07. 01. 1996: ATMACA'NIN RUHU

332 35 1
                                    

The Moody Blues- Melancholy Man

Benim, gece karası saçlarını zihnime kalkan yapmış yaralı oğlum; acıların senin bel kemiğin. Onlar olduğu sürece sen bir dağ gibi duracaksın. İyi ki doğdun, Atmacam.

Can parçam.

Gecenin ilmek ilmek ördüğü ağların içinde doğan bir çocuğun yanık ağlaması, geceye bir şimşek gibi çöktüğünde takvimler henüz 7 Ocak'ı gösteriyordu. Zeynep Ergenç, kocaman olmuş ve sivrelmiş karnıyla eski iskemlenin üzerinde otururken iskemlenin tahtaları sırtına batarak onu rahatsız ediyordu ama yapacak bir şeyi yoktu, bunlarla idare etmeye mecburdu. En azından şimdilik.

Yelkovanın gece yarısına vurmasına beş dakika kaldığını gördüğü an karnına saplanan sancıyla olduğu yerde buz kesti ve soğuk bir ter sırtından indi fakat bunun uzun süredir sıklıkla tekrarlandığını bildiği için çok fazla üstelemedi. Bir elini ödemden şişmiş yanağına koyup eski gecekondunun paslanmış demirli camından dışarıya bakmaya başladı. Bir süredir bu eski evde yaşıyordu, Yaşar Ergenç askere gittiği için bir başına kalmıştı ama çevre yerdekiler genç kadına oldukça yardım ediyorlardı.

Yaşadığı aile hayatını bırakıp sevdiği adamla yepyeni bir hayata başlamanın ağırlığı omuzlarına karnındaki bebek kadar ağır geliyordu. Henüz kocası olan Yaşar Ergenç'le doğru düzgün vakit dahi geçiremeden, ona doyamadan askere göndermek zorunda kalmış ve ona hediye bıraktığı oğluyla dokuz ayı tamamlamıştı. Şimdi oğulları doğsa da babası göremeyecekti, kadının bir yanı daima yarım kalacaktı.

Vuslata erişmesine daha vardı. Ona zor gelen bu özlem onu aylarca kasıp kavurmuş ve beraber yaşanması gereken bir dönemi tek başına geçirmesine sebep olmuştu. Şimdi gözleri yolda kocasına ulaşma hayaliyle parlarken bunun olmayacağını çok iyi biliyordu.

Dakikalar sonra yeniden karnına bir ağrı saplandığında genç kadın yerinde huzursuzca kıpırdandı ve kesik bir nefesle yerinde doğruldu. "Vuslat," diye mırıldandı acı ama şefkatli bir sesle. "Güzel oğlum, kızdın mı sen?"

Zeynep'in bir tarafı daha üstte olan karnından, sanki annesine karşılık verir gibi bir tekme daha geldiğinde kadın acı acı güldü. "Sen de benim gibi babana kızıyorsun değil mi? Bizi burada bırakıp gitti... Ama gelecek." Mavi gözler rutubetli evde gezdi. "Bir gün her şey çok güzel olacak."

Genç kadın olduğu yerde iki büklüm kalınca gözleri beton yerde donup kaldı.

Vuslata erişme vakti gelmişti.

Ben geldim.

Vuslat'ın başlangıç anını sizlere bırakmak istedim. Zihnimdeki hali bambaşkaydı fakat şimdilik onunla karşılaşmanızı istemiyorum. Onun ipinin ucunu bu alıntıyla bıraktım, devamı da gelecek.

Hepinize keyifli geceler, kendinize dikkat edin. ♥

MAHİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin