ölmedin mi, Ha-öhöhm-rry?" dedim öksürüklerim arasında. Hermione bizim bu halimize gülerken yanındaki birkaç kişi de ona eşlik etmişti.

"Bizim şimdi gitmemiz lazım." dedi Hermione, tekrar bana dönerek. Başımla onayladım.

"Draco sen burada Neville ile beraber dur. Yardıma ihtiyacı olabilir." Harry'ye baktım. Ardından Longbottom,a.

"Onun hep yardıma ihtiyacı var." diye mırıldandım. "Tamam. Olur." dedim sonra yüksek sesle. Longbottom ise birkaç adım benden uzaklaşmıştı.

"Dikkatli ol." dedi Hermione beni öpmeden önce. " Sakın ölme."

Amortentia (Dramione Texting)Where stories live. Discover now