Bölüm 5 - Güzel bir rüyaydı.

Magsimula sa umpisa
                                    

 "Kızlar ben bir rüya gördüm ki, uyanmasaydım keşke." Yüzüne sersem bir sırıtış yapışmıştı ve gözlerinin içi parlıyordu.

 Esra ilgisiz gibi görünmemek için sordu "Hayırdır inşallah ne gördün? Sarhoşun rüyasından da ne hayır gelir ya."dedi sitemle.

 Gizem lavabonun önüne gitti, çeşmeyi açtı, ellerini yıkarken anlatmaya başladı.

 "Nerdeydim hatırlamıyorum. Bi kapıyı açtım karşımda bir adam vardı, uyuyordu. Uyansa da gözlerini görsem diye sabırsızca bekledim. Çünkü o ana kadar gördüğüm en büyüleyici adamdı." anlatırken kızlara aynadan bakıyordu.

 Rüya'lara inanan Simge hevesle lafa girdi "Vay bee. Rüyaya bak. Eee sonra uyandı mı?"

 Gizem ellerini kurulayip Simge'ye döndü, "Hemen uyanmadı. Bende o uyanmayınca, kızları gidip çağırayım, onlar da görsünler bu güzelliği diye düşündüğümü hatırlıyorum. Rüyamda bile sizi düşünüyorum ama yine de yaranamam tabi" dedi sitemle. Bu sırada ücü de revire dogru yürümeye baslamislardi. Yüz ifadesi yumusayan Gizem devam etti "Neyse. hersey cok tuhaftı. sonra uyandı. Üstüme yürümeye başladı, kaşar falan dedi bana, böyle hakaretler etti suçladı. Ama ben hala saçma bir hayranlikla ona çekiliyordum"
Esra "Bence o garson içkisine bişey atmış bunun, normal değil bu rüya" dediğinde gülüştüler.  Kapının önüne gelmişlerdi.
Simge ve Esra, Kerem hala içerde ise arkadaşlarının onu görünce vereceği tepkiden dolayi tedirgindi. Esra, "Nerde bayıldığını hatırlıyor musun?"diye sordu.

 Gizem kaşlarını çatıp düşünmeye başladı. "Hayır hatırlamıyorum, neden?"

 Esra'nın kaşları memnuniyetsizce havaya kalktı  "Biz seni baygın bulduğumuzda yalnız değildin, yanında..." dediği anda Gizem'in gözleri büyüdü. hatırlamaya başlamıştı.
"Sakın bana tuvalette bayıldığımı söyleme, rüya değildi o yakışıklı bayılttı beni..." dedi, eliyle kendi anlına vurdu. Nasıl olmuştu da yasananları rüya sanmıştı? Arkasını döndü. şimdi herseyi hatırlıyordu. Ne yapacağını bilemez halde, arkadaşlarından kaçarcasına içeri girdi. Revire girdiğinde beklediği son şey bile değildi Kerem'i görmek. Ama işte şimdi tam karşısında duruyordu. Onu görünce elektrik yemiş gibi oldu Gizem "Nasıl yani yaaa?" diye sordu ve ani bir refleksle Kerem'in üzerine yürümeye başladı.

 "Seni pislik, seni adi herif, beni bayılttın! Beni sinir edip bayılttın! Bide rüya sandım olanları, inanamıyorum!" derken kendi saçlarını yoluyordu. Kızlar ne yapacağını şaşırmışlardı.

 Kerem ayağa kalktı "Sakin ol bir dakika, dur!" dedi ama Gizem onu dinlemiyordu. Kolundaki seruma aldırmadan Kerem'e vurmaya başladı.

 Genç kızın gözlerinden ateş fışkırıyordu "Sen hangi yüzle buraya gelirsin? Hiç mi utanma yok sende?" diye bağırıyordu, kızlar donmuş onları izlerken Kerem "Dur vurma, dur! Bak yine bayılacaksın. Ben sana ne yaptım ki?" diye kendini savunmayı denedi, sonuç alamayınca birden bire "Derdin ne senin!" diye bağırıp Gizem'in kolunu tuttu. Simge ve Esra bunu görünce, anlamaya çalışmaktan vazgeçip, onlarda Kerem'in üstüne çullandılar. Bu rezaleti gören hemşire hemen güvenliğe haber verdi.

 Hemşire "Lütfen ayrılın, sakin olun, lütfen!" Diye konuşuyordu ama kimse onu dinlemiyordu. Bir dakika sonra iki güvenlikçi kapıdan içeri girdi. Biri Kerem'i aldı kızların arasından diğeri kızları dağıttı. Dördü birden bağırıyordu. Güvenlikçi durumu açıklığa kavuşturmayı denedi.

 "Lütfen herkes sessiz olsun, burada neler oluyor?" diye sordu adam, Kerem'in yüzünde birkaç tırnak izi vardı. "Bey efendi, önce sizden dinleyelim" dedi adam hızla.

 Kerem savunma içgüdüsüyle "Ben hiçbir şey yapmadım" diyince kızlar bağırıştılar.

 "Bu adam arkadaşımı kadınlar tuvaletinde bayıltmıştı, biz bulduk onları, Gizem baygındı." Bu cümleleri duyan güvenlikçiler yaka paça götürdüler Kerem'i. Belli ki başka soru ya da cevaba gerek yokmuş. 

Hemşire "Gizem Hanım, sakin olun, tekrar bayılmanızı istemeyiz, lütfen oturur musunuz?" Gizem sersem gibiydi. Yatağa önce oturdu sonra yattı. Sonrada yan dönüp cenin şekli aldı. Gözlerini sıkıca kapattı. Tek isteği her şeyi unutmaktı, hatırladığı şeylerin gerçek olduğuna inanması zordu. Arkadaşları ona sorular sorsalar, açıklama isteseler, verecek cevabı yoktu. Saçma sapan, şaka gibi bir gece hatırlıyordu. Yaşadıkları ve sonunda geldikleri durum çok çirkindi. Güzel olan tek şey, yaşadıklarını rüya sanarak masumca hissettiği heyecandı.

         Kerem güvenlikçilere dert anlatamadı. Üç beş azar ve tehditle otelden uzaklaştırıldı. Ancak onun pekte umurunda değildi. Yaka paça dışarı atıldığı ilk otel değildi zaten. Eğer çok isterse, ertesi gün yeni bir takim elbise giyer, başka kiralık son model bir arabaya biner, o otele yeniden girerdi. Onun işi insanları salak yerine koymaktı nede olsa, bu işte uzmandı. O yüzden kafasına takmadı. Hayat devam ediyordu, yapacak çok işi, imzalatacağı çok kağıdı vardı daha.

         Aklına takılan tek bir ayrıntı dışında her şeyi unutabilirdi bu akşamla ilgili. Onun gülüşü... Yıllardan beri ilk kez bir kadının vücut hatları dışında bir özelliği dikkatini çekmişti ve o kadında ona neler yapmıştı. Kendini işkence görmüş gibi hissediyordu. Haksızlığa uğramış, dayak yemişti yüzündeki ince tırnak izlerinin sızlayarak yanışının da farkındaydı. Aslında hiç biri umurunda değildi, şu kadın telefonda öyle şeyler söylemeseydi... Hayal kırıklığı, tek derdi buydu ve hazmedemiyordu. Acaba hep böyle biri miydi? Ucuz, seviyesiz, basit? Düşünmek istemiyor ama cümleleri zihninden silemiyordu. Gizem'in Ersin deyişi kulaklarında yankılanırken, gözleri dudakları gülüşü gözünün önünden gitmiyor ona işkence ediyordu...  Bu nasıl aptalca bir duyguydu böyle, sanki onu, hemen şimdi yeniden görmek istediğini ve nasıl olduğunu merak ettiğini sandı bir an. Yok artık! Diye haykırdı yorgun mantığı. Sana ne, sana ne onun nasıl olduğundan? Geberse sana ne? Diye bağırdı Antalya'nın sıcak gecesine. Arabaya binmek istemedi, yürümeye başladı. Neden onu düşünüyorsun Kerem Sevgen? Diye sordu bu kez. Bir kadın işte, üç milyardan sadece biri. Üstelik kaşarın teki... Huysuzca buruşturdu yüzünü. Kızı karalayan da, aklamaya çalışan da kendisiydi. Suçlamak kolaydı ama bir avukat becerisiyle onu savunan da yine kendisi olacaktı. Bir anda parçalar birleşti aklında. Kadın alkolün etkisinden bayılmıştı, belki de hep böyle cüretkar değildi, belki de alkoldendi seviyesizliği? Yüzüne umutla yayılan huzurlu gülümsemeyi fark edince silmesi saniyesini bile almadı. Hangi umuda sarılıp sırıtıyorsun geri zekalı, ona kaşar dedin diye içindeki ön yargıya bağırdığı bu sefer. Kendiyle çarpışması sürerken sesi karanlık gecede kayboldu.       

Öyle sıkı sarıl ki...Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon