-39-

77 4 1
                                    

Bölüm Şarkısı:
Şebnem Ferah - Hoşçakal 🌾

Multimedia - Asran Sugay
Kafamda oluşturduğum görüntüye çok benzeyen bir gif buldum 💛
Keyifli okumalar..

☣☣☣

Baybars için.
O kız, beni yakalatmaya çalışıyor; Baybars için. Hem evrenleri kurtulacak, hem de Baybars itibarını geri kazanacak. Kurduğu plan işlerse Hazel bunu başaracak, benim canım karşılığında.

Donuk adımlarla geri dönüyordum nehrin üstündeki köprüden. Duyduklarım beynimi ağırlaştırmıştı sanki, yürümek bile zordu. Ne yapmalıydım? Neydi doğru olan? Hazel onu duyduğumu fark etmemişti. Sessiz kalmam planına izin vermek demekti, zira Asran veya Baybars bunu duyarsa bu planın gerçekleşme ihtimali bile kalmazdı. Başka bir kurtuluş var mıydı peki? Ben Hazel'den daha iyi bir çözüm bulabilmiş miydim?

Yalnız ben değil, diğer hiç kimse çözüm bulamamıştı. Koskoca Kovan'ın lideri bile. Çünkü beni korumaya çalıştıklarında bütün çözüm yolları kilitleniyordu.

Örgüt Lideri'nin evine vardığımda, çıkarken açık bıraktığım kapıyı aynı halde buldum. İçeri adımlarken gözüm yattığı koltuğa gitti, orası boştu. Kaşlarımı çattım usulca, dinlenmesi gerekiyordu fakat oradan kalkmıştı.

"Asran?"
Seslenerek evin içini adımlarken yatak odasının kapısının aralık olduğunu fark etmiştim. Oraya ilerledim. Gördüğüm şey ise beni gerçekten telaşlandırmıştı.

"Asran ne yapıyorsun sen..."

Ben hızlıca yanına ilerlerken, o kesik kesik nefesler alıyordu. Bana sırtı dönüktü, üzerinde bir şey yoktu ve elinde tuttuğu tişörtü giymeye çalışıyordu. Elbette daha yeni kurşunla tanışan sargılı omzu buna izin vermiyordu.

Sinirle karşısına geçip elindeki tişörtü çekerek aldım.
"Ne yapıyorsun sen, yaranı mı kanatacaksın?"

Çıplak göğsü sık nefeslerle kalkıp inerken, zorladığı omzunun hala acıdığını bildiriyordu.
"Bir şey yok, terledim ve üzerimi değiştiriyorum."

Burnundan kıl aldırmayan tavrıyla yeniden tişörte uzandığında elimi arkama sakladım.
"Birinden yardım istemek senin için neden bu kadar zor? Bana söyleyebilirdin!"

Tek kaşını soğukça havaya kaldırdı.
"Sevgilinin peşinde koşmakla meşgulken mi?"

Başımı dikleştirip asice ona doğru bir adım attım, yosun yeşili gözleri yukarıdan aşağı gözlerime dikiliydi.
"Sana her zaman yardım ederim. Tabi o havadaki burnunu biraz aşağı eğebilirsen."

Bunu söylediğimde usulca yüzünü aşağı eğdi. Bana doğru yaklaştırdı, aramızda çok az bir mesafe kalana dek. Dudaklarımı birbirine bastırmıştım.

Gözleri kısılmıştı, burnumdan aşağılara kayıyordu yosun yeşilleri. Dudaklarını aralayıp boğuk bir ses tonuyla konuştu.
"Eğdim burnumu. Karşında, hep."

Bu yakınlık, nefesinin sıcaklığını dudaklarımda hissetmek, karşımdaki kaslı vücudu ve kokusu... Huzursuz ediciydi. Manasızdı. Birkaç kez bana yaklaşmıştı, her seferinde anlamsız bir suçluluk hissi sarıyordu beni.
Ama hayır.
Onu kaybetmek istemiyordum, hissettiklerini asla bilmemeliydim ben. Ondaki duyguları bilirsem, bu kadar yakınında olamazdım. Onu kaybetmeyecektim, sonsuza dek bazı şeyleri görmezden gelecektim.

Hiçbir şey yoktu evet. Asran Sugay, Buzdan Lider, 'Kovan'ın eline geçen en büyük fırsatla' konuşuyordu sadece. Hepsi buydu.

Boğazımı temizleyip en özgüvenli halime büründüm ve kollarını tutup geri doğru ittirdim.
"Hadi otur şuraya o zaman, boyuna yetişemiyorum."

Cesaret Madalyonu: KOVANWhere stories live. Discover now