-4-

264 27 4
                                    

Multimedia-Asran Sugay

☣☣☣

"Vera dün akşamki gibi habersizce geç gelmeni istemiyorum. Babana durumu nasıl açıklayacağımı şaşırdım kızım. Bir yere gideceksen de bana haber verip git."

"Merak etme anne." dedim botları ayağıma geçirirken.

"Söylemesi kolay. Merak ediyorum, elimde değil ki. Okula Yağız'la gidiyorsunuz değil mi?"

"Hayır anne." dedim ve evin dış kapısını açtım.
"Onunla bir şey yapmak zorunda değilim. Babamın söylediklerini biliyorsun."

"Benim sözümü dinleyen yok ki zaten."

Başka evrenden bile olsa, bütün anneler aynıdır. Tecrübeyle sabit. İnsan bu kadar söylenecek enerjiyi nereden bulur ki?

"Her neyse anne. Gidiyorum ben, akşama görüşürüz."

"Görüşürüz kızım." dedi saçlarıma bir öpücük kondurmadan hemen önce.

Evden çıkıp biraz ilerlemişken dış kapıyı kapattığını duydum, geri dönüp sessiz adımlarla arka bahçeye ilerledim. Kosnator'a gitmem gerekiyordu. Asran beni Kovan'ın gizli laboratuvarlarına götürüp ekibin geri kalanına tanıştıracaktı.

Arka bahçeye geçtim ve vakit kaybetmeden madalyonun ucunu boynumdan çıkarıp dokundum.

☣☣☣

Gözlerimi araladığımda oturduğum yerde huzursuzca kıpırdandım. Ellerim mermer zemini bulurken, birden yabancı gelen yeri incelemeye başladım.

Hadi canım.

Geldiğim yer, Asran Sugay'ın dün beni getirdiği eviydi. Bu madalyon neye göre getiriyordu ki beni? Daha öncekilerde hep Yönelim Okulu'nda açmıştım gözlerimi.

İçinden çıkamayacağım için kafa yormayı bırakıp ayağa kalktım. İşime gelirdi, en azından bir kez daha birileri tarafından kovalanmazdım.

Evin kapısına yönelip yan taraftaki küçük zil butonuna bastım. Saniyelerce kapı açılmadığında bir kez daha bastım, yine açılmamıştı. Oysa dün Asran gelmemi söylemişti. Birkaç kez daha peşpeşe zile bastığımda içeriden adım sesleri duyup rahatlamıştım.

Kapı açıldığında ise, hiç beklemediğim bir manzarayla karşı karşıyaydım. Kızıl saçlı genç bir kadın, üzerinde sadece büyükçe bir erkek gömleği olduğu halde kapıyı açmıştı. Bu gömlekten başka bir şey yoktu üstünde. Uykulu bakan, takma kirpikli ve yoğun makyajlı gözlerini üzerime dikmiş, kalın dudaklarını büzmüştü.

"Asran." dedim ve boğazımı temizledim.
"Asran evde değil mi?"

Ben cevabımı alamadan kadının arkasından Asran da gelmişti. Altında pantolonu ve ayakkabıları vardı fakat üst tarafı çıplaktı. Kaslı ve düzgün şekilli vücudu ortadaydı.

Beni görünce yüzünde afallamış bir ifade oluştu. Bir süre bana öylece baktı, ancak ne yapacağını bilemez hali kısa sürmüştü. Boğazını temizleyip yeşil gözlerini kadına çevirdi.
"Yukarıdan elbiselerini al ve git." dedi mesafeli bir sesle.

Kadın hiçbir şey söylemedi, fakat gözleri bana yiyecekmiş gibi öfkeli bakıyordu. O merdivenlerden yukarı çıkarken ben yüzümdeki iğrenmiş ifadeyle içeri girdim.

"Kusacağım galiba." dedim Asran kapıyı kapatırken.

"Kusura bakmayın hanımefendi, sabahın köründe kapıma dayanacağınızı bilemezdim."
Asran sitem ederken ben gülmemek için kendimi tutuyordum. Utanmış olmalıydı.

Cesaret Madalyonu: KOVANTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang