KÖRDÜĞÜM ♥ 18

4.4K 278 82
                                    

ENES

Sahneye çıktığı ilk an kendini rezil edeceğini düşünmüştüm. Bu yüzden onun şarkı söylemesini istememiştim ama beni sağlam bir şekilde yanıltmıştı. Masal'ın sesi, daha önce ondan duymadığım bir tınıdaydı. Profesyonel sayılmazdı ama iyiydi. Bir süre sonra sanki şarkıyı yaşamaya başlamıştı. Bir yandan da bir terslik olduğunu hissettiriyordu. Bana bakıyor ama görmüyor gibiydi. Elleri sürekli boğazı ve kalbi arasında geziyordu. Söz aralarında yutkunmaya çalışması ise dikkatimden kaçmamıştı. Sahne ışıkları beni yanılmıyorsa rengi de gittikçe soluklaşıyor ama farklı bir şekilde de kızarıyordu.

'Bana nefesini ver. Beni gerçeğe dönüştür. Beni hayata döndür.'

Şarkının bu kısmına geldiği an, gözlerimin içine veda edercesine bakması kafamı karıştırdı. Son kelime dudaklarından dökülür dökülmezse elinden mikrofonu düşürdü. Mekânın içini, insanların kulaklarını kapatmasına neden olan gürültülü bir çınlama kapladı ve o ses bitmeden Masal kendini sert bir şekilde yere bıraktı. Başını çarpmasını son anda engellerken "Masal?" diye sayıkladım. İsmin dilimin ucunda kaldı. Sırt üstü yatırdığım ufaklık, hayatı vücudundan akıp gitmiş gibi hareketsizdi. Tüm hareketlerimi ve düşüncelerimi donduran bu görüntü, yüreğimi, göğsümü delip çıkaracakmışçasına kuvvetle çarptırıyordu.

"Ambulans çağırın!"

Aniden kulağımın dibinde beliren, dehşet veren bağırışın sahibi yanımızda diz çöktü. İlk iş olarak yeğenin bileğini kavradı. "Fındık Farem aç gözünü," derken bir yandan da boğazındaki şah damarını bulmaya çalışıyordu. Tansiyonu mu düşmüştü? Tansiyonu düşen biri için fazla baygın kalmamış mıydı?

"Açılın biraz!"

Deniz'in etrafımızda toplanan insanları uzaklaştırmaya çalıştığını duyuyordum. Korkunun zihnimi sarmasına izin vermek, şu anda yapacağım en son şeydi. Çünkü korktuğum bir şeyle savaşmak zordu. Bu yüzden içimde yükselmeye çalışan panik duygusuna odaklanmadan, Masal'ı kendine getirmek için çabaladım.

"Yok! Yok! Bu normal değil! Nabzı çok yavaş."

Gözlerini bana çeviren kıza inanmıyormuş gibi bende ufaklığın nabzını kontrol ettim. Ellerimin titremesini kontrol altında tutmaya çalışsam da bir türlü şah damarındaki atışı hissedememek beni deli ediyordu. "En son bu şekilde olduğunca-" deyip sustu. Başımı aklına hatırlamak istemediği bir anı gelmiş gibi bakan kıza çevirdim. Çatık kaşları altındaki gözlerini benim üzerimden çektikten sonra çaresizce etrafta dolaştırdı. "Korhan!" diye seslendi can havliyle. "Bana Masal'ın bardağını getir. Çabuk!" Neden bardağını istediğini düşünürken aklımdan gelip geçenlerin meydana getirdiği sarsıntı, bedenimi ürpertti. Olamazdı. Olmamalıydı...

"Açılın biraz lütfen. Zaten zor nefes alıyor. Ambulans nerede kaldı?!"

Birileri trafik olduğunu söylüyordu. Gözlerimi dudakları morlaşan ufaklıktan ayırmadan nabzını aramaya devam ettim. Allah kahretsin, titreme işte lanet olasıca el!

"Bu hanımefendiyi, Masal'ın bardağını değiştirmeye çalışırken buldum."

Aniden duyduğum sesle, kimden bahsettiklerini anlamak için omzumun üzerinden arkama doğru baktım. Bütün gece dibimden ayrılmayan kızla göz göze geldik. Bakışlarında öyle bir ifade gördüm ki, aldığım nefese lanet etmek üzereydim. "Fındık!" Lavin panikle ayağa kalkarken kalpli çubuğu kokluyordu. "Fındık kokuyor. Biri buna fındık sürmüş! Ya da fındıklı bir şeyden çıkarıp koymuş ama düpedüz bunda fındık aroması var." Bunu diyeceğini o bakışlardan anlamıştım. Korhan suçluyu sahneye doğru iterken "Sanırım o birinin kim olduğunu biliyoruz," dedi. Fakat asıl suçlunun ben olduğumu kimse bilmiyordu.

VELİAHTLAR 2 - ENSALWhere stories live. Discover now