2.bölüm (Düzenlendi)

14.4K 424 101
                                    

Boya fırçasını bir kez daha bej rengi boya kutusuna batırdım ve duvara sürterek duvarı eski sıkıcı haline döndürmeye bir adım daha attım. Bu duvar cemiyetteki bir çok insanın zihni gibi olmalıydı. Klasik sınırlarının dışına çıkmamış ve açıkçası bana göre boş.

Gerçekten öğle aramı buna harcadığıma inanamıyordum. Derin bir nefes alıp karşımdaki duvara umutsuzlukla baktım. Bir kerede öğle arasında normal öğrenciler gibi yemek yesem ne olurdu sanki?

Estetik anlayışı Kim Kardashian'ın büyük poposundan ibaret olan vasat insanlar.

Bir fırça darbesi daha indirerek aşağıya doğru çektim ve sonra ters yüzüyle yukarı sürdüm.

Duvarın etrafından geçen insanlar sanki bir sirk gösterisi yapıyormuşum gibi beni izliyordu. Gözlerimi devirerek elimden geldiğince onları umursamamaya çalıştım. Tekrardan boya kutusuna fırçamı batırıp kafamı kaldırdığımda Sonat'ı arabasını park edip okula giriş yaptığını gördüm. Dün onun sayesinde eve erken yetişmiş annemin azarından da kurtulmuştum. Bu yüzden ona olan nefretim ve ön yargım az da olsa azalmıştı. Benim dakikalardır ona baktığımı fark etmiş olacak ki su yeşili gözleri benimle buluştu. Elimi varla yok arası kaldırıp hafifçe gülümseyerek ona selam verdiğimde bakışlarını benden alıp selamımı yok sayarak adımlarını hızlandırdı.

Gülümsemem bir cam gibi yüzümde parçalanırken kaşlarımı çatmadan edemedim.

Hayır hayır yanılmıştım Sonat Çağsoy düşündüğümden de daha beter bir insandı. Bu hareketine karşın incinen egom bana normalde asla ama asla yapmayacağım bir şeyi yaptırdı. Elime aldığım boya fırçasını silkeleyerek fırçanın kıllarına yapışan bej rengi boyayı üzerine sıçrattım ve bej boya açık kumral saçlarına , siyah deri ceketine ve okul pantolonuna zerre zerre dağılmasını izledim.

Yüzünde ilk defa kibir harici bir duygusu belirmişti. 'Şaşkınlık' Eh açıkçası ufak bir parça da öfke.

Bir adım geri çekilip kafasını kaldırdı. Boynundaki damarlar hafifçe belirginleşmiş kulakları kırmızılaşmıştı. Ne yalan söyleyeyim yüzündeki o ukala ifadeyi sildiğim için biraz mutlu olmuştum.

Yüzüme sahte bir şaşkın ifade yerleştirdim.

"Ah sakar ben ! Kusura bakma elim kaydı! İyi misin?"

Yüzündeki öfkeyi profesyonel bir şekilde toplayıp yerine kibir kokan her zamanki ifadesini yerleştirdi. Kenarda duran boya tenekesine bir ona göre hafif sayılacak bir tekme savurdu. Savurduğu tekme bütün ayakkabım eteğim ve çorabım yapış yapış bej boya olmasına sebep olurken anlık bir tepkiyle çığlık attım. Yüzüme doğru yaklaştı ve yapmacık bir gülümsemeyle yanağıma sıçrayan boyayı baş parmağıyla sildi.

"Beynin el göz koordinasyonunu yönetemeyecek kadar sıkıntılıysa belki de bu okulda olmamalısın. Senin gibi insanlar için özel kurumlar var."

Dolaylı yoldan benim zihinsel engelli olduğumu itham ediyordu.

Sinirle onu ittirip kendimden uzaklaştırarak boyadan dolayı ağırlaşan ayağımla bahçedeki çeşmeye zar zor eriştim. Ayakkabılarımı suya tutarak boyasını akıtmaya çalışıyordum ki tam o sırada arkamdan kibar ince tanıdık bir ses yükseldi.

"Onun o şekilde çıkmayacağının farkındasındır umarım." Kafamı çevirmeme gerek bile duymadan gelen sesi tanıdım. Baran kendimce başka bir kümede tuttuğum biricik arkadaşım. Okul denen sosyetenin bebek halkası olan kast sistemine uyum sağlayamamış doğal seleksiyondan benimle beraber kalmıştı.

"Hayatım gerçekten berbat!" Dedim ayakkabılarımı kenara fırlatıp çeşmenin yanındaki banka oturdum.

"Hayatının gerçekten berbat olduğunu düşünüyorsan bir de İleri derece Obsessif kompulsif bozukluğu olan bir eşcinsel olduğunu düşün."

ARAMIZDA (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now