29.Bölüm

7.9K 296 62
                                    

Elimdeki kurşun kalemin ucunu hafifçe bastırarak figürün son rütuşlarını ve gölgelendirmesini bir kez daha yaparak çizimi noktaladım. Tüm halini görmek adına kağıdı kendimden uzaklaştıp gözümü kısarak çizdiğim figüre baktım. Yine olmamıştı. Olumsuzluk suratımı düşürürken elimdeki kağıdı çöpe atmak için elimi uzatıp bir hamle yapacakken başka bir el zarifçe bileğime sarıldı ve elimdeki kağıdı çekti.

"Neden bunu atıyordun?" Diye sordu Jasper elinde bana ait olan çizime bakarken.

Başımı eğip omuz silktim. "Baban bugün de beğenmedi çizimimi."

Bu söylediğim şeye şaşırmamış gibiydi. O kadar kötü mü çizim yapıyordum gerçekten? Resmi seçerek hata mı yapmıştım?
Omuzlarım düşüncelerimin ağırlığıyla çökerken Jasper gülümseyip hafifçe sırtıma dokundu. " Heyy üzme kendini bu senin başarılı olduğunu gösterir. Bunu söylediğimi sakın babama söyleme ama babam sadece yetenekli gördüğü insanların üzerine böylesine düşer. Çünkü daha da iyi işler çıkaracaklarını bilir."

Bir anda gözlerim parladı. Bütün modum anında değişmişti. Sevinçle "Gerçekten mi?" Diye sordum.

Gözlerini kıstı ve kağıdı elime tutuşturup esprili bir ses tonuyla "Böyle söyledim diye sakın şımarıp çalışmayı bırakma!" Diye cevap verdi.

Orta ve işaret parmağımı çapraz yapıp gülümsedim.

"Söz veriyorum."

Yanımdaki sandalyeyi çekerek oturdu. "Doğuş'un partisine gelecek misin?"

Dudaklarımı büküp masadaki kağıt parçasının ucuyla oynadım.
"Bilmiyorum bu konuda çok kararsızım."

"Doğuş gelmezsen bunun dırdırını bir sene yapacak biliyorsun öyle değil mi?"

Gözlerimi devirerek "Bilmez miyim?" Diye cevap verdim.

Bileğimdeki saate baktığımda saatin oldukça geç olduğunu fark ettim.

Ona kibarca gülümsedim. "Artık gitmeliyim."

Masadaki eşyalarımı toplayıp çantama atarken bana "Seni bırakmamı ister misin?" Diye sordu.

Başımı iki yana salladım. "Teşekkür ederim. Eve geçmeden önce uğramam gereken bir kaç yer var."

**** **** ****

Kafam eğik düşünceli bir şekilde okulun geniş merdivenlerinden inerken her bir adımda zemine vuran ayaklarım boş okulda tok bir ses çıkarıyordu. Yere bakmayı kesip kafamı kaldırdığımda karşımda, merdivenin bitiminde İnci'yi görmem bir oldu. Yüzüme bulaşan şaşkınlığımı gizleyemezken bu saatte ne işi olduğunu düşünecektim ki bugün basketbol antrenmanı olduğunu hatırladım. Muhtemelen Yağız için kalmıştı.

Bir iki adımda merdivenin bitimine ulaştığımda onu es geçip gidecektim ki kolumu tuttu.
"Sana bir şey göstermem gerek." Kaşlarımı çatarak bileğimi ondan kurtardım.
"Ne sen ne de göstereceğin şey beni ilgilendiyor."

Mavi gözleri gözlerimin tam içine baktı.
"Lütfen Lidya bunu görmen gerek!"

Niye bu kadar ısrar ediyordu anlamamıştım ve bu da içimdeki merak duygusunu uyandırmıştı. Elimi tekrar tutmak için harekete geçtiğinde elini ittirip çenemin ucuyla ileriyi gösterdim.
Onayladığımı anlamış olacak ki gülümseyip yanımda yürümeye başladı. Tam şu anda hissediyordum aslında beni ne kadar incittiğini.

Masa oyunlarının olduğu odaya yaklaştığımızda görmemi istediği şeyi görmem için geri çekildi.

Kapıya yaklaştığımda gördüğüm  görüntüyle şokla bir kaç adım geriye çekildim. Sonat'ın sadece sırtı görünüyordu, önünde Tuana vardı. Bir şeyler konuşuyorlardı. Tuana içtenlikle  gülümseyip "Her zaman yanımda olduğun için teşekkür ederim Sonat."dedi

Kollarını Sonat'ın beline doladığında mideme yumruk yemiş gibi hissetmiştim. Daha sonra Tuana kafasını nispet yapar gibi yukarı kaldırdı hafifçe gülümsedi. Gözleri gözlerimi bulmuştu bunu yaparken. Parmakları üzerinde hafifçe yükseklip Sonat'ın dudağını öptüğünde şokla bir iki adım daha gerilerken elimi ne olduğunu anlamadığım bir şey çarptım.

Sonat Tuana'yı ittirip kafasını hızla benim olduğum tarafa doğru  çevirdiğinde gözleri benim hayal kırıklığıyla dolmuş harelerimi bulmuştu.

"Lidya!" Dediğinde kafamı ondan çevirip koşmaya başladım.  Peşimden geldiğini biliyordum ama gelmesini zerre istemiyordum. Ne diye gelecekti ki? Beni baştan uyarmıştı. Salak olan bendim.

Sonat bileğimi tuttuğunda bileğimi ondan kurtarmak için çırpındım. Bana izin vermedi.

"Lidya beni dinle. Onu ben öpmedim yemin ederim."

Güldüm gülerken sağ gözümden bir yaş firar etmişti.

"Bana neden açıklama yapıyorsun ki? Daha önce çok açık bir şekilde sınırlarını belirtmemiş miydin?"

Ellerimi tuttu bu sefer daha nazik bir şekilde.

"Yanıldım. Aptallığımın cezasını kes lütfen ama beni dinle beni bırakma!" Gözlerinde ilk defa kaybetme duygusunu çok net görebiliyordum.

"Seninle hiçbir zaman olmadım ki seni bırakayım Sonat."

Mavimsi yeşil gözleri kahvelerimi buldu.
"Bir çok şeyi yanlış yaptığımı biliyorum. Düzeltmeme izin ver."

Ellerimi onun ellerinden kopardım.
"Bunun daha önce yaptığın hatalardan ne farkı var ? Neden şimdi çabalıyorsun?"

"Çünkü bu sefer suçlu değilim. Çünkü senden başka kimseyle olmak istemediğimi biliyorum ve seni kaybetmek istemiyorum. Çünkü bakışlarındaki keskinlik beni korkutuyor Lidya."

Tuana ve İnci'nin bunu planladığını anlamayacak kadar aptal değildim ama içimde bir şey kopmuş ve zihnimde yıldırım çaktırıp beni bir bilince ulaştırmıştı. Onunla olamazdım. Kendimi sürekli sorgulayacağım yarınını bilmediğim duygularını bilmediğim bir ilişkinin içine atamazdım.

Öylece durdum.
"Bir şey söyle Lidya."

"Ne söylememi istersin Sonat? Tamam bu gerçek değildi diyelim. Peki ya daha önce olanlar ?" Ellerimi göğsüne koyarak onu ittirdim.

"Sürekli elimi bırakacağını düşündüğüm birinin elini neden tutayım? Sevgisini bile bilmediğim bir adamı neden seveyim?"

Bu sefer o sessiz kaldığında gülümsedim.

"Tam da düşündüğüm gibi. Aramızdaki şeyi bitirelim dediğimde 'KEYFİN BİLİR' diyen adamın sessizliği bunlar."

Ondan uzaklaşmak için hamle yapacağım sırada beni tuttu.

"Öyle değil Lidya ! Öyle olmadığını sende biliyorsun. O zaman farklıydı."

Gözlerimdeki yaşları artık tutamıyordum. Tırnaklarımı avuçlarıma   öyle bir batırmıştım ki kanadığını hissetmiştim.

"Şimdiden bir farkı yoktu."

"Hayır farklı inan bana farklı."

Ellerimi avuçlarının arasına aldı. Sıktığım parmaklarımı açıp teker teker öptü.

Derin bir nefes aldım. "Neyi farklı Sonat?"

"Çünkü bu dünyada senden başka bir insanla olmak istemiyorum."

Eveett bir bölümün daha sonuna geldik.
Bu sefer kısa oldu biliyorum. Diğer bölüm daha hızlı ve daha uzun gelecek. Sizi daha fazla bekletmek istemedim.

Bölümle ilgili analizlerinizi alayım.

Sonat'ın sizce bu kadar korkmasının sebebi neydi?

İnci'nin amacı ne?

"Lidya'nın İnci ve Tuana'nın oyunu olduğunu bilmesine rağmen neden bu kadar tepki gösterdi?

Yorumlarınızı ve votelarınızı bekliyorum.

Bir sonraki bölüm için yoruma 💫 emojisi bırakın.
Öpüldünüz...

ARAMIZDA (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin