17|Kavga

2.9K 208 229
                                    

Yeni bölümle geldim♡

"Uyan miniğim, okula gitmen gerek," Minki'nin yanaklarını usulca okşadım. Yerinde yalnızca hareketlenip bana sırtını döndüğünde kıkırdayarak onu kucağıma aldım.

Banyoya girdiğimizde Jungkook hafif çıkmaya başlayan sakallarını kesiyordu. Yüzünün yarısı köpüklü bir şekilde bana baktığında kocaman bir gülümseme sunup Minki'yi gösterdim. Minki'ye yaklaşıp soğuk elini koluna tuttuğunda Minki irkilerek gözlerini açtı. Bizi gördüğünde birkaç saniye olayı kavramaya çalıştı ve daha sonra ikimizi de öpüp günaydın diyerek yüzünü yıkadı. Minik adımlarıyla banyodan çıkarken onu izledim.

"Yardım etmek ister misin?" usulca onaylayarak tezgâhın üzerine çıktım. Bacak arama girdiğinde alınlarımızı birleştirdik. Elleri bacaklarımı okşayıp kalçama çıkarken onu durdurdum. "Minki okula gidecek ve yaramazlık yapmak yok," dudaklarını büzdüğünde yüzümün köpük olma ihtimalini umursamadan alt dudağını kavrayarak emdim.

Kısa ama güzel bir öpücükten sonra elinde jileti alarak tenine zarar vermeden usulca minik sakallarını kestim. O yüzünü temizce yıkadığında yüzünden yayılan mentolle kıkırdayarak yanaklarını öptüm. "Bugün fazla mutlu ve enerjiksin bakıyorum," başımı usulca salladım. "Sevdiğim adamla güzel bir gece geçirdim, sabah onun yanında uyanabildim ve iki miniğimizde sabah uyanabildi, birimize bir şey olmadı, sence de harika bir gün değil mi?" usulca burnumun ucunu öptü. "Çok güzel bir kalbin var Min Yoongi," tebessüm ettim. "Senin de öyle Jeon Jungkook."

Kısa bir süre sarıldıktan sonra Minki'yi kontrol etmem gerektiği için yanından ayrıldım. Minki okul kıyafetlerini giymiş bir şekilde kahvaltı masasında oturuyordu. Tabağına birkaç krep koyduktan sonra yemeye başladığında tebessüm ederek onu izledim. Minik yanakları dolu bir şekilde ağzındakileri yutmaya çalışırken kıkırdadım. "Ağzına çok koyma miniğim, nefesine kaçabilir," başını salladı ve bu sefer ağzına götürdüğü dilimi küçülttü.

Saçlarını usulca karıştırdım ve Jungkook'un tabağına da birkaç krep koydum. Biraz sonra mutfağa girdiğinde Minki'nin yanaklarını öperek hemen yanındaki sandalyeye yerleşti. Yerimden kalkarak Woojin'in yanına gittim. Minik beden beşikte elleri ve ayaklarını sallarken gülümseyerek onu kucağıma aldım ve yanaklarına ufak bir öpücük kondurdum. "Günaydın miniğim," odadan çıkarken mırıldandığımda ellerini sallamaya başladı. Bu haline gülerek mutfağa girdim.

"Biz geldik," Minki merakla kardeşine bakarken soğuması için bıraktığım mamayı alarak sofraya oturdum ve biberonu Jungkook'a uzattım. Eline bir damla döküp yakmadığına karar kıldığında başını sallayarak bana uzattı. Woojin'in minik dudaklarına biberonu yaklaştırdığımda biberonu ağzına alarak içmeye başladı. Miniğim sanırım çok acıkmıştı.

Kapının önünden araba sesi geldiğinde Woojin'i Jungkook'a vererek Minki'yi kucağıma aldım ve dış kapının orada indirerek ayakkabılarını giymesini bekledim. Ayakkabılarını giydiğinde çantasını omuzlarına takarak yanaklarını öptüm. "Derslerini dikkatli dinle miniğim, biri sana kötü söz söylerse karşılık verme, kötülerle aynı kefeye koyma kendini lütfen," başını salladı ve sıkıca sarıldı bana. Arkamdaki Jungkook ve Woojin'e de sarılarak minik adımlarla servise yürüdü. Servisteki kadın bize iğrentiyle bakarken biraz da kırgınlıkla kapıyı kapattım.

Tae ve Jimin'in evine gitmek için Minki'nin gelmesini bekliyorduk ve yaklaşık on dakika sonra Minki eve gelecekti.

Woojin'i Jungkook'un kucağına vererek Minki ve Woojin'in odasına girdim. Sırt çantama Minki için iki eşofman takımı ve iç çamaşırı koyarak Woojin'in kıyafetlerine geçtim. Beş tane zıbın ve üstlük koyduktan sonra iki tane de eşofman aldım. Dört tane bez, hazır mama ve ikisine de çorap koyduktan sonra sırt çantamı kapatarak odadan çıktım.

Tam o sırada kapı çaldığında çantamı kenara koyarak kapıyı açtım.

Siktir, ne?

"Minki!" ağlıyordu. Tanrım onun başından ve dudağından kan geliyordu. Elleri karnındaydı ve yüzünde birçok morluk vardı.

"Sana ne oldu böyle?" gözlerimden yaşlar dökülürken onu kucağıma alarak hızla oturma odasına gittim. Jungkook anlamazca bana bakarken koltuğa yatırdığım Minki'yi gördüğünde gözlerini irileştirerek Woojin'i oturma odasındaki beşiğe koyarak yanımızda bitti.

"Bebeğim neler oldu?" gözyaşlarını sildi. "Düştüm," hayır düşmemişti. Kesinlikle düşmemişti. Ellerini karnından çekerek tişörtünü yüzüne dikkat ederek usulca çıkardım.

Tanrım minik bedeni birkaç çirkin morluklarla boyanmıştı.

Gözümden akan yaşlar görüşümü bulanıklaştırırken minik bedenine dikkat ederek onu göğsüme çektim. Hıçkırarak boynuma sarıldığında Jungkook sırtına bakıyordu. Tanrım sırtı da mı kötüydü yoksa?

"Minki ne olduğunu bize dürüstçe söylemen gerek miniğim," Minki yanaklarındaki yaşları sildi. "Düştüm," yalan söylüyordu. Minik parmaklarıyla oynuyordu.

Jungkook yerinden sinirli bir şekilde doğrularak ona döndü. "Minki yalan söylemeyi bırak miniğim," Minki bana biraz daha sokuldu. "Düştüm."

"Pekala, öncelikle yaralarına bakalım," Jungkook ilk yardım çantasını alıp geldiğinde çantayı açarak içinden tentürdiyotla bir pamuk çıkardım. Tentürdiyodu pamuğa döktükten sonra yavaşça Minki'nin başında olan yarasına sürdüm. Acıyla bağırdığında ise elim ayağım buz kesti.

İyileşmesi için yapmam gerekiyordu.

Usulca sürmeye devam ettim. Jungkook yaralarına üflüyordu acımaması için. Yarası çok da büyük olmadığı için üzerinde ayıcıklı olan yara bandından yapıştırdım. Dudağındaki yarayı temizlemek daha da zordu çünkü cidden canı çok yanıyordu.

Canını yakmamaya dikkat ederek okşadım dudağını. "Güçlü miniğim benim," saçlarını usulca okşayıp öptüm. Daha sonra dudağındaki yarayı temizleyerek bantladım. Morarmış olan yerlere ise krem sürerek onu yatağımıza taşıdık. Woojin'i uyutup odasına koyduğumuz için yalnızca üçümüz vardık.

"Bize artık anlatmalısın miniğim," Minki sırtı Jungkook'un göğsündeyken gözlerini bana çevirdi. "Beni dövdüler," minik dudakları titremeye başladı. "Sadece eşcinsel olduğunuzu öğrenen arkadaşlarım beni dövdü," minik elini tuttum. "Çok kötü şeyler dediler babacığım ben de çok üzülüp sinirlendim, o size ne olduğunu bilmediğim bir şey derken ben de sensin o diye bağırdım," dayanamıyordum. "Sonra bana taş attı ve birkaç arkadaşıyla beni dövdü," onu göğsüme çekip yatırdım ve bu sefer Jungkook'un göğsüne ben temas ettim.

"Biraz uyuyalım, yarın bunu halledeceğiz."

🎉2K OLDUK🎉

Sizi kesinlikle çok seviyorum. Bu zamana kadar bana destek olan herkese çok teşekkür ederim. Ben de yeriniz çok ayrı♡

Bu bölüm pek 2K için güzel bölüm yazayım tarzında olmadı, üzgünüm.

Finale yaklaşıyoruz :')

Sınava gireceklere kolay gelsin eğer girdiyseniz nasıl geçti?♡

Bölümlerdeki yazım hatalarını düzelteceğim eğer bildirimler sizi rahatsız ederse kusura bakmayın lütfen :(

Sizleri seviyorum,
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere♡

27.06.2020

fracturas del corazón | yoonkookजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें