9.Bölüm

11.3K 359 44
                                    

Sonat Çağsoy❤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonat Çağsoy❤

Lidya Çağsoy❤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lidya Çağsoy❤

Omrafobi: yağmurdan korkma durumu

Dersim bittiğinde yavaş adımlarla okuldan dışarı çıktım.

Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Gri bulutlar etrafı sarıp sarmalamıştı. Aniden çakan şimşek gökyüzünü ortadan ikiye ayırıp bir güneş gibi etrafı aydınlattığında şemsiyeme sıkıca sarıldım.
Yağmurlu havalardan nefret ederdim. Yaşadığım bir travmadan dolayı sahip olfuduğum bir rahatsızlık vardı. 'Ombrafobi.'
O sırada gözümün önüne gelen geçmişten görüntüler o korkunç hissiyatlar kalbimin sıkışmasına ve ellerimin titremesine sebep oldu. Ne kadar nefes alsamda aldığın nefes ciğerlerime yetmiyordu. Bir kaç aydır psikiyatristimin verdiği ilaçları kullanmıyordum. Annemin bıraktığımdan haberi yoktu. Olsaydı beni öldürürdü zaten.

Kulaklarımın çınlaması ve başımın dönmesi dengemi bozdu. Tutunacak bir yer bulamadığım için kaldırıma çöktüm. Elimdeki şemsiye artık yerdeydi. Saçlarım gri kazağım ve siyah eteğim ise yağmurdan sırılsıklam olmuştu.

"Hey iyi misin?"

Duyduğum bu tanıdık kafamı yerden kaldırmama sebep oldu. Sonat beyaz basketbol forması ve üzerine giydiği siyah montla tam karşımda duruyordu.
Yüzünde neredeyse endişeli diyebileceğim bir ifade vardı. Bu tamamen benim yanılsamamda olabilirdi.

"Lidya sana diyorum."
Gözünde zaten yeterince tuhaf biriydim. Bunun travmalarımla daha da derinleştirmek istemiyordum. Kendimi toparlamak için kendime bir iki saniye verdim. Daha sonra derin bir nefes alarak
"İ-iyiyim sadece tansiyonum düştü."
Elini uzattığında tutmayıp arta kalan tüm gücümü toplayarak yerden aldığım destekle ayağa kalktım.

Bana bakarken gözlerindeki gidip gitmeme arasındaki kararsızlığı görebiliyordum.

"İyi görünmüyorsun. Maç kapalı salonda olacak istersen içeri geçip bitmesini bekle daha sonra ben eve bırakırım seni."

"Hayır hayır teşekkürler. İki üç dakikaya  Ali Amca burada olur zaten." Şemsiyemi yerden aldım ve daha fazla konuşmasına izin vermeden koşar adımlarla onun yanından ayrıldım.
Ali Amca gerçekten  de iki üç dakika içinde okulda olmuştu. Ona selam verip hızlıca arabanın arka koltuğuna oturdum.
"Küçük hanım bu haliniz ne böyle sırılsıklam olmuşsunuz."
Gülümsemeye çalıştım."Küçük bir aksaklık oldu."  Neyse ki arabanın kliması açıktı yoksa buz kesecektim. Ali Amca torpidonun gözünden çıkarttığı minik kahverengi battaniyeyi bana uzattı. "Alın küçük hanım belki çok ısıtmaz ama en azından ufak bir iş görür."
Uzattığı battaniyeyi alarak teşekkür ettim.
********
Şeyda Yengem ve Tamer Dayım iki günlük bir iş yemeğine gitmişti. Çalışanlar müştemilatta kalırken ben evde tek başıma kalmıştım. Odam gitgide daralıyor duvarlar üstüme doğru geliyordu. Dışarıda kopan fırtına etimden bir parça koparıyormuş hissi veriyordu. Gürültülü bir şimşek çakınca yorganı kafama kadar çektim. Gözümün önüne gelen cansız beden görüntüleri beni boğuyordu. Nefes alma yetimi kaybetmiş gibiydim.

"Lidya bana bak sakin ol." Üzerimdeki yorgan çekilince çırılçıplak gibi hissetim.
Karşımdaki yabancı silüet  gözlerimi kırpıştırmam ile netleşerek yavaş yavaş Sonat'ın şeklini aldı. Konuşmak istiyordum ama dilim kilitlenmiş gibiydi. Ben nutku tutulmuş gibi ona bakarken elleri kararsız çekingen bir şekilde saçlarımı buldu ve yavaşça okşadı.
"Neyin var? Anlatmak ister misin?" Ona uzun bir süre sadece baktım. Yavaşça kendime gelmeye başlamıştım. Kendimi toparlayabildiğimde sadece "Islanmışsın."  Kelimesi çıktı ağzımdan.

"Yağmura yakalandım. Odama girecekken çığlık attığını duydum başta birinin sana saldırdığını düşündüm."

Ona şaşkınlıkla baktım. "Çığlık mı atıyordum?" Beni başıyla onayladı.
" Ne olduğunu anlatmak ister misin?" Diye aynı soruyu ikinci defa sordu.
Yatağımda kenara geçerek ona boşluk bıraktım. Üzerindeki ceketi çıkararak yanıma oturdu.

" Altı yaşına dair insan ne hatırlar?  Bem bilmiyorum o  yaşımın bana bıraktığı tek bir hatıra var ve onun sonu da güzel bitmiyor.
Eskiden farklı bir hayatım vardı. Farklı bir ailem. Bir annem bir babam bir kız kardeşim...
Evimizdeydik annem çok güzel bir tavuklu makarna hazırlamıştı fakat ben yemek istemiyordum. Çünkü bana patates kızartması yapacağına dair söz vermişti. Patates kızartması yapmadığı  için o yaşımın verdiği şımarıklıkla ağlamıştım.
Babam işten gelip beni boynuna oturmuştu sakinleşmem için. Onun yüzünü hatırlamasam da verdiği o güçlü hissiyatı o güven duygusunu hâla hatırlıyordum.
Annem o an ağlayışıma dayanamadı ve o yağmurda markete gidip patates alacağını söyledi.
Babam ona izin vermedi bu yağmurda gitmesini istemiyordu bu yüzden ona kendisinin gideceğini söyledi.
Beni boynundan indirdi ve şemsiyesini alarak dışarıya çıktı.

O gittikten beş dakika sonra evde büyük bir sarsıntı oldu  sarsıntı artarak  ne var ne yok yıktı.
Annem küçük kardeşim ve benim üzerime kapandı ama üstümüze yıkılan şeylerden sonra annem ve kardeşim hayata tutunamadı." İç çektim gözümden bir damla yaş düştü elimin tersiyle sildim. İki gün boyuncu orada annemin ve kardeşimin cansız bedeniyle o enkazda yağmurda kaldım. Beni kurtardıklarında babam beni görmek istemedi. Olanlardan beni sorumlu tuttu. " Devam edemedim ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Sonat hiç bir şey söylemeden beni kollarının arasına aldı ve bana sıkıca sarıldı. Sarılması sıcak ve güvenilirdi fakat onun yanında bu şekilde zayıf görünmemeliydim. Kimsenin yanında böyle görünmemeliydim.
Tam kafamı kaldıracaktım ki duyduğum gök gürlemesiyle kafamı tekrardan Sonat'ın göğsüne gömdüm. Sol elini üzerimden çekip kenarda duran ceketinin cebine götürdü ve çıkardığı airpodların birisini kendisine diğerini bana taktı. Boşta olan kulağıma eğilerek "Hababam Sınıfı açmamı ister misin?" Diye sordu. Sorusuna karşılık gözlerim şaşkınlıktan irice açılırken sert bir şekilde koluna vurdum.
"Hatırlıyorsunn!"
"Unuttuğumu nereden çıkardın?" Dedi tok bir ses tonuyla.
Kaşlarımı çattım.
"Özür dilememenden olabilir mi?" Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Bunu yaparken inanılmaz tatlı gözüküyordu.
"Neden özür dilemem gerekiyor ki?" Diye sordu.
"Beni öptüğün için." Diye cevap verdim ona.
"Yani?"
"Yani mi? Etrafta dolanıp kafanın estiğinde birilerini öpemezsin?"
Güldü. Yatak başlığına uzanarak tek elini kafasının arkasına koydu diğer eli hâla üzerimdeydi. "Hatırlatta bu sözü kıçıma dövme olarak yaptırayım." Daha sonra  telefonunu eline alıp bir müzik seçti. Kulağımı Artic Monkey'nin I wanna be yours parçası doldurduğunda gülümsedim tam ona bu parçayı ne kadar çok sevdiğimi söyleyecektim ki işaret parmağını dudağıma götürerek beni susturdu.
" Şşt sessiz ol ve uyu."

Merhaba çiçeklerim iki üç hafta önce bu platformda bir kurgu yazmaya karar vererek başladım Aramızda'ya
Henüz yolun çok başındayım. Yorumlarınız ve oylarınız benim için çok değerli beni yazmaya daha çok teşvik ediyorlar.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Son olarak Lidya Çağsoy  sizce nasıl biri? Kendinizde bulduğunuz özellikleri var mı?

Sonat Çağsoy nasıl biri? Onunla empati yapabiliyor musunuz?

Aramızda'da favori karakteriniz kim?

Bir sonraki bölümümüzde görüşmek dileğiyle hoşçakalın🌼

ARAMIZDA (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin