|| 68 ||

1.7K 143 38
                                    

İçeri girdiğimde üzerimde gezinen bir sürü gözü hissedebiliyordum; ama sadece biri canımı yakıyordu.

"Draco." dedi Bellatrix ve bana yaklaştı. Şu an büyük ihtimalle göz deviriyor, diye düşündüm.

"Bu o mu?" Yakamdan çekerek beni Harry'ye yaklaştırdı. Bu tabiki de oydu. Odada en az on kişi vardı ve kimse bunun Harry Potter olduğunu anlamamış mıydı? Kimse Hermione'nin bu kadar zeki olduğunu tahmin edemiyor muydu?

Hermione. Kim bilir ne kadar süredir bana yazıyordu. Benden haber alamamasını söylemiyorum bile. Bunların hepsini biliyordum. Önceden de biliyordum; fakat o lanet telefonu buraya getiremeyecek kadar korkaktım.

Tabiki de bu, kendime bir şey olacak değil de ona bir şey olacak korkusuydu.

"Emin olamıyorum." Babamın elini ensemde hissettim. Bir şeyler konuşuyordu; fakat ben aklımı bir türlü toparlayamıyordum.

Onun olduğu tarafa bakma, Draco.

Aslında beni ilk gördüğünde verdiği tepkiyi merak ediyordum. Hayatta olduğum için mutlu mu olmuştu yoksa bunu düşünemeyecek kadar bana sinirli miydi? Bilmem, belki ikisi de.

"Yakından bak." diyerek daha çok yaklaştırdı Bellatrix.

"Ne olmuş ona?" dedim sesimin iğrenmiş gibi çıkmasına dikkat ederek. Bellatrix dikkatini başka bir şeye verince dikkatlice fısıldadım.

"Ne yapacağız?" Aslında bu soru bir şey yapabileceğimden değildi. Dese bile büyük ihtimalle bir şey yapamazdım. Sadece onun tarafında olduğumu bilmesini istiyordum. Biraz da bunu Hermione'ye söylemesini.

Bellatrix birden bağırınca herkes bakışlarını ona çevirdi. Bunu fırsat bilerek gözlerimi Hermione'ye çevirdim.

Gözlerindeki morluklar fark edilmeyecek gibi değildi. Uyumak için yalvaran bir hâli vardı.

Zayıflamıştı. Soluk gözüküyordu. Zorlukla ayakta duruyordu. Weasley'den destek aldığını ise daha sonradan fark etmiştim.

Gözlerimiz buluştuğunda ise... Hiçbir şey olmadı. Bana hiçbir tepki vermedi. Yüzünde mimik dahi oynamadı.

"Seni seviyorum." diye ağzımı oynattım. Bilmesi gerekiyordu. Buna ihtiyacı vardı. Tıpkı benim de olduğu gibi.

Bakışlarını çevirdi. Ben hâlâ korkulu gözlerle ona bakarken o iyice Weasley'ye tutundu. Cidden bana bu kadar kızgın mıydı?

Başımı çevirdiğimde annemle göz göze geldim. Değişik bakıyordu. Ne kadar süredir beni izliyordu?

Birden, Potter ve Weasley'ye doğru gidip onları sürüklemeye başlayınca kaşlarım çatıldı. Neler oluyordu?

"Siz de çıkın!" diye bağırırken Bellatrix, hâlâ Hermione'ye bakıyordu. Babam ve bana dediğini fark etmem uzun sürmüştü.

"Ne?"

"Kız kıza konuşacağız. Çıkın dedim!"

"Hayır!" dedim birden. Hermione korku dolu gözlerini bana diktiğinde sanki ayaklarımdan zincirlenmiştim, kıpırdayamıyordum. Onu ilk defa korkarken görüyordum.

"Ne?"

"B-bize ihtiyacın olabilir."

"Draco, çık." Annemin araya girmesiyle yapabileceğim hiçbir şey olmadığını anladım. Ona ne yapacaklardı?

Tekrar bakışlarımız buluştu. 'Lütfen' diye ağzını oynattı. Üzgünüm yapabileceğim bir şey yok, demek istedim; fakat arkamı dönüp gitmekle yetindim.

Odaya girdiğimde sırtımı kapıya yasladım ve bir sürü öyle kaldım. Ardından sessizlik büyüsünü mırıldandım. Sırtım kaydığında yerde oturur bir pozisyon aldım ve bacaklarımı iyice kendime çekip başımı gömdüm. Duyduğum çığlıklarla beraber kendimi bildim bileli ilk defa hıçkırıklarla ağlamaya başladım.

Amortentia (Dramione Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin