18.BÖLÜM

108 35 2
                                    

Yolumu kaybetmiştim, kendimi kaybetmiştim, değişmiştim. Hem fiziken hem ruhen değişiyordum. Hayallerim siliniyordu, tutulamamış bir balon gibi süzülüyordum havada ama patlamak üzereydim. Kalbim acıyordu, canım yanıyordu.

Bazen karanlıktan korkan çocuk olurken bazen karanlığa aşık bir genç kız oluyordum. Sevdiklerim bana düşman olurken sevmediklerim bana dost oluyordu. Ve ben hayatı nefret ettiğim adamdan öğreniyordum. Evet, hala nefret ettiğim adam çünkü ne olursa olsun gerçekleri öğrenene kadar böyle kalacak...

Arın kollarıyla boğazımı daha çok sıkmaya devam ederken birden gözlerim karardı. Tekrar gördüğümde bu sefer kendimi yorulmuş değil çok güçlü hissediyordum. Yerimde duramayacak şekilde güçlüydüm. Arkadan bağlı ellerimi zorladığımda ip kopmuştu bile. Boğazımı Arın'ın kollarından kolay bir şekilde kurtardığımda gözlerimdeki bandajı çıkardım. 

Arın ile göz göze geldiğimizde hayretle bana bakıyordu. Ama farklı bir şeyler vardı. Arın çok değişikti. Gözleri kıpkırmızı kandı. Bütün damarları belli oluyordu. Sanki zehir içmiş gibiydi.

"Gözlerin.. Gözlerin koyu mavi olmuş." dedi nefret ile bana bakarken.

Tam bana yaklaşıyordu ki gözlerinin içine öyle derin baktım ki bir adım daha atamadı.

"Ben Asena olduğum sürece bana zarar veremeyeceksiniz!"

Gözlerimi ondan ayırmadan kapıya doğru gittim. Kapıyı açıp koşmaya başladım. Fakat öyle bir koşuyordum ki dişi kurt gibiydim. Pençelerim saldırmaya hazır bir şekilde koşuyordum.

Arkamdan korumalar koşuyordu ama hızıma yetişemiyorlardı.

Sağ tarafa döndüğümde birine çarpmam ile yere düştüm. Sinirle gözlerimi çarptığım kişiye çevirdiğimde tanıdık gözler ile karşılaştım. Ama yanındakilerini tanımıyordum.

"Esna, iyi misin? Bir şey yaptılar mı sana?"

Savaş kolumdan tutup yerden kaldırdı.

"Gözlerinin re-"

Konuşmasına izin vermeden elinden tutup koşmaya başladım. Dışarı çıktığımda Savaş'tan anahtarı alıp arabaya bindim. Savaş'ta yanımdaki koltuğa oturdu.

"Esna sen araba kullanmayı bilmiyorsun, ben süreyim lütfen." dedi bana telaşla bakarken.

"Asena!"

"Ne?"

"Adım Asena!" diye bağırdıktan sonra arabayı çalıştırdım ve gaza yüklendim.

"Yoksa sen, ah tabi çoklu kişiliğinden birisi daha ortaya çıktı."

"Ne diyorsun anlamıyorum?" dedim arabayı hızlı sürerken.

"Boş ver zaten hatırlamayacaksın."

Esir tutulduğum yerden baya uzaklaşmıştık.

"Nereye gidiyoruz Asena?"

Savaş'a bakıp tekrar önüme döndüm.

"Kafa dinleyeceğimiz bir yere."

"Bir tek beni hatırlıyorsun." diye sessizce konuşmuştu ama duyuyordum.

Arabayı ıssız yolun kenarına bırakıp indim. Savaş'ta arabadan inip yanıma geldi. 

"Neden indik?" diye sordu etrafına bakarken.

Elim ile tepeyi gösterdim.

"Şuraya çıkacağız." dedim gülümserken.

"Ciddi olamazsın, kızım oraya nasıl çıkacağız delirdin mi sen?" diye gösterdiğim tepeye bakıyordu.

SAKAR (Tamamlandı)Where stories live. Discover now