18.bölüm

9.6K 354 57
                                    

Medya Lidya ve elektrikli motoru🌸🌸🌸

Caddedeki insanların konuşmaları kulağıma uğultu gibi gelip geçerken elektrikli motorumu motorların park halinde durduğu kaldırıma park ettim. Rüzgardan karışan siyah küt saçlarımı ellerimle düzeltip kafenin kapısından içeri girdim. Ev ve okul harici başka bir ortamda bulunmayı o kadar özlemiştim ki! Kaçırdıysanız arayı dolduldurayım. Annem brunchta yaşanan vaka yüzünden kana susamış bir canavar gibi hayatı bana dar etmeye ant içmişti.

Tamam brunchtaki davranışımın kabul edilebilir bir tarafı yoktu fakat bir hafta okula gitmek hariç evden çıkmama cezası da neyin nesiydi?

Kendimle kaldığım o bir hafta boyunca düşüncelerimin bir tahta kurdu gibi beynimi kemirip bitirmesine izin vermiştim.
Bir ara o kadar kötüleşmişti ki yakınlarımda bir boz ayı olsa hiç düşünmeden ağzına kafamı sokardım.

Sonat'a olan hislerimin güçlülüğünü fark ettiğim anda oturup gözlerim yuvalarından çıkana kadar ağlarken daha sonra Sonat'ın beni ne kadar umursamadığını hatırlayıp kendimi zavallı bir aptal durumuna düşürdüğüm için bu seferde kendime deli gibi kızmıştım ve bu çok kötüydü çünkü kendime kızmaktan nefret ederdim. Kızgınlığınızı geçirmek için suratına yumruk sallayacağınız tek yüzün sizi yüzünüz olduğunu düşünün ve bu çaresizliği benimle beraber hissedin.

Gördüğüm boş bir masaya oturup garsonun yanıma gelmesini bekledim. Bu sırada Jasper'dan geri aldığım defterimi ve kalemlerimi çıkarttım. Yalnız olmak tam olarak bu durumlarda hoşuma gidiyordu. Yemek yerken sessizce çevremdeki insanları gözlemleyip çizmeme fırsat veriyordu.

Garson masama geldiğinde siparişimi verip karşı masadaki çökük gözlü en az altmış yaşında görünen fötr şapkalı kalın siyah gözlüklü adamı defterime çizmeye başladım.

Çizimimin iskeletini bitirmek üzereyken ismimin bir iki defa art arta zikredilmesiyle kafamı sesin olduğu yere doğru kaldırdım.
Mira gülerek el sallıyordu. Arkasından Doğuş ve Jasper şakalaşarak içeri girmişlerdi. İkisi de beni görünce aynı şekilde gülümseyip masama doğru yöneldiler.

Hemen resim defterimi kapatıp kenara koydum. Bazen bir ay önceki hayatıma geri dönmek istiyordum. Yalnız ve kafede resim çizebildiğim zamanlara.
Doğuş ve Jasper masama oturduklarında Mira onlarla aynı anda oturmayıp masayı dolanarak yanaklarımı öpüp sarıldı sonra yanımdaki boş sandalyeyi çekerek oturdu.

Doğuş alaycı bir gülümsemeyle "Ne oldu prenses kule hapsin bitti mi?"

Gözlerimi devirdim. "Yok bitmedi Güneş Çağsoy'u daha da kışkırtıp kendi cinayetimi planlıyorum."

Doğuş heyecanlı bir şekilde öne eğilerek "Yemin ederim zerre beklemiyordum o yumruğu o an. Dünyanın en harika yerinde bir sene tatil yapsam bu kadar zevk alacağımı sanmıyordum." Dedi.

Onunla aynı şekilde gözlerimi kısarak öne eğildim.
"İnanır mısın? Bende."

Jasper bize katılarak kahkaha attı.
"Cadı Yzma ve Yardımcısı Kronk gibi görünüyorsunuz şu anda."

Kahkaha attım. "Bayılırım o çizgi diz..." cümlemi devam ettiremedim çünkü mavi keskin bakışlar tamamlamama engel oldu.
Karnıma aniden bir yumruk yemiş gibiydim. Sıcağı ve soğuğu aynı anda hissediyordum. Bir hafta boyunca birbirimizi olabildiğince görmezden gelmişken gözlerimiz ilk defa tekrardan buluşmuştu. Hemen gözlerimi kaçırıp Jasper'a çevirdim.

"Ooo kardeşim hoşgeldin." Dedi Doğuş Sonatla tokalaşarak.
Daha sonra Jasper ve Mira ile teker tokalaştığında bakışları bana çevrilmişti Jasper hariç herkesin bu durumu tuhaf karşıladığının farkındaydım ama umrumda değildi. Onu umursamamaya özen göstererek kenardaki defterimin kapağıyla oynamaya başladım. O da daha fazla uğraşmak istememiş olacak sandalye çekip karşıma oturmuştu.

ARAMIZDA (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin