do you feel my letters?

2.5K 330 71
                                    



chapter 4

"Hanımefendi, beklemeyin artık."

"Mektuplarımı okuyor mu diye soracaktım." Adam sinirle olduğu yerde durup gözlerini kıza dikmiş, sinirle bir şey söylememişti. Ona üzüldüğü kesindi, böyle bir durumda hiç bir şeyden haberi olmamasına rağmen hala büyük bir umutsuzluğun peşinden koşuyor olmasıydı hüzünlü olan.

"Sizin karınız yok mu? Sevgiliniz? Kızınız?"

Adam cevap vermediğinde yüzünü buruşturdu sinirle. Umutsuzca karşı kaldırıma geçip oradaki betonun üstüne oturdu. Üsse girilmezdi, ziyaretçi bölümü dışında başka hiç bir yere adımlarını atamazlardı. Herkes ziyaretçi olamazdı, her zaman ziyaret edemezlerdi.

Isınmak adına ellerini birbirine sürtüp kafasını sağındaki demire yasladı. Çok üşüyünce tekrar ayağa kalkacak, ve evine geri gidecekti. Diğer gün tekrar gelecek, bekleyecek ve gidecekti.

Gözlerini kapattı.

Mektuplarını okuyor muydu? Okuyor olsa cevap verir olması gerekiyordu. Bu işler böyle olmalıydı, sorduğu sorulara yanıt bulmalıydı.

Aklından tonla şey geçiyordu. Namjoon onu yine azarlayacaktı. Jeon'un yanına gitmesinden hoşlanmıyordu. Abilik yaptığını sanıyordu ama bir şey bildiği yoktu.

Abiler böyle zamanlarda destek olurlardı, niye bu durumdalardı?

Hata yapıyorsun, demişti daha önce. Jeongguk'la çıkmasını istenmişti, onunla tanışmasını sevmemişti. Onunla gezmesini istememişti. Yakınlaşmalarından nefret etmişti, Jeon'a hep kızgındı.

Şu an, kızgın olmaktan öte büyük bir stres vardı içinde. Lalisa'ya karşı büyük bir pişmanlık duyuyordu, daha önce onları durdurmalıydı.

Asla birlikte olmamalıydılar.

Gülümsemişti Lisa gözleri hala kapalıyken. Komikti. Yaşadığı her şey, çok komikti. Jeon'un sıcacık kollarında; düşlerden daha güzel hisler uyandıran uykusunun yerini korkunç, soğuk ve berbat bir kabus almıştı.

Her sorusuna verdiği flörtüz cevaplarıyla Lalisa'yı sinir eder, ufak bir öpücükle gönlünü almaya çalışırdı. Kıkırdamıştı Lisa hatırladıkça. Şimdi de aynısı olsa, ufak bir öpücükten kimse ölmezdi.

"Hanımefendi." Omzuna dokunan elle kendine gelmiş, gözlerini açmıştı.

Bir kaç dakika önceki ağzı bıçak açmayan asker üzgün ve bıkkın bakışlarla ona bakıyor, belkide acıyordu. Anlayamamıştı o bitkinlikle.

"Mektuplarınızı okuyor hanımefendi. Artık evinize gidin lütfen."

beatiful messWhere stories live. Discover now