11.Bölüm

10.8K 338 56
                                    

Uzun bir süre boyunca sadece çizimlerime baktı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Uzun bir süre boyunca sadece çizimlerime baktı. Derin bir sessizliğin sahip olduğu boşlukta dudaklarının arasında çıkacak iki kelimeye bakıyordum. Hayatımda ilk defa biri defterimi görüyordu bu da beni gerginliğe ve artı olarak meraka itiyordu.
"Bunlar..." deyip duraksadı. "Harika çizimler."diye devam ettirdi.
Titrettiğim bacağımı bırakıp şaşkınlıkla ona baktım.
"Ciddi misin? Dalga geçmiyorsun değil mi?"
Başını hayır anlamında iki yana salladı. "Sadece bir çizim yeteneği değil harika bir hayal gücü de var kaleminde." Sesindeki onay veren o tını kalbimi kelebeklendirmişti.

"Ama bir tanesini hepsinden daha çok beğendim."

Ona yaklaşıp heyecanla "Hangisini?" Diye sordum.
Defterimin son sayfasını açtı ve ukala bir ses tınısıyla "Kendimi, Dorian Gray olarak."

Ah kahretsin! nasıl aklımdan çıkmıştı bir anda onu çizdiğim?
Ona cevap vermedim. Çünkü o an ona verebilecek bir şeyim yoktu.
Keskin gözleri gözlerimi buldu.

"Dorian Gray ile neyimiz benziyor Lidya?"

İsmimi söyleyiş şekli o kadar güzeldi ki beni her şeyi söylemeye ikna edebilirdi.

"Dorian Gray olduğunu anlamandan kitabı okuduğunu varsayıyorum. Dorian Gray, yüksek sınıfa mensup çok yakışıklı genç bir adam ve bu yüzden çevresi tarafından sevilen biri
başta gri bir karakterken yavaşça duyarsızlaşıp acımasızlaşarak kibrinin onu ele geçirmesiyle siyah bir karaktere dönüşüyor. Sen şu an o grilikle savaşıyormuşsun gibi geliyor bana."

O an annesine benim hakkımda söylediklerini ve aynı zamanda panik atak geçirirken veya ağaçtan düştüğümde bana ne kadar yardım ettiği aklıma gelmişti.

Söylediklerim dikkatini epeyce çekmiş olmalıydı. Çünkü beni dinlerken gözleri parlıyordu. İlk defa Sonat'ın kurduğum bir cümleye bu kadar ilgi duyduğunu görmüştüm.
Yüzünü yüzüme yakınlaştırarak aramızdaki mesafeyi milimlere indirdi. Sol eli çenemi buldu ve yavaşça okşadı.

"Beni Dorian Gray'e benzetmiş olman nedense tuhaf bir şekilde hoşuma gitti."

Hafif dalgalı saçları tenimi gıdıklıyor ılık nefesi ise tenimi okşuyordu. Kalbim her an patlamaya hazır sensörlü bir bomba gibiydi ve patlamak için Sonat'ın bir hareketini bekliyordu. İşaret parmağını tenime hafifçe sürterek çenemden aşağı indi ve köprücük kemiğimde durdu.
Ne yapıyordu bu?

"Sonat" dedim titrek bir sesle. Ondan bu kadar etkilenmemeliydim.

"Şşh"
İşaret parmağı tekrar yukarı çıkarak baş parmağıyla dudağımı yavaşça okşadı.
"Seni öpmeme izin verecek misin?" Tüm hücrelerim evet diye bağırırken kenarda hâla aklını yitirmemiş bir ses hayır diye bağırıyordu. Onu dev bir çekiçle ezdim.

Başımla Sonat'a onay verdiğimde parmağının yerini kıvrımlı pürüsüz dudakları aldı ve beni öpmeye başladı ve işte o an kalbim patlayıverdi ve bir sürü minik kelebek vücudumda kanat çırpmaya başladı.

Arkadaşlar burdan sonra +18 gelebilecek bir kaç sahne var. Rahatsızlık duyanlar için ufak bir uyarı

Üzerime daha çok eğilerek beni koltuğa yatırdı. Elleri bacaklarımı okşayarak  yukarıya çıktı. Dudaklarıma ayaklarımı yerden kesecek öpücükler konduruyordu. Alt dudağı üst dudağımı okşadı ve dudakları üst dudağımı yavaşça kıstırarak emdi. Buna karşılık inlediğimde o sesin benden çıktığına inanmak istemedim.
Sonat dudaklarımın üzerinde gülümseyip hafifçe kendini çekti
Mavi yeşil gözleri beni buldu. "İlk öpüştüğün kişi ben miyim?"
Ona şaşkınca baktım. "Bunu nasıl anladın?"

Elini sweatshirtümün içine sokarak sihirli parmakları çıplak belimi okşadı.

"Anlamak çokta zor değil."

Beni öpmek için tekrar eğildiğinde dudaklarıma "Bana karşılık ver" diye fısıldadı melodik bir ses tonuyla.
Ne yapacağımı tam olarak bilmiyordum. Ellerimi ensesine götürdüm ve onu taklit ederek beceriksizce ona karşılık verdim. Dudakları dudaklarımdan kopup boynuma geçerek oraya ıslak öpücükler kondurmaya başladı. Parmak uçlarıma kadar elektrik verilmiş gibiydim. Bana varlığından bile haberdar olmadığım şeyler hissettiriyordu. Kulağındaki ona oldukça yakıştırdığım metal küpeyi baş parmağımla okşadım. Sonat'ın dudakları tekrar  dudaklarımı bulduğunda odada yankılanan telefon müziği onu ittirmeme sebep oldu. O geri çekilirken telefonumu elime aldım arayan annemdi. Kendime çeki düzen vererek telefonu açtım.
"Efendim anne"
"Nasılsın kızım?"
"İyiyim anneciğim sen nasılsın?"
"Ben iyiyim de sen neden nefes nefesesin?" Diye sorduğunda paniklemiştim.
"Şey ben koşuyordum ondan dolayı."
Sonat güldüğünde ona sert bir bakış attım.
"Yanında biri mi var?"
"Hayır tek başımayım anneciğim."

"İlaçlarını alıyorsun değil mi kızım? Oradaki havalar senin için iyi değil şu an aklım sende kalmasın."

"Alıyorum ilaçlarımı anneciğim merak etme sen."

"İyi o zaman zaten haftaya pazar İstanbul geri dönüyorum. O zamana kadar başına dert açmamaya çalış."

"Tamam anneciğim öpüyorum seni kendine iyi bak bay bay!"

"Bay bay kızım." Diyip kapattı.

Kafamı çevirdiğimde Sonat yanımdan gitmişti çoktan.

ARAMIZDA (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now