1.Bölüm- Best Friends

3.8K 158 492
                                    


Baekhyun

Kayıt stüdyosundan eve döndüğümde kendimi oldukça bitkin hissediyordum. Tüm gün şarkı kaydetmiş, menajerimle haftalık programım hakkında birtakım planlamalar yapmıştık. Albüm promosyonları için şirketle özel olarak görüşmüş ve bu promosyanlar hakkında nelerin nasıl yapılması gerektiğini tartışmıştık. Ayrıca bazı özel fanlarım için albüm kapaklarını imzalamak zorunda kalmıştım ve şu an ciddi anlamda ellerimi hissetmiyordum.

İdol olmanın oldukça zor ve yorucu bir iş olduğunun farkındayım. Herkes kolayca yapamazdı fakat ben bu sorumluluğu kaldırabilen nadir insanlardan biriydim. Sanırım bu, işimi severek yapmamdan kaynaklanıyordu.

Merdivenlere yönelerek odama çıkarken yatağıma bir an önce kavuşmak için sabırsızlanıyordum çünkü tüm hafta boyunca yoğun olarak çalışmış ve kesinlikle bir ödülü hak etmiştim.

Bu düşüncelerle gülümseyerek odama girdiğimde gülüşüm, tıpkı dondurma kutusunu büyük hevesle açarken içinden ıspanak çıkması gibi hayal kırıklığıyla kaplanmıştı. Derin bir nefes alarak sakin kalmaya çalıştım. Tanrı aşkına, bu çorapların yatağımın üzerinde ne işi var? Elimle alnıma vururken bunu kimin yapabileceğini tahmin edebiliyordum. Bu çocuk cidden bir gün delirtecekti beni...

Derin bir nefes alarak "OH SEHUN!" diye bağırdığımda Sehun, odama hızlı bir giriş yapıp kapının kenarındaki kolonla adeta bütünleşmişti. Bu komik duruma kısa bir gülümseme sunup tekrar sinirli surat ifademi takınırken anlamaz bir şekilde gözlerini kırpıştırarak bana bakıyordu.

Şapşal haline gözlerimi devirerek elimdeki çorapları yüzüne doğru salladım. Biraz durduktan sonra neyden bahsettiğimi anlamış gibi gözleri ışık hızıyla yarışır bir şekilde açıldığında, içimden bu haline kahkaha atasım gelmişti ama hayır Baekhyun, yumuşamak yoktu. Her seferinde böyle yaparak beni kandırmayı başarıyordu.

Sevimli yapmaya çalıştığı surat ifadesiyle bir bana bir de elimdeki çoraplara bakarak " Aa hyung, eğer çamaşır yıkamam için beni çağırdıysan üzgünüm ama sıra Suho hyungta." demişti. Anlamamış numarası yapmasını artık yemiyordum. Gerçekten beni bu şekilde kandırabileceğini mi sanıyordu, şapşal?

Üzerine yürüyerek "Çoraplarının yatağımın üzerinde ne işi var?" diye kelimelerin üzerine basarak konuştuğumda soğuk terler dökmeye başladığını görebiliyordum. Bu sefer benden kaçamayacaktın, Oh Sehun!

Ona sinirle bakmaya devam ederken Sehun, o an hiç beklemediğim bir şey yaparak birden ağlamaya başladı. Daha ne kadar şaşırabileceğimi düşünürken Sehun her gün, beni bir öncekinden daha fazla şaşırtmayı başarıyordu.

"Ben, her gece senin için dua ederken sen bir çorap yüzünden azarlayacak mısın beni, hyung?" Tanrım...

Muhabbet kuşu çiftleşmesi izliyormuş gibi gözlerim şokla açıldığında içimden, bu çocuğun nasıl bir dünyası olduğunu çözmeye çalışıyordum. Ona yaklaşıp "Şş tamam ağlama, kızmadım minik portakal." diyerek tebessümle saçlarını karıştırdığımda yüzüne parlak bir gülümseme yerleştirmişti.

Aslında sorun, çoraplarını yatağımın üzerine bırakması değildi, sürekli odamı kendi odası gibi kullanıp eşyalarını her yere dağıtmasıydı. Bu dağınıklığı temizlemek de bana düştüğü için ister istemez öfkeleniyordum. Sehun'dan biraz sorumluluk sahibi olmasını beklemek gerçekten yorucuydu.

LİTOST (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin