|| 16 ||

3K 184 172
                                    

Elimdeki tepsiyi düşürmemeye özen göstererek girdim içeri.

"Granger?" diye seslendi yattığı yerden Malfoy. Daha beni görmemiş olmalıydı.

"Benim, Malfoy. Korkma." diyerek önüne dikildim. Beni gördüğü zaman yattığı yerden dikleşmeye çalıştı. Hızla tepsiyi masaya koyup kalkmasını engellemek amacıyla omuzlarından tuttum.

"Dokunma bana!" diyerek bağırdığında hızla geri çekildim.

"Ciddi olamazsın." Arkamı dönmüşken beni bileğimden yakaladı. Gözlerimi bileğindeki eline diktim. Geri çekilmedi.

"Gitme." Gözlerine baktım. Ardından yanaklarına. Beyaz olan teni pembeleşmeye başlamıştı. Yardıma ihtiyacı vardı.

"Kay." dediğimde ikiletmeden sızlanarak kaydı. Yatağa oturdum. Elimi yanaklarına götürdüğümde açılmayan gözleri sonuna kadar açılmıştı. Umursamadım.

"Benim ellerim çok soğuk. Anlayamıyorum." Anlamayan gözlerle baktı bana bu sefer. Yanaklarındaki elimi göğsünün üzerine koydum ve hafiften ona doğru eğildim. Herhangi bir tepki vermesini bekliyordum; fakat o sadece bana bakıyordu. Bunu fırsat bilerek ona daha da çok eğildim. Burunlarımız temas edecek kadar yakın olduğumuzda gözlerini kapattı. Bir süre sadece ona baktım. Ne kadar da güzel kirpikleri vardı!

Dudaklarımı alnına bastırdım. Üstten bunu beklemiyormuş gibi gözlerini açtığını gördüm. Ardından tekrar kapadığını.

"Yanıyorsun." dedim hızla çekildikten sonra.

"Ya." diye bir ses çıkardı. Tekrar tepsiyi elime almadan önce dikleşmesine yardımcı olmak adına ellerimi omuzlarına koydum. O da ellerini koluma koyup destek aldıktan sonra az da olsa dikleşebilmişti.

"Biraz bir şeyler ye." dedim kucağımdaki çorba kasesinden bir kaşık alıp ona uzatırken. Şaşkınlığı geçtikten sonra ağzını açmayı başarabilmişti.

Çorbası bittikten sonra ilacını da vermiştim. İlk başa göre daha iyi görünüyordu. En azından gözleri açılmıştı.

"Bu koku sahiden senin mi?" diye sordu ben yanaklarına sirkeli bezi koyarken.

"Öyle."

"Bunlar çok soğuk." diyerek sızlandı.

"Soğuk olması gerekiyor. Ateşinin düşmesi için." Bezin birini alarak boynuna yerleştirdim. Elimi hemen çekmeyip boynunda biraz oyaladım. Bezin üzerinden parmaklarımla şekiller çizmeye başladım.

"Daha iyi hissediyorum."

"Önemli değil." dedim hâlâ bir şeyler çizerken. Ardından elimi çekip ayağa kalktım. "Şimdi uyuman gerekiyor." dedim.

"Ama uykum yok." Örtüyü üzerine sıkıca örttüm.

"Hayır, var."

"Ya uyuyamazsam?"

"Çocuk gibisin." dedikten sonra yatağa geri oturdum.

"Ne yapıyorsun?"

"Sen uyuyana kadar bekleyeceğim." dedim ve masanın üzerinde duran birkaç kitaptan ilgimi çekeni aldım.

"Sahiden mi?"

"Hı-hı."

Bana çok uzun gelen bir süre sonra gözlerini kapattı. Nefesleri hâlâ düzensizdi. Elimdeki kitabı geri yerine bıraktım ve üzerine doğru eğilerek ona biraz yaklaştım. Göğüslerimiz birbirine değiyordu.

Dayanamayarak ellerimi saçlarına daldırdım. Hayal ettiğimden daha yumuşaktı. Benim kabarık saçlarımın aksine onunkiler dümdüzdü. Gözünün tam üzerine düşüyordu. Nazikçe okşamaya başladım.

"Biliyor musun, daha önce hiç kimse ben uyuyana kadar başımda beklememişti."

Amortentia (Dramione Texting)Where stories live. Discover now