KÖRDÜĞÜM ♥ 16

En başından başla
                                    

"İşte geliyorlar!"

Lavin Halam, Korhan'ın yanındaki kızı da alarak masamıza döndü. Anlam veremediğim bir heyecan dalgası onu çarpmışa benziyordu. Korhan'ın yanımızda olmasını garipseyerek "Bizde seni bekliyorduk," dedi. "Sen bizim ufaklıklarla tanışıyor musun?" Boğazıma oturan yumru sadece tek bir kelimenin eseriydi. 'Ufaklık' Son birkaç saattir düşünmediğim kişi, bir dakikanın içinde ne çok sığmıştı böyle...

"Ay sahi sen İRON'da çalışmaya başlamıştın değil mi? Bir an aklımdan çıktı."

Lavin Hala, arkasında kalan kızı Korhan'ın yanına doğru itekledi. Bakışlarım ister istemez Bahar'a kaydı. Bu görüntüden hoşlanmadığı her halinden belliydi. Halhal, kızı bize tanıştırırken kurduğu bir cümle, en az Bahar kadar benimde donakalmama neden oldu.

"Gerçi Korhan'la evlendikten sonra-"

Az önceki çıkarımlarımın hepsini hayal ürününe dönüştüren o kelimeler, Bahar'a ağır gelmiş gibiydi. Ne kadar dik durmaya çalışsa da omuzları çöküktü. Belki Korhan için düşündüklerim doğru değildi ama Bahar... Sanki onunla ilgili yanılmıyormuşum gibi hissediyordum. Ah be kuzi... Sende mi boyundan büyük aşklara gönlünü kaptırdın yoksa?

"Hala devam edebilir."

Sahnede oluşan bir anlık hareketlilik, anlayamadığım bağırışlar, alkış ve ıslık sesleri ilgimi ışık ve duman yoğunluğundan göremediğim insanlara kaydırdı. Halhal'ın heyecanına bakılırsa, sevdiği bir grubu dinlemeye gelmiştik. Fakat bu gecenin hala-yeğen teması olması gerekmiyor muydu? En azından emrivakisi sadece dışarı çıkmak konusunda kalsaydı. Belki ben bir rock grubu dinlemek istemiyordum. Belki onları dinlemek bana istemediğim kişileri hatırlatacaktı ya da olayları...

"Masal."

Yanımda duran kızın omzuma dokunmasıyla bakışlarımı ona çevirdim. Kaygılı yüz ifadesi, bana bir şey söylemek istediğini öyle çok belli ediyordu ki. Şu ortamda bana, onu kaygılandıracak ne söyleyebilirdi? Tam bana doğru eğildiği sırada kulağımın dibindeki hoparlörlerden kükreyen bir anons yapıldı.

"Karabasan!"

Beni iliklerime kadar sarsan ses eşliğinde başımı tekrar sahneye çevirdim. Bahar'ın kulağımın dibinde bir şeyler söylediğini duyuyordum ama anlayamıyordum. O kadar onda değildim ki... Tüm bar bir anda karanlığa gömüldü. Kolonlardan yükselen gürültü kesildi. Uğultu durdu. Çığlıklar yükseldi ve bunlar fazlasıyla tanıdık bir girişi haber veriyordu.

"Benden öncesi de vardı. Sonrası da olur. Unut beni."

Enes'in sesi ritimsiz bir şekilde mikrofonda duyuldu ve sözlerin bitmesiyle gürültü, ışıklar, müzik had safhaya ulaştı. Ortamdaki herkes çığlık atmış gibi ortam mahşer yerine döndü. Enes arkadaşlarının girdiği parçanın sözlerini söylemeye başladı. Tıpkı o geceki gibi...

"Bir neden söyle kalmam için

Gitmek sandığın kadar da kolay değil

Bir son ver artık yeniden başlamam için

Hatalar yapılır inan ki mühim değil"

Ayakta duramayacağımı hissettiğim an önümdeki masaya tutundum. Artık bu sözler daha da anlamlı geliyordu. Bir neden değil, bin neden sayabilirdim sana ben. Gitmek sandığım kadar kolay değildi ha?

"Benden öncesi de vardı sonrası da olur unut beni

Senden öncesi hardı sonrası yangın yakma beni."

Özellikle bu şarkıyı seçmiş olmalıydı. Gözlerime hücum eden yaşları durdurmaya çalışırken kirpiklerimi seri bir şekilde kırptım. Şu anda en son istediğim şey ağlayarak ona istediği vermekti.

"Bir neden söyle sevmek için

Sevsem de her şeyi bununla çözemedim

Birazcık anla daha da kırmamam için

Küskündüm kendime bile söyleyemedim."

Bahar beni kendine doğru çekti ve yalnız olmadığını hissettirmek istercesine sarıldı. Buz kesmiş ellerimi boynuma dolanmış koluna koydum. Gücüm kalmamış gibi kuzenime yaslandım. Sevsem de her şeyi bununla çözemedim... Ben anladım da sen kırmayı bırakmadın ki be Enes...

"Tutuşur da kalbin uçuşur ya kuşlar gibi

Kalbini ver ruhunu ömrünü boşuna dökülen bu gözyaşın

Tutuşur da kalbin uçuşur ya kuşlar gibi

Sevdiği kadar sevilmez insan ağlama unut dibine kadar."

Sözleri yaşadıkça daha fazla dayanamadım. Usul usul yanağından süzülen yaşları silme gereği duymadan, titreyen dudaklarımla şarkının sözlerine eşlik ettim. Kulağımın dibindeki "İstediğin an gidebiliriz," teklifi çok cazipti ama bu sadece Enes'e istediğini vermek olurdu. Tıpkı o geceki gibi...

Başımı hayır anlamında sallarken gözyaşlarımdan ötürü bunu düşündüğünü anladım ve hızlıca sildim. Enes bana bakmıyordu belki ama burada olduğumu biliyordu. Bildiği için bu şarkıyı seçmişti. Bildiği için canımı yakmak istemişti. Bu ağlak halimle ona zafer kazandıramazdım. Ayaklarımın üzerine daha sağlam bastığım an kuzenimin kolları arasından çıktım. Yüzümü endişeyle beni izleyen kıza, sırtımı ise gram kadar beni umursamayan aşık olduğum adama çevirdim. Bahar teması kesmemek için uzanıp masanın üzerinden elimi tuttu. O an göz göze geldiğim Korhan, şu anda yaşadığım durumu anlıyormuş gibi bakıyordu. Nereden anlayacaktı ki? Aşık olduğu insanın babası, kendi ailesi tarafından öldürülmüş olma ihtimalinin nasıl hissettirdiğini nereden bilecekti?

*

VELİAHTLAR 2 - ENSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin