|| 32 ||

2.9K 151 219
                                    

Masada Ginny ile konuşurken gözlerim, mavilerini bana dikmiş her hareketimi dikkatle izleyen Malfoy ile buluştu. Ne demişti en son?

'Ben de seni seviyorum, Hermione.'

İsmimi yazması bile içimdeki solmuş çiçekleri canlandırmaya yetmişti. Gülümsedim.

İlk başta afalladı. Kaşları havaya kalktı, dudakları 'o' şeklini aldı. Neden bu kadar şaşırmıştı ki?

Zorla gülümsemeye çalıştığında yüzü garip bir hâl almıştı. Buna karşılık hafif kıkırdadım. O ise gözleriye yanındaki Theo ve Pansy'yi kontrol ettikten sonra tekrar bana döndü. Ardından da kapıyı işaret etti. Gözlerimle onayladım.

O hızla çıktığında insanların bir şey anlamaması için biraz bekledim. Ardından kalktım.

"Ginny benim kütüphaneye gitmem gerekiyor." diyerek kısa bir açıklama yaptım ve hızla kapıya yöneldim. Bir el kolumdan tuttu.

"Mione nereye gidiyorsun?" Bana masum masum bakan Ron'a gülümsedim ve ona da aynı yalanı söyledim.

"Bazen kütüphaneyi benden daha çok sevdiğini düşünüyorum." Çünkü öyle, Ronald Weasley. Ben kitapları her şeyden daha çok severim.

Gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurdum. Bu ona yetecekti.

Hızla kapıdan çıktığımda etrafıma bakındım. Neredeydi bu çocuk?

Birden sol bileğimi tuttu ve beni arkasında sürüklemeye başladı. İhtiyaç odasına gittiğimizi anlamam biraz uzun sürmüştü.

"Malfoy ne yapıyorsun? Bileğim acıdı."

"Draco." dedi karşıma geçerken. Cidden ona Draco mu dememi istiyordu? "Adım Draco."

"Evet, biliyorum."dedim. "Adın, Draco." Gülümsedi. Bu seferki gerçekti. Gülümsedim.

"Bir şey mi oldu?"

"Evet." Kaşlarımı çattım.

"Ne oldu?" Korkmuştum. Bana doğru yaklaştı ve üzerime eğildi. Kafamı kaldırdım. Gözlerimi kapatmalı mıydım? Beni öper miydi?

"Babamı sikeyim." dedi dudaklarımızı buluşturmadan önce. "Seni seviyorum."

Amortentia (Dramione Texting)Where stories live. Discover now