27; Aile

2.8K 138 166
                                    

MUGGLE'LAR HER ŞEYİN FARKINDA MI?

Büyücülük dünyasının gündemindeki İsmi Lazım Değil ve kendi tabirleriyle "Ölüm Yiyen'ler" sadece büyü alemini tehdit etmekle kalmayıp muggle bölgelerini de hasara uğratıyor, Bakan raporunda, "Muggle'lar sandığımız kadar aptal değil," dedi, açıklamasının son kısmında ise...

Yazın son günüydü, güneş eskisi kadar yakıcı değildi, yine de Sirius hasır şapkasını takıp çıkmıştı dışarı. Sokağın sonundaki muggle marketine girdiği gibi duraksadı, Remus domates mi istemişti patates mi, emin olamadı. İç çekip ikisinden de almaya karar verdi. Onları dikkatle seçerek torbaya doldururken, avokadoların önündeki uzun boylu adamı fark etti.

"Frank! Günaydın," el sallayıp gülümsedi, onu en son Yoldaşlık toplantısında görmüştü, ki bu bir hafta önceydi.

Frank onu görüp torbasını bıraktı, "Günaydın Sirius," dedi Sirius'tan daha sessiz bir tonla. Dairesi Sirius'unkine yakın sayılırdı, zaten bu markette de ilk kez karşılaşmıyorlardı. "Ne alıyorsun... Domatesler iyi gözüküyor."

"Evet dostum. Avokadolar indirimde mi?"

"Yüzde on. Nasılsın? Herkes iyi mi?"

"İyiyiz, yeni bir şey yok," Yoldaşlık'tan bahsedemezlerdi, çünkü riskliydi. Dışarıda ve güvenmedikleri bir yerde ellerinden gelen gökyüzündeki güneş kadar parlak sohbetler etmekti. "Alice ile sınav hazırlıkları nasıl gidiyor?"
İkisi Sihir Bakanlığı'nın düzenlediği ağır Seherbazlık testlerine hazırlanıyordu. Frank başını salladı, "Alice biraz stresli o konuda... Bu arada, şey, ben ona teklif etmeyi düşünüyorum."

"Ne? Dostum..." içinden yani bu kadar erkenden mi, diye geçirdi. Evet, ikisi uzun süredir çıkıyordu ama daha para kazandıkları bir işleri bile yoktu ki. "Alice kabul eder değil mi?"

Frank tereddüt etmedi, "Eder, beni sevdiğini biliyorum. Yani, en azından nişanlanmış oluruz. Ve anlıyorsun, yarın ne olacağı belli değil," torbasını yeniden tutup ağzını bağladı, "İçinde bulunduğumuz durumu düşünürsen."

Burada haklıydı işte. "Doğru," dedi Sirius boş boş. "O hâlde şimdiden tebrikler."

"Sağol Sirius. Görüşürüz, kendine dikkat et."

"Sen de öyle," adamın temizlik reyonuna gidişini izledi. Frank Longbottom ile hiç sıkı fıkı olmamıştı ama evlilik adamı olduğu biraz belliydi. Alice de her kadın gibi teklifi sevinçle karşılardı herhalde...

Sakince bip seslerini takip ederek kasaya geldi. Kasiyer Kelly ona göz kırptı. "N'aber Sirius?" saç kuyruğunun ucunu ağzına almıştı.

"Orta şeker. Senden n'aber," Sirius cüzdanını çıkardı. "Vay be. Örgülerin şık olmuş."

"Sağol," Kelly mest olarak saç örgüsünü bu sefer parmağına doladı. "Promosyon ürünlerimizden ister miydin?"

Başını sallayacakken durdu. "Şampuan var mı? Hindistan cevizli? Rem galiba bitti diyordu..." Tekrar düşününce şampuanın bittiğinden emindi, ve bunu hatırlaması kesinlikle Remus'un hoşuna gidecekti.

Kelly birden saçını bırakıp boğazını temizledi. "Bakayım. Şansa bak," kutudan plastik şampuan şişesini çıkardı, "Bir tane kalmış, hem de hindistan cevizli."

"Olley!" Cüzdanının muggle bölümündeki on beş sterlini uzatıp şişeyi poşetine ekletti. "Sağol Kelly!" Kız bir an için yine mutlu olarak ona el salladı.

Ay Işığı | WolfstarWhere stories live. Discover now