35.Bölüm

4.6K 201 56
                                    

Merhaba arkadaşlar öncelikle çok ama çok geçmiş olsun ve başımız sağ olsun.
Öyle büyük bir felaket yaşadık ki kalbim paramparça...
Deprem olduğu zaman bende Adana'daydım. Öyle derin bir korku yaşadım ki size bunu kelimelere dökemem. İlk deprem olduğunda sağlam bir şekilde çıkıp yağmur altında evimin sallanışını izlerken beynimin içinde Lidya yankılanıyordu ve ilk defa bir karakterimin hislerine kendimi çok yakın hissettim. Onun enkazda yağmur altında kalışı bekleyişi ve sevdiklerini kaybetmesi bana Lidya'nın yaşadıklarının ağırlığını bir kez daha hatırlattı.
Bunu okuyan depremzedeler varsa umarım daha iyidirler. Yaşadığımız büyük bir felaketti. Hepimize tekrardan geçmiş olsun.

YUH BU GÖRDÜĞÜM KİŞİLER GERÇEK OLAMAZDI!!!

3A geri dönmüş olamazdı değil mi?

Arzu
Arda
Aşkın

Durun hızlıca neden bu kadar şaşırdığımızı kısaca açıklayayım;

Arzu okulun en güzel kızlarından biriydi. Uzun açık kumral saçları kıvrımlı fiziği ve bebeksi yüzüyle etkileyemeyeceği kimse yoktu. Benim için kötü kısmı ise o Sonat'ın en uzun ilişkisiydi. Sekizinci sınıfın yaz tatilinden başlayıp lise ikinin sonuna kadar çıkmışlardı. Dışarıdan harika kusursuz bir ilişkileri varmış görünse de içeride büyük çatlaklar oluşmaya başlamıştı.

Ve o çatlaklar bir yerde tamamen kırılmıştı...

Arzu'nun Sonat'ı Aşkın ile aldatmasıyla...
Ha bu arada bir parantez açayım bu olayın daha da kötü kısmı Aşkın'ın Sonat'ın anne tarafından kuzeni olmasıydı.
Bu olay okulda devasa bir çalkantıya neden olurken Arzu ve erkek kardeşi Arda kayıtlarını Paris'teki bir okula aldırmıştı.
Aşkın'ın ise ne yaptığı hakkında kimsenin hiçbir fikri yoktu.
Ve şimdi buradaydılar.
Üçü beraber...

Doğuş suratını ekşitti.

"Sonat'ı göreniniz oldu mu?"

Başımı iki yana salladım.

Alaycı bir şekilde güldü.
"Senin yüzünden erekte olmuş tazmanya canavarı gibi etrafta dolanıyordu en son.
Bu üç gerizekalının da geri geldiğini öğrenirse artık basketbol topu olarak bizim kafamızı kullanmaya başlar diyeyim."

Kaşlarımı çattım.
"Benim yüzümden değil canım arkadaşın kendi beyinsizlikleri yüzünden bu halde."

Çantamı alıp kamelyadan kalktım. "Ben sınıfa gidiyorum."

Doğuş güldü. " Üçüncü dersliğe mi?"
Ardından Baran bir kahkaha patlatıp "Söylesene o derslikte olanlar okuma yazma biliyor mu yoksa büyük resimli kitaplar mı kullanıyorsunuz?" Diye sordu her zamanki alaycıl tonlamasını ekleyerek.

Bunun üstüne gülüşüp ellerini değdirmeden havada çakıştırırlarken suratımı buruşturdum.
" İkinizinde kıçına öyle sert bir tekme atarım ki buradan ağlayarak aya zıplarsınız."

****

Sınıftan içeri girmemle sınıftaki tuhaf yabancı bakışlarla karşılaşmam bir oldu.
Umursamadan cam kenarındaki sıraya çantamı koyup oturdum ve kimya defterimi çıkardım.

Bir iki dakika sonra kimya hocası girmiş ders başlamıştı.

Dersi dinlemek için sahip olduğum tüm irademi kullanırken birden sınıfın gıcırtılı kapısının açılma sesi geldiğinde tüm dikkatim dağılarak odağını değiştirdi.

Aşkın tüm serinliğini koruyarak içeriye girdiğinde sınıftan fısıltılar yükselmeye başlamıştı .

Ahmet Hoca ona sert bir şekilde bakış atıp "Dersinizi böldüğüm için özür dilerim demeyecek misin?" Diye sordu.
Aşkın güneş gözlüğünü hafifçe kaldırdı ve omuzlarını silkerek
"Özür dilerim." Diye cevap verdi içten olmayan umursamaz sahte bir tavırla.

ARAMIZDA (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin