I will never forgive you

2K 284 64
                                    




chapter 9

"Bana yaklaşmayın!" Lisa öyle bir bağırmıştı ki, Jennie kızı sakinleştirmeye çalışmaktan vazgeçip ağlamaya başlamıştı. Namjoon ayakta, saç diplerini çekiştirip hıçkırarak ağlayan kız kardeşine elini uzatmış; "Lili, otur lütfen." Diye mırıldanmıştı.

"Siz," sesi kısılıyordu her konuşmasında. Üzüntüsü asla bitmiyor, aklına gelen gerçekle her dakika daha da hiddetleniyordu ağlaması.

"Sizden nefret ediyorum! Jungkook'tan da! Bana yalan söyleyen herkesten!"

"Jungkook seni üzmek istemedi Lisa."

"Üzmek istemedi mi?" Kafasını salladı sinirle gülerken. Burnunu çekmiş, nefes almaya çalışmıştı. "Beni üzmek istedi. Amacı buydu. Böylece ondan nefret edecektim, değil mi? Onu özlemeyecektim, öyle mi?"

"Lalisa, bak-"

"Bunu nasıl kabul ettiniz! Ben ondan ayrılmak istemiyorum! Onsuz nasıl yapacağım!" Nefes alamadığını hissettiğinde korkuyla tutup nefes almaya çalışmıştı. İnanmak istemiyordu, kabullenmek istemiyordu.

"O istedi Lisa. O asker. Vatanı için hayatını göze alır."

"Başka bir yolu olmalı. Kurtulabilir." Kafasını salladı Namjoon. Lisa yavaşça yere çökerken, Namjoon rahatlatırcasına gülümsedi. "Evet, geri dönecek merak etme. Ölmeden geri dönecek, tamam mı?" Jennie yapma der gibi bakmıştı Namjoon'a. Namjoon Jennie'yi takmadan kafasını Lisa'ya çevirmiş, sırtını sıvazlamıştı. "Geri gelecek, merak etme."

"Beni de trene götürün." Jennie araya girmişti aniden. Ağzında biriken nemle yutkunmuş ve kafasını sallamıştı. "Olmaz." Demişti. "Olmaz Lisa, olmaz."

"Beni götürün!"

"Lisa, biraz dinlen tamam mı?" Ayağa kalktı hızla genç kadın. Konuşmak için ağlamayı kesmeyi hedeflememişti ama başaramamıştı. Ağlarken yüzünü buruşturmuş ve göz yaşlarını silme cüretin de de bulunmamıştı.

"Kendimi öldürürüm."

Namjoon korku içinde gülmüş, "Saçmalama." Demişti titrek bir ses tonuyla.

Kız hızlı adımlarla tuvalete doğru ilerlemeye başladığında Jennie korkuyla çığlık atmış Namjoon kızı koşundan kavramıştı.

"Bırak!" Diye çığırdı kız Namjoon'u itip kolunu çekerken. Banyoya koşup kapısını kitlemiş,
kapıya yaslanmıştı.

"Lisa! Lanet olsun! Çık oradan!"

"Lisa, yalvarırım yapma. Lisa..."

Ölüm, hiç bir zaman aklımıza erdiremeyeceğimiz kadar karmaşık bir kavram olmuştu. İnsanlardan uzaklaşmak o kadar korkutucu gelmezdi, evden ayrılmak ve belki de birini yollarca görmeyeceğini bilmek bile o kadar üzmezdi. Lakin ölüm, ölümü düşündüğünde dahi idrak edemezdin. Hayatındaki insanların her daim yanında olamayacağı gerçeğini kabullenmezdi beynin, Lisa da gözlerini aynaya dikerken bunu düşünmüştü. Jungkook'u görmemeye alışmıştı belki de, ama ona bir daha hiç bir şekilde ulaşamayacağı olasılığını düşündükçe nefesi kesiliyordu.

Çekmeceyi açarken de, sadece düşünmüştü.

"Tamam!"

Duyduğu sesle eli hala çekmecedeyken durmuş, dudaklarını birbirine bastırıp yere oturmuştu. "Tamam! Seni de götüreceğim! Çık şurdan güzelim. Yalvarırım."

Sevgilim, diyerek düşlemişti.

Bunu hak ediyor muyduk?

beatiful messWhere stories live. Discover now