KÖRDÜĞÜM ♥ 16

4.8K 304 123
                                    

MASAL

Gerçekten cesaret konusunda Halhal ile kimse yarışamazdı, artık bundan emindim. Bizimkilerden gizli, gece dışarı çıktığımız yetmiyormuş gibi onları en çok tanıyanların olduğu sokağa, hem de Cem Baba'ya ait bir jeeple dalmıştık. Burada elini sallasan Demir Kara'yı tanıyan birine çarpma ihtimali, bizim fark edilmeden eğlenebilme ihtimalimizi katlardı. Fakat halam bunu hiç umursamadan bizi aşağı indirmiş, reşit olmamamıza rağmen rock barımsı bir mekâna sokmuş ve en öne yerleştirmişti. Allah aşkına böyle bir mekânda bizim ne işimiz vardı? En son bu tarz bir bara, bir girişimi hatırlıyordum. Bir de çıkışımı...

"Bizi ararken en son bakacakları yer, aslında onlara en yakın olan yerdir."

Tüm bunları yaparkenki felsefesi doğru olabilirdi ama kaçtığımız insan Demir Kara olmasaydı. Diken üstünde etrafa bakınırken birilerinin bizi tanımaması içinde mümkün olduğunca kimseyle göz teması kurmuyordum. Ortamın karanlığı da sağ olsun bana destek oluyordu. Ta ki Lavin Hala'nın bağıra çağıra bir yöne gitmesine kadar...

"Oha! Patron'un burada Bahar."

Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak buna deniyordu işte. Babama duyurmamak için akla karayı seçen halam, şu anda İRON'un aşçısına doğru elini kolunu sallaya sallaya yürüyordu. "Halhal'la tanışıyorlar mı?" Daha sorum dudaklarımdan yeni dökülmüştü ki Halhal, Korhan'ın yanındaki seksi kıza hunharca sarıldı. Ardından da Korhan'a. Ağzımın payını almanın verdiği bozuntuyla Bahar'a baktım. Nutku tutulmuş gibiydi. Odağı halamların olduğu taraftaydı. Yine o ifade vardı gözlerinde. Fakat böyle bakması için o adam biraz yaşlı değil miydi?

Kuzenim bakışlarına karşılık alıyor mu diye başımı halamlara doğru çevirdim. Kalabalığı tarayan Korhan'ın gözleri bizi buldu ama sanki bana değil de Bahar'a bakıyordu. Saniye geçmeden kaşları çatıldı. Ardındansa gördüklerinden hoşlanmamış bir ifadeyle bize doğru yürümeye başladı.

"Buraya geliyor sanırım."

Yakalanmanın verdiği hissiyat, ter olarak bedenimden süzülüyordu. Bahar'dan hala bir ses çıkmazken, ben o yanımıza ulaşana kadar buradan kaçıp gitmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordum. "Tuvalete gidelim mi? Hemen, şimdi, arkamıza bile bakmadan." Nihayet yaşam belirtisi veren kuzenimin teklifini delicesine kabul etmek istesem de "Ama bizi gördü ki yani babama her türlü söyleyecek," demek zorunda kaldım. Bahar'ın hafifçe kaşları dalgalandı. Sanki onun dert ettiği şey bu değildi.

"Sizin burada ne işiniz var?"

Masaya geldiği gibi sitemli bir çıkış yapan adam "Allah aşkına ikinizde reşit değilsiniz. Sizi kim içeri aldı?" diye çemkirdi. Panikten saçmalamamak için susuyordum. Peki ya Bahar, o neden bu kadar sessizdi? "Ve Bahar," diyerek dövmekten beter eden bakışlarını yanımda kızın üzerine çeviren adam bir de avazı çıktığı kadar bağırmıyormuş gibi sesini daha iyi duyurabilmek için üzerine doğru eğildi.

"Bir ayda bir insan hiç mi değişmez ya?!"

Resmen tükürüklerini saça saça azarlıyordu. Babanın kızını azarlaması gibi desem değildi. Abinin kardeşini azarlaması gibi desem o da değildi. Aralarında farklı bir elektrikleri vardı ve ben buna hastanede de şahit olmuştum ama az öncede dediğim gibi bu elektrik, aralarındaki yaş uçurumundan nasıl ulaşıp birbirlerini çarpıyordu anlamıyordum. Aşkta yaş farkının her şey olmadığını savunsam da Bahar'ın benden küçük oluşu ve Korhan'ın Enes'ten büyük oluşu fazlasıyla gözümde büyüyordu. Tabi aralarındaki adı konulmamış yakınlık aşksa...

"Arkadaşlarımıza destek vermeye geldik."

Bahar'ın açıklamasıyla donakalmadan önce "Arkadaşlarımıza mı?" diye sordum. Bahar kafası karışmış gibi bana bakarken "Halam söylemedi mi?" diye sordu. Sorgulayan ifademe engel olamadan "Neyi söylemedi mi?" diyordum ki kelimelerimi büyük bir alkış tufanı yuttu. Ben dahil herkesin ilgisi daha da parlayan sahne ışıklarına çevrildi. Boğucu bir duman sahneden yayılmaya başladı.

VELİAHTLAR 2 - ENSALTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon