17#Hayal Dünyan

30 16 18
                                    

Multimedya: ZAYN&Taylor Swift 'i don't wanna live forever'

~
Kirpiklerimi kırpıştırdığımda gözüme giren ışık yüzünden tekrar kapattım. Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda tek gördüğüm toprak renginde bir odaydı. Üstünde bulunduğum yatak bile toprak rengindeydi. İyice gözlerimi açtığımda kalkmaya çalıştım ancak sol kolumda hissettiğim acı yüzünden yüzümü buruşturup tekrar uzandım. Dudaklarımı aralamaya çalıştığımda inanılmaz derecede susadığımı fark ettim. Gözümü odada gezdirdim ama kimse görünürde yoktu.

"Ah hadi ama! beni burada hasta bir şekilde bırakırken yanıma birini koymayı hiç mi akıl etmediniz?"

Zar zor oturur pozisyona geldiğimde sol kolumun acısı azalmıştı. Burası GARD'da gördüğüm diğer odalara nazaran çok daha küçüktü ve içinde bir yataktan ve onun yanında duran komodinden başka bir şey yoktu. Bir bardak su aradı gözlerim ancak anladığım kadarıyla yoktu. Tam ayağa kalktığım sırada kapı açıldı.

Kapıda gördüğüm şey ile gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Uzun zarif ve oldukça kıvrımlı bir vücuda sahipti. Derisi tamamen toprak rengindeydi ve üzerinde ağaç kökleri gibi yeşil uzantılar vardı. Yüzü bile bu köklerle doluydu ancak anlamadığım bir şekilde büyüleyici derecede güzel duruyordu. Teni ile aynı renkte olan ve sanki içinden sürekli rüzgar geçiyor gibi uçuşan kahverengi saçları ise benimki ile yarışır güzellikteydi. İşin ilginç tarafı ise üzerinde elbise yoktu, onun yerine vücuduna dolanmış yeşil ve büyük yapraklar vardı. Bu ne tür bir varlık böyle!

"Şaşırmış gibisin?" İncecik sesi kulaklarıma ulaşırken kesinlikle bir peri olmalı diye düşündüm.

"A-aslında biraz şaşırdım." Kekelememe engel olamamıştım.

"Sana kendimi tanıtmamı ister misin?" Gülen sesi oldukça eğleniyor gibiydi.

"Çok isterim." Dedim hayranlıkla onu süzmeye devam ederken.

"Ben bir şifacıyım. Adım Guzidla. Seni dün buraya getirdiler ve baygın haldeydin, üstelik kolun da kırılmıştı ama şimdi iyisin. Uyandığında kolun biraz acımış olmalı ama tamamen iyileşti bundan sonra bir şey olmaz merak etme."

Gülerek konuşmasını dinlemek çok güzeldi. Ben de dayanamadım ve onun gülmesine eşlik ettim.

"Çok iyi bir şifacı olmalısın Guzidla. Aksi takdirde kırılan kolumu bir gecede iyileştirmen pek mümkün olmazdı." Dedim sol kolumu hareket ettirirken.

"İyi veya kötü şifacı yoktur güzel Aybüke. Sadece şifacı vardır."

Yüzümdeki gülücük yerini buruk bir tebessüme bıraktı. Uzun süredir ilk kez adımı başkasından duyuyorum. Gerçekten iyi hissettirdi...

"Adını bilerek söyledim güzel Aybüke. Ailen çok zevkli olmalı sana bu ismi verdiklerine göre?"

Başımı önüme eğerken "Öyledir." Dedim fısıltıyla.

Guzidla yeniden konuşmaya başladı.

"Neyse, sana kendimi tanıtmaya devam edeyim. Ben dediğim gibi bir şifacıyım ve topraktan var oldum. Toprak ana her yüz yılda bir içinden bir şifacı çıkarır ve o şifacılar GARD'a gelir. Çünkü topraktan sonra ikinci evimiz burasıdır. Yaratılmış hastalıklar içinde tedavi edemeyeceğimiz hiçbir hastalık yoktur ve her iyileştirdiğimiz kişi bize güç verir."

"Peki ama dünyada onca hasta insan varken burada olmak kolaycılık değil mi?"

Sözünü kestiğim için önce şaşırdı ancak söylediklerimi duyduğunda yüzünde derin bir hüzün oluştu.

GÜNEŞİN KAHİNİWhere stories live. Discover now