22.BÖLÜM

68 23 0
                                    

Ne çıkılmaz bir şeymiş bu karanlık kuyu, düştükçe batıyordum. Günler geçtikçe her şey daha da zorlaşıyordu. Unutmak istediklerim daha da unutulmaz oluyordu. Ve şu an bana sarılan adam bana o kadar uzaktı ki benim için...

"B-bırak beni!" dedim zor çıkan sesim ile.

"Ama çok özledim." dedi hala sıkıca sarılırken.

Savaş'a yardım isteyen gözlerle bakarken o ise kısa bir süre bakıp dışarı çıktı.

Kendimi zar zor geriye çektim. Kapıya yöneldiğimde kolumdan tutup geri çekti ve kapıyı kilitledi.

"Arın aç şu kapıyı."

"Gidemezsin, benden gidemezsin!" dedi.

 İlk defa gözlerini dolu bir şekilde görüyordum.

"Ben senden çoktan gittim! Bana yaptığın ihanetlerden sonra seni hala nasıl sevmemi bekliyorsun?" diye bağırdım sinirle.

Gözlerinden hayal kırıklığı geçti.

"Haklısın ama bu kadarını yapmayacaktım sadece-"

"Ne sadece? Yaptıktan sonra pişman olmanın ne faydası var? Geçiyor mu her şey? Geçmiyor! Annem babam geri geliyor mu? Gelmiyor! Ben senden nefret ediyorum tamam mı?! Bunu aklına sok! Sen benim hayatımı kararttın! Ama teşekkür ederim." 

"N-neden teşekkür ediyorsun ki?" diye sordu titreyen sesiyle.

"Bana büyük bir ders verdin! Kime güvenmem gerektiğini gösterdin. Kimi sevmem gerektiğini öğrettin!" diye vurguladım. 

Öfkeli bir şekilde kolumdan tuttu.

"Kimi sevmen gerekiyormuş?" dedi gür bir ses ile.

"Her zaman elimden tutup beni ayağa kaldıran Savaş'ı!" diye bağırdım.

Kolumu bıraktığında arkasını döndü. Birden masaya tekme attı ve masa ile birlikte üstündeki eşyalar yere devrildi.

Savaş'ın çalışan arabasının sesini duyduğumda buradan gittiğini anladım.

"Savaş! Gitme! Bırakma beni burada." diye bağırdım kapıya vurarak.

"Gitme." diye fısıldadım yere çökerken.

Gözyaşlarım yanaklarımdan durmaksızın akıyordu.

"Ben bunları yaşayacak kadar ne yapmış olabilirim ki?"

Arın yanıma çökerek oturdu.

"İyi bir iş adamının kızı olmak olabilir mi?" dedi.

"Olabilir." dedim yorgun bir şekilde.

Cevabını bilmek istediğim  o kadar çok soru vardı ki..

"Neden yaptın?" diye sordum başımı kapıya yaslarken.

"Babamın kurbanı oldum." dedi sesi titrerken.

Kaşlarımı çattım.

"Nasıl yani?"

"İlk başta evet babanın işini batırmak istiyordum ama sonra babam tarafından çok zorlanmaya başladım sonra sana aşık oldum işler daha da zorlaştı. Babam bunu duyunca bana ilaçlar vermeye başladı, yavaş yavaş zehirledi beni. Kendimi kaybettim.."

"Bu katil olmadığın anlama ya da seni affedeceğim anlamına gelmez. Önceden senden hoşlanmış olabilirim ama şimdi senden o kadar nefret ediyorum ki.."

Ellerini saçıma uzattığında dokunmasına izin vermeden yerden kalktım.

"Sakın! Dokunma bana."

"Esna, ben sana bunları yaşatmak istemezdim. Özür dilerim ama bana lütfen bir şans daha ver. İnan her şeyi düzelteceğim."

"Hayır, asla. Aç kapıyı gideceğim."

Kapının önüne geçip beni durdurdu.

"Bugün burada kalacaksın ama söz veriyorum yarın gideceksin. İnan sana dokunmayacağım." dedi yalvarırcasına.

Gözlerimi devirip yatağın üstüne oturdum. İçeride sadece masa ve yatak vardı. Devrilmiş masa ve ilaçları gördüm.

"Bu ilaçlar ne?" diye sordum yere oturmuş bir şeyler çizen Arın'a bakarak.

"Savaş'ın getirdiği doktor verdi. Tedavi için." dedi bana bakmadan.

"Sana Savaş mı yardım etti?" diye sordum bir daha Savaş'a hayran kalarak.

"Evet, seninle son kez bir gün geçirmeme izin verende oydu zaten." dedi. 

Gözlerime kısa bir süre baktıktan sonra tekrar kalemini oynattı.

"Tabi ya, çay bahçesine gittiğimiz gece seni gizlice onlar almıştı. Ama görememiştim."

Derin bir nefes verdi.

"Seviyor musun onu?"

Biraz bekledikten sonra cevap verdim.

"Seviyorum." dedim net bir şekilde.

"Ama sen benimsin." dedi öfkeli bir şekilde.

Yorgun olduğum için yatağa uzandım ve üzerime pikeyi çektim. Yüzüm yere oturan Arın'a dönüktü.

"Ben senin değilim, aslada olmayacağım." diye sert bir şekilde cevap verdim.

Arkamı dönüp gözlerimi kapattım.

"Göreceğiz." diye fısıldadığında umursamadım.

                                                                                                      

Gözlerime çarpan güneş ışığı ile gözlerimi açtım. Yatakta oturur pozisyona geldiğimde kulübede olduğumu hatırladım. Hızlıca yataktan kalktım. Baktığımda kapı açıktı ve Arın yoktu. Nereye gitmiş olabilirdi ki..

Yerde duran defter ve kalemi gördüğümde dün Arın'ın bir şeyler çizdiği defter olduğunu anladım. Elime aldığımda gördüğüm şey ile şaşırdım. Benim yüzümü çizmişti ve yanağımdan düşen bir damla gözyaşı vardı. Altında yazan yazıyı okuduğumda aklım iyice karışmıştı.

"Sen benimsin, öylede kalacak!"











SAKAR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin