4#Mucize

149 51 18
                                    

Multimedya; Imagine Dragons 'Believer'

Zonga'nın sözünü dinleyip yanına ulaştım. Onun yanına gelir gelmez bana aynı dışarıdaki nöbetçilerin üstünde olandan siyah bir pelerin uzattı. "Bunu giy lazım olacak" bir yandan dediğini yapıp pelerini üzerime geçirirken diğer yandan da ona sordum "neden senin yanında dururken bu pelerin lazım olsun ki?"

Zonga bana hiç çekinmeden oldukça küçümser bir bakış atıp arkasını dönerek bir şeylerle uğraşmaya başladı ve sorumu cevapsız bıraktı.

Yaklaşık beş dakika bekledikten sonra Zonga arkasını dönüp bana parmaklarıyla gel işareti yaptı. Sözünü dinleyerek yanına gittim ve beklemeye başladım. Bu sırada Zonga konuşmaya başlamıştı.

"Beni dinle Güneşin Kahini şimdi bana bir söz vermelisin. Her ne olursa olsun asla vazgeçmeyeceksin ve benim sözünden çıkmayacaksın. Her koşulda sesini çıkarmayacak ve bana karşı gelmeyeceksin anladın mı?"

Söyledikleri aslında benim tabiatıma tamamen ters ama başka bir çarem olmadığını düşündüğüm için hafifçe başımı sallamakla yetindim ve öne bir adım attım ve Zonga'nın yanına geçtim ve gördüğüm şeyle şok oldum.

Aynı kapıda ki gibi bir el girintisi vardı ancak bunun içinde yaklaşık iki haftadır gördüğüm işaret vardı -ki bu benim neden iki haftadır bu işareti gördüğümü açıklıyordu sanırım- ve yine odadaki gibi masmavi bir şekilde parlıyordu. Yanında bunun haricinde sekiz tane daha el girintisi vardı. Ben girintiye öylece bakarken Zonga bana döndü ve "hadi" dedi. Anlamamış bir şekilde ona dönerken tek yaptığım şey ona mal mal bakmaktı. Zonga vücudunu bana doğru döndürdü ve ekledi "Hadi elini oraya yerleştir ve gitmek istediğin tarihi seç. Zaten üstünde yazan dili bildiğin için onları söylemen yeterli olacak ve al sana bir mucize..."

Önce yavaşça Zonga'ya baktım ve daha sonra girintinin üzerinde yazan yazıya baktım. Yazanlar şöyleydi;

"Zamanın gölgesi üzerimde ve ben biliyorum.
Güneşin Kahini olarak bunu istiyorum."

El girintisinin altında yanyana dört tane dairesel şekil vardı ve üzerlerinde rakamlar vardı sanırım tarih buradan ayarlanıyordu. Hemen bir basamak yukarı çıktım. Artık tamamen girintinin yanındayım ve Zonga arkamda kalmıştı. Eh bunu pek umursadığım söylenemezdi.

Zonga arkamdan konuşmaya başladı. "Sen zeki bir kız olduğun için bence ne yapman gerektiğini gayet iyi biliyorsun o yüzden fazla konuşmayacağım hazırsan başla." Dediğini yapıp biraz tereddüt ederek ve elimi titreye titreye diesel şekillere doğru uzattım ve tarihi 1846 ya ayarladım ama aklıma bir soru gelince hızla arkamı dönüp Zonga'ya baktım ve ona sordum.

"Peki hangi ülke ya da şehir olacak?" Zonga bana bakarken konuştu "orasını ilk üç gidişte ayarlayamazsın yani gideceğin yer belli değil" dediğine şaşırmıştım ama çok fazla umursamadım çünkü bu anı geciktirmek istemiyordum. Hızla önüme döndüm ve elimi girintiye yerleştirdim ve bu da aynı diğeri gibi tam elime göreydi.

Sözleri söyledim ve neden yaptığımı bilmediğim bir şekilde gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtığımda pazar gibi bir yerdeydim. Sanırım heyecandan kalbim durmuştu. Etrafa göz gezdirirken bir anda yanımda Zonga'yı yanımda pelerinli bir şekilde görünce bir yandan şaşırmıştım ama bir yandan da sevinmiştim. En azından tanıdık biri vardı -hoş o da bir saattir tanıdık ya neyse-

Şaşkınlığımı biraz olsun üstümden atar atmaz hemen Zonga'ya döndüm ve konuşmaya başladım "Biz şuan 1846 da mıyız yani?" Zonga hafif bir şekilde tebessüm edip bana kısa ve öz bir cevap verdi "evet" sonra hemen aklıma gelen sorularla ona döndüm "peki neredeyiz?" "Bitlis" "bizi görebilirler mi?" "Evet" "şuan ne yapmalıyım?" Zonga hafif agresif bir şekilde bana döndü ve konuşmaya başladı "ona da sen karar ver artık ve sus lütfen gördüğün gibi ben yaşlı bir adamım ve beni çok yormamalısın beni yormanı da geçtim insanlar şüphelenecek o yüzden normal davran" söylediklerinden sonra dalga geçer gibi ona döndüm "acaba kendimden iki yüzyıl öncesinde nasıl normal davranabilirim?"

GÜNEŞİN KAHİNİWhere stories live. Discover now